"I can see you from behind"
"You can hear me in your mind"
"Run so fast as you can go"
"Time will catch you before you know"
"Dad, stop the car, I pee came"
(Baba, durdur arabayı, çişim geldi.)Göz devirdim. "Oğlum, daha yeni yola çıktık. Ne çabuk geldi."
Jeongsan kafasını çıkarıp burnunu saçlarımın arasından gezdirdi. "Benim elimde olan bir şey değil mom."
Gülümsedim ve yanağını öptüm. Jungkook ise gözlerini yoldan ayırmadan işaret parmağı ile Jeongsan'ın kafasını saçlarımdan ittirmişti. Jeongsan ise bunun üzerine Jungkook'un kafasını ısırmaya başlamıştı.
Bir dakika ne!?
Gözlerimi kocaman açıp ikisine baktığımda hızla oturduğum yerden dikleştim. "Jeongsan! Babanın kafasını bıraksana oğlum."
Ben onları ayırmaya çalışırken Jungkook arabayı sağa çekmiş ve tek eli ile Jeongsan'ı kucağına çekmişti. Yoora ise bu görüntüye dayanamamış ve o da kendini Jungkook'un kucağına atmıştı.
Güldüm ve elimi anlımı vurup geriye yaslandım. "Ben sizinle ne yapacağım."
Onlar hala birbirleri ile gülerek boğuşurken, Jeongsan nefes nefese kalmış bir şekilde konuştu. "Dad, gıdıklayıp durmasana ya çişimiz geliyor dedik! Şimdi Han nehrine dönecek ortalık, yapma."
Jungkook derin bir nefes aldı. "Evet, bu kadar yeterli hadi geçin yerlerinize uçağın kalkmasına az kaldı."
Yoora hızla Jungkook'un kucağından kalkıp kendini arkaya atmıştı. Jeongsan da ağır hareketlerle arkaya geçerken Jungkook bana baktı. "Umarım bu tatil başımıza bir şey gelmez."
Dudağımı büzdüm. "Jeongsan'dan şüphem var."
O da başını sallayıp beni onaylarken arabayı çalıştırmaya başladı. Havaalanına varana kadar Yoora ve Jeongsan'ın kavgaları, Jungkook sürekli ikisini uyarması ve arada bana attığı güzel bakışları.
Sonunda havaalanına vardığımızda Jeongsan hızla arabadan inip tuvaletin olduğu yere doğru koşmaya başladı.
Jungkook bavulları çıkarırken bende güneş gözlüğümü takıp Yoora'nın elini tuttum. "Anne, bence abim bu tatil de yerinde rahat durmayacak."
Gülüp başımı salladım. "Haklısın bebeğim, ama yapacak bir şey yok."
Jungkook bavulları alıp yanımıza geldiğinde bizimkilerin olduğu yere doğru ilerlemeye başladık. "Hayatım, Jeongsan nerde?" diye sordu Jungkook.
"Tuvalete doğru koşuyordu en son. Gelir birazdan." dediğimde başını salladı.
Bizimkilerin yanına geldiğimizde Yoongi'nin bize sinirle baktığını gördüm. "Oooo Jeon ailesi, hiç gelmeseydiniz. Biz sizi geçerken alırdık."
Kendimi tutamayıp kıkırdadığımda, kedi gözlerini kısıp bana baktı. "Ne o ana kraliçe komik mi geldi söylediklerim?"
Başımı iki yana salladım. "Yooooo."
Jungkook bavulları kenara bırakıp Yoongi'ye baktı. "Abartma Hyung, geldik işte."
Yoongi göz devirip önüne döndüğünde bakışlarım Kim ailesine kaydı. Haneul'un annesi Bayan Minseo bana gülümseyerek bakarken yanına gittiğimde bana sarıldığında bende gülümseyip karşılık verdim.
"Hoşgeldiniz canım."
Gülümsedim. "Hoşbulduk~"
Sarılmayı bırakıp yüzüne baktığımda tam bir şey söylecekti ki duyduğumuz sesle susmak zorunda kaldı.
"Dad! Kurtar beni bu lazercilerden!"
Bir dakika!?
Neden güvenlikler Jeongsan'ı kovalıyordu?