seni satürn'den ay'a kadar seviyorum.¹

161 26 159
                                    

Sadece sen ve benim olduğumuz
bir dünya hayal ediyorum, Lavinia.

🦋

Parmaklarım arasında duran ağrı kesiciyi ağzıma yerkeştirdikten sonra büyük bir bardak suyu kafama diktim. Başım ağrıyordu ve hiç mi hiç sırası değildi. Çünkü Jeongguk, yılbaşı kutlaması için beni almaya gelecekti az sonra.

Gözlerimi kapatıp ilacın bir an önce etki etmesi için dua ettim. Onunla ve ailesiyle geçereceğim bu gece için oldukça heyecanlıydım ve bedenimin bir kere daha bunu mahvetmesini istemiyordum. Ama yapıyordu işte. Beni yarı yolda bırakıyordu.

Bardağı komidinin üstüne bırakıp ayaklandım ve aynada son kez üzerime baktım. İyi görünüyordum ama yine bir şeylerden emin değildim. Zaten ne zaman emin olmuştum ki?

Bu gece için hafta sonu bir elbise almıştım. Daha doğrusu almıştık çünkü Jeongguk seçmişti. Neyse ki çok zevkli biriydi ki, şu an gerçekten güzel görünüyordum. Eğer ben seçseydim, Jisoo'nun tabiriyle, yetmişlerden kopup gelmiş, mütavazi bir orta yaşlı han'fendiye benzerdim. Muhtemelen.

Ama bence o kadar kötü olamam.
Jisoo abartmayı seviyor sadece.

Jeongguk'un seçtiği elbise de, çok olmasa da kısa ve omuz dekolteliydi. Kolları uzundu ve bedenimi sıkıca sarıyordu. Ve benim en çok hoşuma giden kısmı sırtındaydı. Sırtım başına kadar siyah iplerle sarılıydı ve aynadan dönüp baktığımda gülümsememe neden oluyordu. Seksi görünüyordum. Belki hayatımda ikinci defa falan.

Saçlarımı küçük hareketlerle birkaç kez daha düzelttikten sonra gümüş küpelerime sarılan saç tutamlarımı da kurtardım. Jisoo çoktan çıktığı için tek başımaydım ve Jeongguk hala beni aramamıştı.

Sıkıntıdan derin nefesler verirken odayı turlamaya başlamıştım. O sırada da topuklu ayakkabılarımın varlığına alışmaya çalışıyordum çünkü gece boyunca onlarla duracaktım ne yazık ki.

Her şeye alışıyordum; makyaja, bu kısa elbiselere, günaydın ve iyi geceler mesajlarına, seni seviyorumlara ve sayamayacağım birçok şeye. Ama sadece bir şeye hala alışamamıştım ve alışacağımı da hiç sanmıyordum. O da bu lanet olasıca topuklu ayakkabılara!

Tanrı aşkına, bunları giymek mazoşist bir işkenceden başka neydi ki?

Jeongguk'un yanında çok küçük kalmamak?

Belki. Ama asla tam anlamıyla böyle değil.

Jeongguk'un yanındayken neresine geldiğimi hatırladığımda güldüm. O biraz daha uzun olsaydı, liseli ergen kız kardeşten başka bir şeye benzemezdim yanında muhtemelen. Galiba bayağı komik görünürdük. Ama bu halimizle yan yana durduğumuzda ortaya çıkan görüntü çok hoşuma gidiyordu. Hatta, şimdi de olduğu gibi; yanaklarım kızarmaya, heyecanlamaya başlıyordum. Düşüncesi bile beni duygu denizinin içine itip kaçıveriyordu. Başım büyük beladaydı onunla. Ama bu belaya bağımlı olmuştum.

Çalmaya başlayan telefonum, kutu kadar odada attığım tura bir son vermeme sebep olmuştu ki, iyi ki olmuştu. Uçar gibi telefonuma ulaştığımda onun aradığını görünce hızlıca cevaplayıp kulağıma götürdüm. "Geldin mi?"

"Bunu demek için hazırolda mı bekliyordun?" Kulağıma dolan gülüş sesi bedenimi rahatlatıp gevşetirken ben de onun gibi güldüm. Baş ağrım tamamen geçmiş gibi hissetmiştim.

"Evet, çünkü çok sıkıldım."

"Peki, aşağı inebilirsin o zaman çünkü beyaz atlı prensin seni kapıda bekliyor."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

mavi kelebek ve laviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin