Sabahın erken sayılabilecek saatlerinde açtı gözlerini Jungkook. Jimin yanında olsa mı daha iyiydi olmasa mı bilmiyordu ama onu görünce rahatladı. Hala uyuyordu. Gördüğü en güzel yüz, muhtemelen hala gece yattığı pozisyonda, yanında uyuyordu. Perdeyi delip geçen hafif gün ışığı bu durumu tamamen bi manzara haline getiriyordu.
Olduğu yerde kıpırdamadı Jungkook. Yavaş yavaş nefes alıp veren Jimin'e bakıyordu. Gece kalbinin üstüne koyduğu eli düşmüştü. Yapılı saçları bozulmuş, neredeyse gözlerine inmişti. Jungkook inceliyordu. Normal şartlarda bir sebep olmadan birisinin yüzüne uzun süre bakmak saçma olacağından, Jimin'in ona bakmadığı zamanlarda bakıyordu böyle. Ne kadar güzel olduğunaysa her seferinde çok şaşırıyordu.
Çok güzeldi ve bu hiçbir zaman değişmiyordu. Ona da söylemişti, sen her zaman güzelsin diye. Tabi Jimin bunu arkadaşının tatlı bir iltifatı olarak almış, ona gülümsemişti. Jungkook'un ona ne kadar hayranlıkla baktığından haberi yoktu.
Mırıldanarak kıpırdandı Jimin. Uyanıyordu. Ellerini yüzüne bastırarak ayılmaya çalıştı. Hala tam açamadığı gözleriyle Jungkook'a döndü sonra.
"Günaydın"
Günaydın dedi Jungkook.
"Çok mu uyuduk?"
Kafasıyla onaylamaz bi ifade yapıp daha erken dedi Jungkook. Sonra telefonuna uzanıp baktı. Daha 9 bile olmamış.
Doğruldu Jimin. Yatakta oturur haldeydi şimdi.
"Bugün yapacağımız bir şey var mıydı?"
Var. Öğlene doğru gelirler hazırlamaya. Ufak bi röportaj çekimi diye hatırlıyorum.
Bunu dedikten sonra yattığı yerde ilerleyip Jimin'in bacağına koymuştu kafasını. Sanki şimdi her şey daha normaldi, geceki gibi değildi. Jimin'in, ellerini Jungkook'un saçlarına indirmesi de bir şeyi değiştirmedi. Karanlıktaki kadar heyecanlanmamıştı.
Gecenin farklı bir hissi vardı. Sanki her an her şey olabilirmiş gibi geliyordu insana. Gündüz öyle değildi. Görünenden ötesi yokmuş gibiydi. Her şey normaldi, her şey her zamanki gibiydi ve saklanan gizlenen hiçbir şey yoktu. Birlikte sıradan bir sabaha uyanmışlardı işte, ya da öyle sanıyolardı.
Jungkook: Kahvaltı yapalım mı?
"Olur" dedi Jimin. Jungkook düzelip yataktan kalktı. Jimin'in de kalkmasını bekliyordu ama Jimin tembel tembel baktı yüzüne.
"Hadi"
"Çek" dedi Jimin tek elini ona doğru uzatıp.
Güldü Jungkook. "Kolunun yerinden çıkmasını mı istiyorsun?"
"Hayır, çek sen."
Pes edip geri yürüdü Jungkook. Uzanıp tuttu Jimin'in elini.
Gücünü çok vermediği halde, çekmesi, Jimin'i dizlerinin üzerine kaldırmaya yetmişti. Sonra Jungkook'un elini bırakıp yataktan indi. Yürürlerken kasıtlı olarak çarptı ona, düşürmeye çalışıyordu ama Jungkook'un güçlü bedeni neredeyse yerinden oynamamıştı bile. Gülüştüler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jikook | Turkish AU
FanfictionBts'in ve üyelerin gerçek hayattaki durumları geçerli. Tweetlerdeki saat ve tarihler önemsiz, doğru değil. Değişen pp'lere de aldırmayın.