•soruşturmak

343 17 13
                                    

Kulağında Çağatay'ın sesi, önünde eline almak istemediği kumandayla öylece kalmıştı Kulkan. Gözü kalabalık sokakta ve adının Karaca olduğunu öğrendiği kadında gezinip durdu. Çok değil birkaç dakika sonra bir ses yükseldi.

"Bomba! Bomba var kahvede, uzaklaşın."

Duyduğu şeyle sokaktaki insanlar farklı yerlere dağıldı. Yamaç Efsun'u, Akın Karaca'yı, Cumali aşevindeki Sultan'ı ve Damla'yı uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Duydun Çaça, plan iptal."

Kulağındaki telefondan gelen sesleri dikkate almayıp Çağatay'ın yüzüne kapattı Kulkan. Çığlıkların yükseldiği sokağı bir kez daha izleyip bu telaştan faydalanmak için hızla indi aşağıya. Çektiği kapüşonuyla ellerini cebine koyup koşuşturan insanların arasında hızlı hızlı yürüdü. Başı önde kimseye bakmadan attığı adımları çarptığı kişiyle durdu. Refklesle önündeki kişinin kollarından tutunca beklemediği biriyle göz göze geldi. Korkudan ve telaştan açılmış büyük, kara gözler kendisine bakınca tuttuğu kolları birden bıraktı Kulkan. Karaca da affallamış olacak ki bir adım geri gitti. Konuşmak için açılıp kapanan ağzı, gördüğü yüzün bu kadar yakınında olmasıyla kelimeleri toparlayamadı.

Karaca çarptığı adama bakmak için boynunu geriye atıp gözlerini yukarı kaldırdı. Gördüğü yabancı yüz kaşlarını çatmasına sebep oldu. Herkes koşuştururken onlar birbirlerini süzerek ne olduğunu ve kim olduklarını anlamaya çalışıyordu. Kulkan bu sessizliği bozarak konuştu ya da sadece konuşmaya çalıştı.

"Öz-özür dilerim."

Karaca'dan cevap gelmesini beklemeden yanından hızla yürüdü. Karaca giden yabancının ardından olduğu yerde kaldı. Arkasını dönüp tekrar bakmak istediğinde kalabalıkta aradığı kişiyi göremedi. Şaşkınlıkla kırpıştı kirpikleri.

"Karaca! Hadi bin arabaya, seni bekliyorlar."

Yamaç'ın seslenmesiyle kendine gelerek kapısı açık arabaya yürüyüp bindi.

...

"Olmayan şansını sikeyim Kulkan. O kadar insan varken, çarpacak onu mu buldun?"

Cebinde sürekli çalan telefonunu sakin bir yere geçince açtı Kulkan. Çağatay'ın sinirle sesini duyunca gözlerini devirip bakışlarını yukarı kaldırdı.

"Sesin daha fazla yükselmesin Çaça. Olmadıysa olmadı. Başka bir şey buluruz. Sen beni burdan aldır."

Telefonu kapatıp cebine atıp yaslandığı duvara başını dayayıp gözlerini kapattı. Gözünün önüne gelen beyaz ten ve kara gözlerle irkilip açtı gözlerini.

"Saçmalamaya başladın iyice oğlum. Kızın yüzüğü vardı. Onu siktir et, belli ki Çoçovalılar'dan. Düşünülecek biri değil o."

Önünde duran araba gelene kadar kendini ikna etmeye çalıştı Kulkan. İlgisini çekerdi güzel kadınlar ama yasak elmalara bulaşacak halde de değildi. Arabadan inip otelin içine girdi Kulkan. Çağatay'ın direkt yanıma gel, demesini hiçe sayarak odasına geçti. Üzerindeki kıyafetlerden kurtulup duşa girdi. Üç gündür orda burda beklemekten kaskatı kesilen vücudu sıcak suyun altında rahatladı. Yarım saatlik duşun ardından çıkıp temiz kıyafetler geçirdi üstüne. Oturduğu yerde kudurarak bekleyen Çağatay'ın odasına doğru yürüdü.

"Şimdi bir de senin nazını çekelim Çaça Bey."

Odaya girip Çağatay'ın karşısında bacak bacak üstüne atarak oturdu. İçerdeki çalışandan bir bardak içki isteyip iç cebindeki paketinden bir dal çıkardı. Zipposuyla sigarasını yakıp kendisine sinirle bakan Çağatay'a gülümsedi.

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin