"Nasıl olabilir amca bu?"
"Tamam Karaca. Haklısın ama bu konun daha fazla uzamasına gerek yok."
"Bir tek ben mi o adamın neler yaptığını unutmuyorum amca? Beni kaçırdı. Karını, Efsun'u, kaçırdı. Bıraksalar psikopatça işkenceler yapacaktı belki de. Resmen bizimle, ailemizle dalga geçti bu adam. Ya bu adamın abisi benim babamı öldürdü."
Kendisine sessizliğini koruyarak bakan ve tahammül edemediği bir sakinlikle dinleyen amcasına hayret ediyordu Karaca. Eve geldiğinde amcasıyla konuşmak istemiş ama işi olduğu için evde olmadığını öğrenmişti. Kulkan'ın söylediği şey gerçekse eğer oraya gidecekti amcası. Üstünü bile değiştirmeden belki de saatlerce beklemişti amcasını odada. Sonunda geldiğinde ise bütün olanları anlatmış ve gereğinin yapılmasını istemişti. Ama amcası ona şaşkınlıktan dilini yutacak şeyi söylemişti.
"Hiçbir şey yapılmayacak Karaca. Aksine yarından itibaren birlikte çalışacağız."
İşte bu cümleler Karaca'nın damarına basılması için yeter de artardı. Bu sebeptendir ki dakikalardır, odanın dışındaki herkesin merak ettiği bağırışlar duyuluyordu.
"Hepsini geçtim. Bunların nasıl para kazandıklarını, ne iş yaparak çalıştıklarını biliyoruz amca. Dedemin sözünü mü çiğneyeceğiz."
Yamaç elini sertçe önündeki masaya vurunca, konuşmanın şiddetliyle oturduğu yerden ayağa kalkan Karaca irkilmişti.
"Haddini aşma Karaca. Babamın isteği ve sözü elbette kafamda. Bunu da hiçbir zaman unutmayacağım ve unutulmasına izin vermeyeceğim. Sen nasıl ki bunları sorguluyorsun, aynı şeyi ben de yaptım. Araştırdım, baktım. Şirketin bütün gelirlerine ve giderlerine hakimim. Kimlerle, ne iş yaptıkları elimin altında."
Yamaç da Karaca gibi oturduğu yerden kalkıp işaret parmağıyla masaya sert ve tek tek anlatmak istercesine vurdu.
"Evet, o düşmanımızdı. Çok da hatası, yanlışı oldu bize. Ama şu an Çukur için bunu yapmamız gerekiyor."
"Nasıl yani?" diyerek kaşlarını çattı Karaca. Amcasının ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Yamaç derin bir nefes verip sıkıntıyla kalktığı koltuğa geri bıraktı kendini.
"Para konusunda sıkışığız Karaca. Eskiden bir şekilde dönüyordu değirmen ama şimdi yapılan onca şey, kurumlar, yurtlar. O kadar insanın sorumluluğu üzerimizdeyken onlar için bunu yapmamız gerekiyor."
Duyduklarıyla kalakalan Karaca, amcası gibi o da kendisini önündeki sandalyeye geri bıraktı.
"Niye hiç bahsetmediniz amca? En azından yurt için Murat'la -Yamaç'ın değişen yüz ifadesiyle kendini toparladı- Murat Bey'le konuşurdum."
"Sadece yurt sorun olsaydı bunu en başta ben yapardım."
Kısa süre sessizlik odaya hakim olurken amca yeğen, olanları kendi iç hesaplaşmasıyla düşünüyordu.
"Bu durumu diğerleri biliyor mu?"
"Biliyorlar." dedi Yamaç, başını da aşağı yukarı sallayıp onaylarken.
"Siz karar vermişsiniz zaten. Peki öyleyse."
Ayağa kalkan Karaca'ya seslenip durdurdu Yamaç.
"Karaca, yurt için bağış görüşmelerine sen gitmeyeceksin. Ben Murat'la konuşup onun ilgilenmesini söyleyeceğim."
"Ama amca.."
"Aması yok Karaca. Tamam iş ortaklığı yapacağız ama hâlâ güvenmiyorum o adama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
Fanfiction"Artık dokunamıyor kâkülün bulutlara Karalara bürünmüş saçlarında dolunay..." -N.Genç