Elini yüzünü yıkarken düşünüyordu Jungkook. Ayıp mı etmişti yanlarından giderek? Hayır ya, böyle bir şeye alınacak kimse yoktu aralarında. Taehyung da elbette utanmasını anlayışla karşılardı. O kadar yakın olduğu bir insandan nasıl utandığını düşündü. Sadece Jimin'le aralarındaki şeyi öğrendi diye bir anda ne kadar tuhaf hissetmişti. Neredeyse her gün birlikte olduğu bir insana karşı. Sonra Jimin geldi aklına. Dün o da utanmıştı, o kadar yakın olmalarına rağmen. Demek ki normaldi, mümkündü. İnsan utanabiliyordu. Acaba ne zaman alışırlardı tamamen? Daha birinci gündelerdi. Bir (1)
Jimin'in Tae'ye söylemesine kızmamıştı. Zaten bunca zamandır Jimin'in hislerinden haberdar olduğunu biliyordu, konuşmuşlardı. Kısa zaman içinde herkese söylemek konusunda da hemfikirlerdi, Taehyung'un ilk öğrenmeyi hak ettiği konusunda da. Zaten saklamanın bir anlamı yoktu. Ama nasıl karşılayacaklarını bilmiyordu.
Şimdiye dek buna benzer herhangi bir şey konuşulmamıştı üyeler arasında. Tamam bazen hayranların yakıştırmalarından bahsedilir, esprisi yapılırdı ama o kadardı. Kim bilebilirdi ki bir gün böyle bir şeyin gerçeğe dönüşeceğini? Acaba aralarında ihtimal veren var mıydı? Neyse, kimsenin kötü bir tepki vereceği yoktu nasılsa, ama kesin çok şaşırırlardı.
Giyindikten sonra saçını da düzeltip diğerlerinin yanına gitti Jungkook. Hepsi masadaydı ama ek olarak bir kişi daha vardı. Asistanlardan biri, onların yanında otururken bir şeyler yiyordu. İyice yaklaştığında bir yandan da konuştuğunu fark etti.
"Akşamki etkinliğin saati değiştiği için provayı erteledik. Ama gece çok yorgun oluruz diyorsanız-" duraksadı.
"Çok yorgun olursak?" dedi Namjoon.
"Biraz baskıyla iptal ettirebilirmiş .... bey. Mutlaka çocukların haberi olsun mecbur hissetmesinler diye özellikle söyledi."
Kızın niye çekindiği belli olmuştu. Şirketle grup arasında biraz gergin bir konuydu bu. Tatları kaçsın istemiyordu sabah sabah. Şirket, bu günlere gelmesini sağlayan, en büyük kazancı BTS'i çok önemsiyor ve her şekilde el üstünde tutmaya çalışıyordu, bu bir gerçekti ama disiplin konusunda bazı saçma takıntıları da yok değildi. Örneğin bu gibi durumlarda, şartlar ne olursa olsun planlanan provaların iptalini istemez, yapılması konusunda ısrarcı olurdu. Bizimkilerin menajeriyle şirketin zıt düştüğü şeylerden biriydi bu. O esnek olmanın daha iyi olduğunu savunurdu, şirket plan program rutin diye tuttururdu. Adam çoğu zaman bunu sessiz sedasız, tüm yetkisini kullanarak, bazen de risk alarak hallederdi ama bazen herkesin öğrendiği, çocuklara yansıdığı da oluyordu işte. O yüzden biliyorlardı.
Demek ki bu akşamki prova için de aynı muhabbet dönmüştü. "Yapalım bence, .... zor duruma düşmesin." dedi Hobi. "Bence de, zaten yeterince fedakarlık yapıyor bizim için" diye ekledi Jimin. Diğerleri de kafa sallamıştı.
"Tamam o zaman, iptallik bir durum yok. Sen bildirirsin." diyip gülümsedi Namjoon. Rahatlamıştı kız, tamam diyip gülümseyerek karşılık verdi. "Alışkınız zaten tempoya" diyip gizleyemediği gururlu bakışlarla arkadaşlarına ve yemeğe döndü. Cidden sıkı çalışıyorlardı, bugüne kadar hep yaptıkları gibi.
***
Jungkook boş olan yere, yani Jin'in yanına oturmuştu. Bir yandan kahvaltı yapıyor bir yandan Jimin'i kesiyordu. Birkaç kez Tae'nin sırıtışına rast geldiği de olmuştu. Bu sefer gözünü kaçırmak yerine gülmüştü ama, harika gelişme. Zaten güzel kalpli Taehyung'un böyle yapmasının tek sebebi arkadaşları adına mutlu olmuş olmasıydı. Sinir etmek için yapacağı şeylere henüz başlamamıştı, tabiki o günler de gelecekti. 😏
Okurken yorumlarınızı esirgemeyin lütfen, burada kendi kendime takılmadığımı bileyim. 😂💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jikook | Turkish AU
FanfictionBts'in ve üyelerin gerçek hayattaki durumları geçerli. Tweetlerdeki saat ve tarihler önemsiz, doğru değil. Değişen pp'lere de aldırmayın.