Bölüm 15

385 31 1
                                    

"Hyung"  


Jungkook arkasından seslenmişti. İstemsizce durdurdu adımlarını. Öylece bekleyemezdi, ona döndü.

Bir şey söylemedi. Dolu gözlerle karşılıklı susuyorlardı şimdi. 

"Gitme. Otur konuşalım lütfen."

Ne konuşacaklardı ki? Teselli mi edecekti onu..

"Kızgın değilim Jungkook" dedi Jimin. "Kötü hissetmene gere-

"Lütfen."

Jungkook'u inanılmaz bir heyecan sarmıştı. Jimin'in söylediklerini eğer doğru anlıyorsa, ki başka ihtimal yok gibiydi, birazdan yapacakları konuşma ikisi için de çok önemli olacaktı. Nereye varacaklarını bilmese de içinde bir mutluluk hissetmeye başladı. 

Az önce kalktıkları yere geri oturdular.

"Söylediklerin" diye başladı Jungkook.

"Unut gitsin, gerçekten."

Jimin'in bu cevabı Jungkook'u çok şaşırtmıştı.

"Ne? Nasıl böyle diyebilirsin?"

Jungkook, Jimin'in onu henüz anlamadığını tam kavrayamıyor, Jimin ise yüzüne yerleşen pişmanlık ifadesiyle zamanı geri almak istiyordu.

Jimin yatakta ve kendi ellerinde gezdirdiği gözleriyle sessizce mahvettim her şeyi  diye mırıldanırken Jungkook'un ona iyice yaklaşıp "Hala farkında değilsin." demesiyle irkildi. Şimdi ona bakıyordu. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı.

"Ne, nasıl yani?"

Jungkook: Seni doğru mu anladım bilmiyorum.

Jimin yutkundu, dinliyordu.

"Ama eğer doğruysa"

Jimin merakla ona bakıyordu.

Ağlamaklı olduğu için gözlerini silip hafifçe burnunu çekti Jungkook.

"üzülmeni gerektirecek hiçbir şey yok demektir."

Jimin zorlu bir matematik sorusunu kafasından hesaplamaya çalışıyor gibi bi moddaydı. Jungkook'un dolu gözlerle ona gülümseyen yüzüne baktı. Ne demekti bu?

"Ama sordum." dedi sonra.

"Evet" dedi Jungkook. "Sordun ama, sorarken benim ne hissedeceğimi bilmiyordun."

Jimin  bu sefer gözünü hiç ayırmadan dinliyordu Jungkook'un ağzından çıkan her bir kelimeyi, başka herhangi bir yere bakmasına imkan yoktu. İçindeki o huzursuz hissin yavaş yavaş azaldığını, sakinleştiğini hissetti.

"Ben zannettim ki"

Jimin: Senin hissettiklerini anladığımı zannettin diye tamamladı. Büyük bir aydınlanma yaşamıştı. Hala büyük bi şaşkınlık içindeydi.

Kafa salladı Jungkook. Işıldayan gözleriyle ona bakıyordu şimdi.

Demek ki o yüzden gözleri dolmuştu, o yüzden hemen "hayır" demişti. Sonra ne diyeceğini bilemediği için de..

Ama artık ikisi de biliyordu işte. Karşı karşıyalardı. Kimsenin korkmasına gerek yoktu, araları falan bozulmayacaktı. Bu gece hiç beklenmeyen bi şekilde devam ediyordu.

İçinden taşacakmış gibi hissettiği sevginin verdiği hisle dolup taşıyordu Jimin.

Nihayet "Yani sen de beni" dedikten sonra Jungkook'un boynuna atıldı. 

Sımsıkı sarılmıştı. Aynı anda hem ağlıyor hem de gülüyordu. O anki duygularını tarif edebilecek herhangi bir şey yoktu. 

"Ben de seni ne?" dedi Jungkook, sarılıyor oldukları için Jimin'in yüzünü görmüyordu. Bu Jimin'in sesli gülmesine sebep olmuştu. Ama cevap vermeyecek değildi. Heyecanını yatıştıracak bi nefes aldıktan sonra konuştu.

Benim seni sevdiğim gibi sen de beni seviyorsun. Olabildiğince sakin, aynı zamanda sevinç dolu bir sesle söylemişti bunu.

Jungkook gözlerini kapatıp "seviyorum" diye onu onaylarken Jimin, sanki mümkünmüş gibi ona daha sıkı sarılmıştı.



Jikook | Turkish AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin