Hepimiz korku ile öylece sesin geldiği yere bakarken, adamlar korkudan Yoora'yı bırakıp kaçmışlardı. Yoora ise korkuyla koşarak gelmiş ve Jimin'e sarılmıştı.
Ben ise korkudan Jisoo'ya yapışmıştım adeta. Kimdi bu her tarafı beyaz örtülerle kaplı olan kişi?
Aniden beyaz örtü sarsılmaya başlamış, ve örtünün altından sesler gelmişti. "Gerizekalı! Sana rahat dur dedim!"
"Kıpraşıp durmasana ya! Şimdi ikimizde düşeceğiz!"
"Bacağımı tut mal! Ne diye gelip popomu tutuyorsun!"
"Ya bir dur adamlar gitti zaten, hala ne diye kendini atlı ordusunun üstünde hissediyormuş gibi zıplıyorsun ki!"
Hepimiz şaşkınca onları dinlerken, aniden beyaz örtü devrildi ve içinden bir adet Jeongsan ve Taeyong çıktı.
Jeongsan ayağa kalkıp bir yandan üzerini silkeleyip bir yandan da Taeyong'a söyleniyordu. "Rahat dursaydın adamları deşecektim! Al bak, senin yüzünden kaçtılar işte!"
Taeyong sinirle ayağa kalktı ve Jeongsan'a baktı. "Eğer sen omzumun üzerinde zıplamasaydın bunların hiç biri olmayacaktı!"
Jeongsan sinirle bir adım öne çıktı ve işaret parmağını sallamaya başladı. "Bana bak çüküsüz herif, yemin ederim o testere ile seni deşerim!"
"Gel deş lan!"
Jeongsan hızla yerdeki oyuncak testereyi aldı ve tam Taeyong'un üstüne doğru atlayacakken, Taehyung gidip onu kucağına aldı ve engelledi.
"Amca bırak beni! Tutmayın beni!"
Taeyong güldü. "Tutmayın küçük Jeon'u."
Jeongsan hala Taehyung'un kucağında debelenirken, Taeyong da gelip bizim yanımızda durmuştu. Taehyung kucağımdaki oğlumu yere bıraktığı gibi Jeongsan elindeki oyuncak testereyi yere fırlatıp bağırdı. "Ne diye tutuyorsun beni dad'imin friendi!"
Taehyung göz devirdi. "Tutmasaydım da ne yapsaydım. Babanın yolundan gidecektin ve olan yine bize olacaktı. Hayır, hayır bu sefer olmaz. Ben bir Liskook olayı da kaldıracak durumda değilim."
Jeongsan göz devirdi ve kollarını birbirine bağladı. Yoora aniden Jimin'in kucağından inip Jeongsan'a doğru koşmaya başladı. "Abi!" diyerek Jeongsan'ın kucağına atladı.
Jeongsan ise gülümseyerek kollarını Yoora'ya sardı. "Kız sidikli!"
"Özür dilerim, beni affeder misin brother?"
"Bir hafta boyunca odamı temizlersen neden olmasın."
Hepimiz gülmeye başladığımızda, Yoora Jeongsan'ın kucağından inmiş ve gelip tekrar Jimin'e sarılmıştı. Jimin ise onu gülümseyerek kucağına almış ve arabayı doğru ilerlemişti.
"Noldu beni yapan şahıs, kızın seni bırakıp gitti. Ah, her neyse biraz daha sürün sen. Umrumda bile değilsin."
Jungkook derin bir nefes aldı. "Pekala, farkındayım Yoora doğduktan sonra seninle hiç ilgilenmedik, seni hep boşladık, yaramazlıklar yaptın sana hep kızdık. Bu yüzden senden özür diliyorum, aslanım. Bana 'dad' demeni bile özledim lan. Gidip milletin kafasına işeyip popomun arkasına saklanmanı özledim, her gün kaos ortamı yaratmanı özledim, anneni ne zaman öpsem gelip bizi basmanı özledi- pekala onu özlemedim ama seni özledim işte."
Gözlerim dolu bir şekilde onları izlerken Jeongsan şirince gülümsedi. "Adamı böyle yola getirirler işte. Her neyse dad, şu tatil zımbırtısı bitince seni donuna kadar soyacağım hiç merak etme."
Jungkook gülüp başını sallarken, Jeongsan koşarak gidip Jungkook'un kucağına atladı. "Şey dad, bu arada biz yanlışlıkla senin arabanın lastiğini patlattık ya."
"Jeongsan!"
"Ortam kötü, kollayın götü."