"HANEUL BENİ ÖPTÜ! DUYDUNUZ MU LAN KIZ BENİ ÖPTÜ OLM ÖPTÜ! BABA 18 YAŞIMA GİRDİĞİM GİBİ EVLENDİR BENİ!"
Göz devirdim. "Oğlum otur şuraya da saçma sapan konuşma! Ayrıca ne diye polisi aradın!"
Gözlerimi kısıp Jeongsan'a baktığımda zıpladığı koltuktan inmiş ve yanıma oturmuştu. "Ne yapayım? Siz hep Yoora'ya ilgi gösteriyorsunuz, ben var mıyım yok muyum kimsenin umrunda değil ki? Sadece yaptığım yaramazlıklardan dolayı hep bana kızıyorsunuz. Baba... sen bana hiç kitap okumadın geceleri uyurken ama her gece Yoora'ya okuyorsun. Belki farkında değilsin ama... bende senin bir çocuğunum. Hani bil istedim."
Dolu gözleri ile yanımdan kalkıp hızlı adımlarla odasına doğru ilerlerken arkasından öylece bakakaldım. Evet, haklıydı biz ona hiç ilgi göstermemiştik. O yüzden hep yaramaz bir çocuk olmuştu ya. Hızla bu düşüncelerimden kurtulup Jeongsan'ın odasına doğru ilerledim.
Kapıya geldiğimde hafifçe araladım ve içeri baktım. Elinde ikimizin olduğu bir fotoğraf (medya) vardı. Baş parmağı ile benim yüzümü okşamaya başlayınca gözlerim doldu.
"Bu adam niye benden daha yakışıklı çıkmış ya, yanında alpaçi yavrusu gibi duruyorum. Keşke dava açsaydım."
Sessizce gülmeye başladım. Cidden bu çocuk neden böyle olmuştu?
Ofladı ve fotoğrafı kenara attı. "Lanet olsun çok yakışıklı çıkmış. Benim bunu yok etmem gerek, kimse benden daha yakışıklı çıkamaz!"
Gülümseyip kaşlarımı kaldırdım. "Öyle mi küçük Jeon?"
Sesimi duyunca irkildi ve bana döndü. "Dad? Ne diye sapık gibi beni gözetlediğini öğrenebilir miyim?"
Gülümseyip içeri girdim. "Hiç, sadece yakışıklı oğlumu izliyordum. Kendi eserimi."
Keyifle sırıttı ve saçlarını eliyle geriye attı. "Yani, sonuçta Jeongsan'ım ben boru değilim."
Gülümsedim ve yaklaşıp onu kucağıma aldım. "Kaç kilosun lan sen?"
Göz devirdi. "1 ay sonra doğum günüm, 13 yaşıma gireceğim. Ne bekliyordun hep bir velet olarak kalmamı mı?"
Güldüm. "Hayır, ama şunu bil ki her geçen gün daha da bir yakışıklı oluyorsun. Ne de olsa benim oğlumsun."
Şirince gülümsedi ve yaklaşıp kafasını kedi gibi boynuna soktu. "Annemin neden sürekli sana böyle sarıldığını daha iyi anladım. Cidden baba... kokun fazlası ile güzel."
Gülümsedim ve tam bir şey söyleyeceğim sırada aniden kafasını kaldırıp ciddi bir şekilde bana baktı. "Parfümünün markası ne dad?"
Gülmeye başladım. "Oğlum bırak da iki dakika şurada baba-oğul sohbet edelim,"
Dudağını büzüp tekrar kafasını aynı yere koydu. "Sen konuş ben dinliyorum."
Hafifçe gülümseyip yatağa oturdum. "Hani dedin ya, 'hep Yoora'ya ilgi gösteriyorsunuz.' diye. Emin ol oğlum, biz ikinize de aynı ilgiyi gösterip, aynı değeri ve sevgiyi veriyoruz. Asla ikinizin arasında bir seçim yapmayız. Hangi anne baba çocuklarının arasında seçim yapar ki?"
Derin bir nefes aldım. "Hatta biliyor musun, sen Tae Hyung ile beraber vakit geçirince bende fazlası ile üzülüyorum. Çünkü senin tüm mutluluğun onun yanındayken oluyor, her neyse ama şunu bil. Biz seni de kardeşini de çok seviyoruz oğlum."
Bakışlarım Jeongsan'a kayınca kafasını boynuna gömmüş bir şekilde uyuduğunu gördüm. Gülümsedim. Uyurken cidden fazlası ile masumdu. Ama uyanıkken... neyse oraya girmeyelim.
Yavaşça yataktan kalkıp yorganı açtım ve Jeongsan'ı yatağa bıraktım. Üzerinde pijamaları olduğu için üstünü değiştirmeme gerek yoktu. Gülümseyip anlını öptüm ve üzerine yorganı örttüm.
Yavaş ve sessiz adımlarla odadan çıktığımda karşımda bir adet aşık olduğum gülümsemesi ile bana bakan bir Lisa vardı. Gülümsedim ve yaklaşıp kollarımı beline sardım.
"Neden hala uyanıksın güzelim?"
Gülümsedi. "Yoora'yu uyuttum. Jeongsan'a da uyutacaktım ki, bir baktım içerde iki adet yakışıklı öyle sizi izledim bir süre uykum da yoktu zaten."
Sırıttım ve iyice yaklaştım. "Öyle mi? Uykun yok yani."
Gözlerime bakarken başını iki yana salladı. "Hayır, yok."
Tam yaklaşıp öpecekken duyduğumuz ses ile irkildik. "Beni uyutup annemi alacaktın dimi baba? Benim anlımda enayi mi yazıyor? Mom bu gece benimle uyumazsan babamı tekrar polise şikayet ederim."
Lisa üzgünce gözlerime baktı ve yanağıma öpücük kondurup Jeongsan ile beraber odaya girdiler. Tabii Jeongsan kapıyı da kilitlemişti.
Sanırım bende bu gece prensesimle uyuyacaktım.