yalanlar süsleyecek küçük kalbini.

413 91 197
                                    

Yalanlar süsleyecek, küçük savunmasız kalbini.
Gözlerin gösterecek içinde kırılan hislerini.

🥀

Kapıya yasladığı küçük bedenini oldukça geri de tutarak özenle izlediği annesinden bir nevi gizlemeye çalışıyordu onu. Onu fark edip kızmasından korkuyordu çünkü içten içe. Annesinin ona bağırmasından hiç hoşlanmazdı. Ondan istediği şeyler her zaman bambaşkaydı.

Lacivert renginin hakim olduğu yatak odası annesinin lavanta kokulu parfümü kokuyordu baştan aşağıya. Bu kokuyu önceden severdi. Annesinin üzerinde kendi parfümünün kokusunu aldığında verdiği tepkiyi görmeden önce. Artık korkutucu geliyordu bu koku. Sevmiyordu.

Makyaj masasının önünde oturmuş olan alımlı kadın, dudaklarına kırmızı rujunu özenle sürmekle uğraşıyordu. Jennie babasıyla birlikte annesinin bir yere gideceğini tahmin ediyordu. Bu yüzden hazırlanıyordu annesi.
Bir süre dalgınca makyaj yapan annesini izledi. Hemen arkasında olan, kapının kenarına bir tozmuş edasıyla ilişen kızını daha fark etmemişti. Gerçi onu zaten genellikle fark etmezdi. Ya da görmezden gelirdi.

Jennie belki de on dakika önce, babasının annesine verdiği kırmızı gülü gördüğü için merakla çıkmıştı annesinin peşinden üst kata. Annesini izlemek değil de, babasının ona verdiği kırmızı gül çekmişti ilgisini. Bu yüzden gözlerini annesinin üzerinde değil, masanın üzerine yatay bir şekilde bıraktığı güle odaklamıştı küçük gözlerini. Annesinin kızacağını bilmese, gidip eline alıp koklayacaktı onu. Ama annesi olur olmadık her şeye kızabilirdi. Bunu biliyordu. Bu yüzden bir hayalet kadar sessiz bir şekilde olduğu yerde durup güle bakmaya devam etti.

İnce, uzun saçları küçük omuzlarından aşağı salınırken küçük elleri ise sıkıca birbirini kavramıştı Jennie'nin. Başı hafifçe kapının beyaz pervazına yaslanmışken iyice dalmıştı izlediği kırmızı güle. Ki öyle ki, annesinin arkasına dönüp onu fark ettiğini görmemişti bile.

"Ne yapıyorsun orada?"

Aniden irkilen küçük bedeni ile birlikte gözleri kocaman büyüyerek annesine dönmüştü saniyesinde. Annesinin sesinin normal bir şekilde sakın çıkması şaşırmasına neden olsa da, korkudan ne diyeceğini bilememişti kısa bir an.

"Hiç bir şey." Kısık çıkan sesini annesi ne kadar işitmişti bilmiyordu ama bir şey demeden önüne dönmesi annesinden bekleyeceği bir şey olmadığı için şaşırmıştı. Oysa ki o, başını eğip annesinden neden kitap okumaya gitmediği konusundaki azarları dinlemeye hazırlanmıştı çoktan.

Şaşkınca annesinin sırtını süzerken yemediği azar ve görmediği çatık kaşlar ona tuhaf bir cesaret vermiş ve annesinin yanına usulca adımlaya başlamıştı. Annesinin biraz arkasında durarak olduğu yerde dikildi ve kokusunu çok merak ettiği güle büyük bir ilgiyle daha yakından baktı. "Ne kadar güzel.." diye geçirdi içinden. "Kırmızının bu kadar güzel olduğunu düşünmezdim."

Annesi arkasında dikilen kızını aynadan görerek gözlerini sabitlediği güle çevirdi bakışlarını. Sonra yine aynadan kızına baktı.
"Ne o? Çok mu sevdin gülü?"

Kendisine seslenen annesiyle kendine gelerek aynı onun yaptığı gibi aynadan göz kapaklarına far süren annesine baktı. Biraz heyecanlanmıştı. Hem bu çiçeğe dokunmak istiyor, hemde babasının neden annesine bu gülü aldığını merak ediyordu. Başını hafifçe sallayarak onayladı onu. Sonra merak ettiği sorusunu yöneltti ona.

mavi kelebek ve laviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin