5 - Yaprak Güncer Ağlamaz, Ağlatır...

17.6K 664 16
                                    

Merhaba arkadaşlar okulun ilk gününde bölüm paylaşayım dedim ama pek moral olmayabilir.

Yaprağı baya üzdüm çünkü :)

Neyse, Multide Ezel.

İyi okumalar...

__________________

Gözlerini odanın etrafında gezdirdi bıkkınca. Umurunda değildi biliyorum! Ama bu konuda anlayış göstermek zorundaydı... Sonuçta Vedat abi bana yardım etmişti.

"Bu beni ilg-" sözünü kestim ve bunu demesini engelledim.

"Vedat abiyi öldüremem... Annemi öldürürüm ama onu öldüremem." diyince çenesi kasıldı. Dişlerini sıkıyordu.

"Neden öldüremezmişsin?" alaylı bir cümle olsa da, onun ağzından ciddi bir şekilde çıkmıştı.

"Çünkü, o beni bir bok çukurundan çıkardı ve hayatımı düz-" elini kaldırmasıyla sustum. Beni susturmasının nedenini merak ediyordum.

"Seni bir bok çukurundan çıkardığı doğru... Babanı öldürmüşsün." gözlerimi açarak ona nereden bildiğini soracaktım ki konuşmasına devam etmesiyle aldığım nefesi geri yuttum. "Ama seni bok çukurundan çıkarıp bataklığa atmış..." dediğinde söyleyeceklerimi geri yuttum.

"Sende beni bataklıkta tutuyorsun." dediğimde güldü ve bana doğru gelmeye başladı. Geri gitmedim. Olduğum yerde durdum ve onu bekledim.

Dibime kadar geldiğinde burunlarımız birbirine değiyordu.

"Ama bana minnettar olmanı istemiyorum..."

"Hatta... İstersen şuan, şu kapıdan çıkıp gidebilirsin." dediğimde kaşlarımı kaldırarak. Yeşil gözlerimi, kahverengileriyle buluşturdum. Buluşturduğum da dudaklarımız birbirine değdi.

Ama şu an o bile umurumda değildi. Gidebileceğimi söylemişti. Peşimde kimse olmadan kendi hayatımı yaşayabilirdim.

"Ama demiştim Yaprak... Sen her şeyinle bana aitsin." dedi ve kendini geri çekti. İçimdeki öfkeyle yumruklarımı sıktım ve o güzel yüzüne vurmamak için kendimi zor tuttum.

Sinirden ve utançtan dişlerimi gıcırtatırken, kapı çalındı. Pardon yumruklandı...

Ezel kapıya bakarken bende peşinden gittim. Kapıyı açtığımda kızları gördüm ve Vedat abiyi...

Sinirle Ezele bakıyordu... Yumruklarını sıkmıştı.

"İşte Vedat abi, Yaprağı bu adam kaçırdı!" diyen Cansu ya kaşlarımı çatarak baktım.

*********

"Eşyalarını topla Yaprak gidiyorsun." Bunu onun ağzından duymak canımı daha çok acıtmıştı. Az önce gitmek isteyen ben, şimdi gitmemek için ne olursa olmasını istiyordum.

Boğazımda ki yumru gitmemek için kararlıyken, odama çıktım ve valizimi çıkardım. Dolabın kapağını açtım ve içinde ki bütün kıyafetleri kucaklayıp valizin içine tıktım. Ayakkabılarımı da bir poşete koydum ve odaya bakmadan aşağı indim. Sinirliydim ona! Nedenini bilmiyordum ama sinirliydim. Beni bu kadar çabuk bırakmamalıydı...

Merdivenleri indikten sonra, pencereden arabanın yanında beklediklerini gördüm.

Ezel ise koltukta oturmuş karşı duvara dikkat kesilmişti. Yanına gitmeden kapıya yöneldim fakat önümde birden beyaz kıyafetleriyle melek belirdi.

Git ve onunla vedalaş... Eğer onunla vedalaşmazsan pişman olacaksın...

Hayatımda ilk kez onu dinledim ve koltukta yayılmış ve hala duvara kaşlarını çatarak odaklanmış Ezel'e baktım. Yanına doğru gittim ve tam önünde durdum.

"Üzgünüm..." diye fısıltı halinde ki sesimi duyunca bakışlarını bana yöneltti.

"Neden üzgünsün?" diye soğuk sesiyle sorunca, meleğe lanet ettim. Ne bekliyordum 'Gitme' demesini falan mı?

"Özür anlamında değil. Duygusal anlamda üzgünüm..." şuan onun kucağına oturarak, sarılıp ve öpmeyi çok isterdim. Ama yapacak cesaretim yoktu. Hem beni istemediği belliydi. Yüzsüzlüğe gerek yoktu.

Arkamı dönüp gidecekken beni sertçe kendine çekerek öpmesini istedim.

Kafamı salladım ve evde kalmış kızlar gibi ergen hayalleri kurmayı kestim. - kimse üzerine alınmasın -

Duruşumu dikleştirdim. Valizim ve ayakklabılarımın olduğu poşeti alarak evden çıktım ve kapıyı sert olmayacak şekilde kapattım. Arabaya binmişlerdi ve beni bekliyorlardı. Valizlerimi bagaja yerleştirdim ve bagaj kapağını kapatıp arka koltuğa geçtim.

Eve son kez bakarken Vedat abi arabayı çalıştırdı.

"Seni ağlattı mı o herif?" diye sorduğunda buruk bir şekilde gülümsedim ve evler ile ağaçlar gözümün önünden geçerken konuştum.

3 YIL ÖNCE...

"Ne oldu suratına?" diyen Birkan'a utançla baktım. Babam'ın bıraktığı izi Helin'den aldığım kapatıcıyla bile kapatamamıştım.

"B-bir şey yok" dedim ve yüzümdeki elini ittim. Eli çenemi kavradı ve yanaklarıma gömüldü. Canımı acıtıyordu.

"Ne demek bir şey yok kızım?! Yanağında tokat izi var!"

"Ollorono çok!" dedim ve iki elimle zorla elini ittirdim. Onu seviyordum ama bunu yapmaya hakkı yoktu. Hemde onun, benimle arkadaşlarının yanında dalga geçtiğini duyduğumda. Kalbimde sevgi kırıntısı dahi kalmamıştı.

"Bana bak kızım... Senin paçozluğuna şu zamana kadar kat-" okulun ortasında bunu demesiyle gözümden bir yaş aktı. İçimdeki bütün gücümü topladım ve ona sert bir tokat attım.

Şaşkınlıkla başı yana düştü. Beni kullanmak için sevgilim olmuştu. Onu umutsuzca sevdiğimi duyunca bana çıkma teklifi etmişti.

"Benim yaşadıklarım, bir gün senin başına gelmesi için dua edeceğim..." dedim ve bana aldığı kolyeyi boynumdan kopararak üzerine attım.

İnsanların (!) bakışları üzerinde okuldan çıktım.

Gözümün önüne gelen eskilerle ağrıyan boğazımı sıkarak yumruyu gidermeye çalıştım.

Ama inatçıydı benim gibi.

"Yaprak Güncer ağlamaz, ağlatır..." dediğimde gülümsedi. Ama bunları dememle boğazımdaki yumru kasıldı. Yalan söylüyorsun demek istercesine.

_____________________

Umarım beğenmişsinizdir.

Vote vermeyi unutmayın lütfen.

Teşekkürler...

Katil Ve Mafya |Zor Aşk Serisi 1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin