mutluluk mavi bir kelebektir.

434 63 486
                                    

Ceplerimin içini avuç avuç mutlulukla doldurabilir misin?
Daha önce onları hiç tatmadım.

🥀

Ellerim siyah elbisenin üzerinde yavaşça aşağıya doğru kayarken aynadan çok sık tanık olmadığım görüntümü izliyordum. Farklı görünüyordum. Biraz da garip.

Dizlerimin üzerinde biten bir elbise en son ne zaman giymiştim hatırlamıyordum. Gerçi bırak kısa bir elbiseyi, en son ne zaman normal bir elbise giydiğimi bile hatırlamıyordum. Ve bana annemi anımsatan aynadaki bu alımlı kadın bana pekte iyi şeyler hissettirmiyordu. Rahatsız hissediyordum bir kere. Fazla kısaydı bu elbise. Şiddetli bir rüzgar esse bütün eteği ayağa kaldırıp içime giydiğim siyah şortumu herkese gösterecek gibime geliyordu. Aslında bu, eteğin bedenimi bir yılan gibi sarmasından dolayı pek mümkün değildi fakat yine de rahatsız hissettiriyordu işte.

Hemen yanında bana ağzı açık bakan ve -onu asla anlayamadığım- Jisoo'ya dönerek "Nasıl sence?" dedim ümitsiz bir sesle. On üzerinden bir puan verecek olsam, dört numaraya layık görürdüm bu görüntüyü sanırım.

Dudaklarını büzerek sabahtan beri beni onuncu kez süzdükten sonra ince dudaklarına en büyüğünden bir gülümseme kondurup dudaklarını aralamıştı. "Mükemmel desem, bu görüntüyü anlatmaya hafif kalacak. O yüzden olağanüstü diyorum."

Gözlerimi devirip "Dalga geçme benimle." dedim moralimin bozukluğunu sesime yansıtmamaya çalışarak. O ise kocaman olmuş gözleriyle "Sen ciddi misin?" bakışları atıyordu yüzüme dik dik bakarak. Bu yüzden yanaklarımı sıkıntıyla şişirip aynaya doğru döndüm tekrardan ve aynadan onun arkama geçişini izledim. O da geliyordu nikaha. Çünkü şu Jeongguk'un arkadaşlarının birisinin sevgilisi oluyordu kendisi ve Jisoo gerçekten çok güzel olmuştu. Gerçi zaten çok güzeldi.

"Jennie sana bir şey soracağım ama kızmandan veya alınmandan korkuyorum." dedi ellerini omuzlarımın üzerine bir kuş tüyü hafifliğinde bırakırken. Bense devam etmesini isteyen bir edayla aynadan yüzüne bakıyordum. Tam şu anda gerçek düşüncelerle karşı karşıya kalmaya ihtiyacım vardı benim. Bu yüzden sabırla dudaklarını tekrar aralamısını bekledim.

"Sen biraz aptal olabilir misin?"

Hiç beklemediğim bir soru kulağımın yanında bittiğinde şaşkınca hafifçe gülümseyen yüzüne baktım aynadan. Ne demek istiyordu?

"Şu görüntüyü beğenmedin mi cidden? Afedersin kızım ama gerçekten bunu beğenmediysen," işaret parmağını kafamın üzerine dayadı. "Şunun içinde bir sıkıntı olmalı."

Şaşkınca gözlerimi kırpıştırdığımda o içten bi' gülümsemeyle gülümseyerek arkamdan çekilip tekrar yanıma geçmişti. Benim gözlerimde ayından kayıp onu takip etmişti.

"Kesinlikle daha fazla etek giymelisin. Süt gibi bacakların var kızım." Alt dudağını dişleri arasına alırken gülümseyerek bacaklarıma bakması gerilmeme neden olurken o az sonra bunu fark etmiş ve en büyüğünden bir kahkaha patlatmıştı.

"Hey, hey! Ben heteroyum ve taş gibi de bir sevgilim var. Benden yana için rahat olsun yani." Gülerek dediklerine bende gülümsediğimde başımı iki yana sallamıştım hafifçe. Gerçekten çok tatlı bir kızdı.

"Yalnız onu bunu bilmem ama bu gece birilerinin dibinin sana düşeceği kesin. Şimdiden söyleyim de." Ellerini havaya kaldırıp arkasını döndüğünde yatağın üzerine fırlattığı çantasını elleri arasına almıştı. Bende son kez aynaya doğru dönerek Jisoo'nun maşayla hafifçe dalgalandırdığı saçlarımı düzeltip siyah kısa elbiseme son bir kez daha göz attım. Biraz resmiyet kokan yaka kısmı, göğüslerimin ortasına kadar derin bir yırtmaç çizerek bu imajı karalıyordu biraz. Uzun kolluydu ve belinin iki tarafından da üçgen şeklinde küçük yırtmaçları vardı. Bedenimi dizlerimin bir karış yukarısına kadar sıkıca sarması hoş görünüyordu sanırsam. Sanırım Jisoo yüzüme vurduktan sonra bu elbise şimdi gözüme hoş görünmeye başlamıştı.

mavi kelebek ve laviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin