29. Bölüm

29 12 57
                                    

Hajime Otosaka & Tooru Uenoyama
Love Like You.

29. BÖLÜM
“Kayıp - Kısım 3”

ARANIYOR: OTOSAKA KARDEŞLER, RINTARO OTOSAKA & HAJIME OTOSAKA

ARANIYOR: YETIMHANEDEN KAÇIRILAN ERA ISTREFI

Uyandığında, Ymir'in yattığı yatağın yanındaki duvara asılmış kayıp ilanlarındaki yazıları okuyabilmesi üç dakikasını almıştı.

Rintaro, Hajime, Era... Bu isimler ve resimler kendisine hiçbir şey çağrıştırmıyordu. Nerede olduğu hakkında bir fikri yoktu. Başı dönüyor, tüm bedeni ağrıyordu. Uykusuz ve aç hissediyordu ancak onlar şimdilik görmezden gelebileceği dürtülerdi.

Doğrulmaya çalıştı, yatakta oturur pozisyona gelebildi sonunda.

Ellerini inceledi. Uzun, ince parmaklar ve beyaz bir ten. Böyle ellere sahip mi olması gerekiyordu? Bu şekilde doğmuş olduğuna göre öyleydi.

Kimdi, neydi, nasıl konuşuyor, nasıl okuyordu ve neredeydi?

Zihni bomboştu. Diriltilmiş bir ölü olduğunun farkında değildi. Kim olduğunu hatırlamıyordu, önceki hayatına dair hiçbir şeyi hatırlamadığı gibi.

İşlenmeye hazır bir mermer parçası gibiydi. Ne söylense inanır, ne denirse yapardı.

Ve o kayıp ilanlarında bahsi geçen Rintaro Otosaka, onun heykeltıraşı olacaktı.

"Dün gece konuştuğunuz her şeyi duydum."

Sakura konuştuğunda Mikasa az daha çıkarmak üzere olduğu ekipmanına takılıp yere kapaklanacaktı.

"Ne?!" diye fısıldadı Sakura'yı kolundan tuttuğu gibi köşeye çekerken. Yanlarında Iwa ve Akina vardı ve başkalarının duymasını istemiyordu.

"Bu gece gideceğinizi biliyorum. Ayrıca ceketimi çekiştirmeyi bırakırsan sevinirim."

Mikasa bir adım mesafe açtı aralarında biraz şaşırarak. Arkadaşı Sakura Himejima ilk defa bu kadar soğuktu kendisine karşı. Birliği sattıklarını düşündüğünden dolayı kızgın mıydı?

Hayır, Sakura'nın da kendine göre sebepleri vardı ve bunları Mikasa'ya anlatmayacağı gibi artık rol de yapmayacaktı.

"Kimseye bir şey söylemedim," dedi. "Petra'ya bir mektup yazdım sadece. Bize karışmayacak. Ona güvenebilirsin."

"Bize derken?"

"Ben de geliyorum sizinle. Ve bunu reddedemezsin. Eğer karşı çıkarsan her şeyi Komutan Levi'a anlatırım."

Mikasa'nın cevap vermesini beklemeden, onu orada bıraktı ve bölük arkadaşlarının yanına geri döndü.

Belki doğru karardı kimseye fazla tolerans göstermeden bildiğini okumak. Belki de yanlış. Yapmıştı artık. Petra'ya geçmişine dair yalanladığı her şeyin doğrusunu anlatmış ve kendisine karışmayacağına dair yemin ettirmişti.

Sakura, asıl adıyla Apricity Reiß, hayatta kalacaktı. Ailesine teslim olmaya niyeti yoktu.

Duvarın üstündeki kızı bir kez bulunduğu yere bırakarak öldürmeye çalışmışlardı zaten.  Bir daha kendisine dokunmalarına izin vermeyecekti. Apricity annesi kadar duygusal değildi.

Keşif Birliği'nin kurula haber verilmeden duvarların içine alınmış mavi bir Ejderi, ve eninde sonunda bunu haber vermekle yükümlü üç komutanı vardı.

Devriyeden sonra Levi, Hange, Erwin ve Connie'nin şehrin içine gitmesinden yararlandı Mikasa ve denek çadırına girdi.

Raf'ın gün ışığında daha güçlü olduğu su götürmez bir gerçekti. Etraf karanlık ve soğukken köşesine siniyor ve uyukluyordu yalnızca. Belki de bir dahaki görevi için gücünü topluyordu... Mikasa aralarındaki bağa rağmen onun hakkında pek fazla şey bilmiyordu.

Sıradan Ejderler kendisine saldırmaya devam etse de Mikasa Raf üzerindeki gücünü sağlama almıştı bir kere. Ondan korkmuyordu.

Ejderin devasa başının önüne kadar geldiğinde istemsizce eli uzandı parlak pullara.

"Ben geri dönene kadar yalnızca burada bekle. Bir de, ölme. Diğerlerini de koru."

Ona emir verirken tam olarak nasıl davranması gerektiğinden emin değildi. Sözcükler ağzından çıkıveriyordu.

"Sesin dışarıya geliyordu, onunla farklı bir dilde konuşuyorsun," dedi Tooru kız dışarı çıktığında. Mikasa omuz silkti. "Nasıl olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok."

Duvardan kaçak olarak çıkmadan önce aldıkları üç boyutlu manevra saldırısı ekipmanlarını giydikleri sırada üçü de bir günde kişilik değiştirmiş gibi bir hâli olan Sakura ile konuşmuyorlardı. Mikasa ne kadar neler olduğunu sormak istese de tuttu kendini. Yalnızca Ymir'e odaklanacaktı o gece.

Tooru da en az Mikasa kadar sessizdi. Hajime'nin önünde diz çökmüş, gencin bir türlü düzeltemediği kemerinin kancalarını ayarlamaktaydı.

Duvarın üstüne çıkmak üzerelerken, Jean Paul ile göz göze geldi Mikasa. Ancak bunu diğerlerine söylemedi.

Jean kulübenin arka tarafındaydı o sırada. Mikasa'nın Ymir için gittiğini az çok tahmin ediyordu. Kulübedekilere bir şey söylemedi ve Mikasa'ya sadık kaldı.

Dört genç gecenin içinde hızla ilerlerken, Levi, Hange, Erwin ve Connie, Reiß'in adamları tarafından ters kelepçelenmekteydi o sırada.

"Sana tam olarak kim olduğunu hatırlatacağım, Ymir."

Rintaro ise karşısına almıştı ciddi şekilde kilo kaybetmiş olan genci. Zihni tamamen kendisine aitti şimdi. Küçük Ejderine ne isterse yaptırabilirdi.

"Sen de ailemizden birisin artık, Anne ile tanışacaksın. Era ve Zeke ile de. Burada mutlu olacaksın üstelik, tek yapman gereken söylediklerime ayak uydurman. Unutma, ben senin iyiliğini isteyeceğim her zaman."

Çocuk gibi, gerçekten inanıyordu Ymir, Rintaro'nun söylediklerine.

"Mikasa, sana bir şey anımsatıyor mu?"

Olumsuz anlamda salladı başını. Rintaro gülümsedi. "Ya Hajime? Hajime Otosaka, Tooru Uenoyama?"

"Hayır," dedi Ymir. Söylediği isimlere tamamen yabancıydı.

"Kolundaki izin ne olduğuna dair bir fikrin var mı?"

"Hayır."

"Çok iyi anlaşacağız Ymir, biliyor musun?"

"Öyle diyorsanız öyledir."

"Evet." Lucilfer'ine bakarak gülümsedi bu kez oğlan. Öyle diyorsam öyledir.

Fırtına AnıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin