"Hiç gelmeseydiniz keşke, Yoongi Hyung cenaze törenimize başlardı."
Jimin'in dediği şey ile göz devirdim. "Abartma, geldik işte."
Ben bagajdan spor çantasını çıkartırken Jeongsan da Jimin'le konuşuyordu. "Hiç sorma amca, çocuğun biri çıktı üstüme dedim bu sefer cidden namus gidiyor. Ayrıca kaç santimse o şeyi baya bir hissettirdi."
Jimin şaşkınca bana baktı. "Doğru mu lan bu?"
Başımı salladım. "Evet, zor kurtardım."
Jimin hala şaşkınca bize bakarken, Jeongsan dudağını büzdü. "Tabii ya, çocuk bedava mal bulmuş gibi dayıyordu. Oh, ekmek elden su alttan."
Güldüm. "Kim sana arabadan çık dedi. Ben sana bekle demiştim."
Jimin de gülerken Jeongsan göz devirdi. "Komik mi ya!? Babamın götünü kurtarayım dedim. Az daha benim götüm elden gidiyordu. Bu saatten sonra sana yardıma gelirsem şerefsiz evladı olayım baba."
Biz hala gülerken o ise çantasını yerden aldı ve sahaya doğru ilerledi. "Hyung, hadi bizde gidelim." dediğimde beni başıyla onayladı.
Sahaya geldiğimiz de herkesin burda olduğunu fark ettim. Sanırım bir biz gecikmiştik. Bakışlarım Jeongsan'a döndüğünde gözleri kalpli emoji olmuş bir şekilde Haneul'a bakıyordu.
Gülüp başımı iki yana salladım. Cidden herkes gelmişti. Hatta öyle ki Lisa ve kızlar bile buradaydı, tabii bir de benim minik bebeğim Yoora.
Gülümsedim ve onların oturduğu yere doğru ilerledim. "Hoşgeldiniz."
Kızlar başı ile beni selamlarken Lisa ve Yoora ayağa kalkıp yanıma geldiler. "Neden bu kadar geciktiniz? Ayrıca Jeongsan neden bacak arasını sağlıyor?" diye sordu Lisa.
Jeongsan'a baktığımda bacaklarını önünde birleştirmişti. Gülmeye başladım. Eğer Lisa'ya anlatırsam bir ömür boyu Jeongsan'dan kurtulamazdım. O yüzden sadece susuyorum.
"Bilmem, tuvaleti geliyor herhalde." dediğimde başını salladı.
"Baba, abim neden tişörtünü Haneul'a bakarak çıkarıyor. Ayrıca böyle havalı olduğunu düşünüyorsa yanılıyor bence. Çünkü tam bir dilenciye benziyor." dedi Yoora.
Lisa ile gülmeye başladığımız da bakışlarım Jeongsan'a kaydı. Cidden öyleydi. Bu çocuk delirmişti artık.
Gülümsedim. "Her neyse, ben gidiyorum aşklarım. Tezahuratlarınızı da bekliyoruz." dediğimde gülümseyip bana el salladılar.
Ordan ayrılıp abilerimin yanına geldiğimde Yoongi'nin bana ters ters baktığını fark ettim. "Hiç gelmeseydin lan! Ağaç olmuştuk meyve veriyorduk burda." dediğinde şirince gülümsedim.
"Ufak bir aksilik çıktı da ondan geciktik Hyung." dediğimde göz devirip başını salladı.
Üzerimdeki hırkayı çıkarıp forma ile kaldığımda yanıma Jeongsan geldi. "Baba, şu cadde de beni tecavüz eden çocuk ve babası da burda."
Şaşkınca ona baktım. Yok artık! Rakip takımın oyuncuları ile mi kavga etmiştik. "Ne yapalım oğlum. Onları sahaya gömelim o zaman."
Dudağını ısırdı. "Çocuk bana tuhaf tuhaf bakıyor, baba. Ya futbol oynarken yine beni ellerse, o zaman Yoongi amcama arkasına saklanırım haberin olsun."
Güldüm ve başımı salladım. "Tamam, saklan."
Başını salladı ve yerine geçti. Hepimiz yerimize geçerken hakem ortamıza geçti ve düdüğü çalıp maçı başlattı.
Top karşı rakipten birine gelince hemen önüne geçtim ve ondan topu almaya çalıştım. Topu bana vermemek için uğraşırken bakışlarım aniden Jeongsan'a kaydı. Yavaşça eğildi ve ayağında topu tutan adamın bacağını ısırdı.
Adam acı ile inlerken ben hızla ayağındaki topu aldım ve kaleye yakın olan Jimin'e attım. Jimin'in önünde kimse olmadığı için çok rahat bir şekilde gol atmıştı. Hepimiz sevinçle ona doğru koşarken Jeongsan'ın sesini duydum.
"Şu hale bak, adamın bacağını biz ısıralım golü onlar atsın. Oh ne ala memleket."
Güldüm ve yaklaşıp onu kucağıma aldım. "Aslanım benim be!"
Güldü ve eliyle saçlarını geriye attı. "Ne sandın dad."
Güldüm ve kucağımdan indirdim. Karşı taraf gol yedikleri için tartışma halindeydiler.
"Yürü be Jimin amca!" diye bağırdı Yoora.
Jimin gülüp eliyle ona öpücük atarken Jeongsan bağırdı. "Kızım o senin amcan amcan!"
Hepimiz gülerken o ise etkileyici bir şekilde Haneul'a bakıyordu. "Çok güzel kız, şerefsiz evladıyım ki çok güzel kız!" dedi iç çekerek.
Başımı iki yana sallayıp önüme döndüm. Hakem tekrar maçı başlatırken bu sefer top Yoongi'deydi. Yoongi hızla kaleye doğru ilerlerken bir kaç kişi önüne gelmişti. Aradan Jeongsan'ın sesini de duyuyordum.
"Götü kolla karşı tarafın cüce kalecisi."
Kaleci refleks olarak arkasına bakınca Yoongi önündeki adamalara rağmen top tek sefer de vurup gol attı.
Herkes sevinçle bağırırken Jisoo'nun sesini duydum. "Kırk yılın başı işe yaradın Yoongi, aferin!" dediğinde Yoongi sırıtıp öpücük atmıştı ona.
Tabii Jin gelip topu Yoongi'nin kafasına atmasaydı iyiydi.
Hakem düdüğü tekrar çalıp maçı başlatırken bakışlarım Jeongsan'a kaydı. Rakiplere 'sakın arkanıza bakmayın' diyip sabote ediyordu onları.
Güldüm ve oyuna devam ettim.
💙
"Durum berabere! Son bir tur kaldı."
Hakemin dediği şey ile hepimiz nefes nefese kalmış bir şekilde soluklanıyorduk. "Sabahtan beri şu herifleri sabote edeceğim derken götümden ter aktı. Tüm golleri sayemde attınız." dedi Jeongsan.
Hepimiz gülerken hakemin düdüğü ile kendimize gelip maça başladık. Bu sefer top Jeongsan'daydı. Ve arkasında da onu cadde de becermeye çalışan çocuk vardı.
"Oğlum, ellemesene götümü! Yediğin dayak az geldi herhalde. Lan çek şu elini popomdan!" diye bağırıyordu çocuğa.
Güldüm ve hızla karşı tarafın kalesine doğru koştum. Jeongsan ne yaptığımı anlamış olacak ki o da bana doğru koşmaya başladı. Kalenin bir tarafın da ben diğer tarafın da Jeongsan vardı. Hızla ayağındaki topu bana attığın da karşıma bugün kavga ettiğim adam çıktı.
Tam bana çerme atacaktı ki, Jeongsan gelip adamın bacak arası tekme attı. Adam acı ile inlerken ayağımdaki topu kaleye göndermem ile sürenin bitmesi tam oldu.
Ve hakemin ağzından çıkan şu cümleler;
"Jeon Jeongsan'ın verdiği pas ile gol atan Jeon Jungkook, attığı gol ile takımı kazandı."