•seneler sonra

251 13 10
                                    

"Alp!"

Birkaç kez seslense de yükseltmek istemediği sesini mecburen yükseltmişti Karaca. Kendisine bakmak için arkasını dönen uzun boylu, esmer ve kısa saçlı Alp, Karaca'ya bakıp gözlerini devirdi.

"Efendim Karaca?"

Alp'in bu umursamaz ve kendisine olan tavırları canını sıkıyordu. Onun için bir pedagog ile görüşmüş ama Alp, her şeyi olduğu gibi onu da reddetmişti.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Tamam da ne söyleyeceksen burada söyle. Beni uğraştırma."

"Hayır, burada olmaz." diyerek onun yanından geçip topuklularının üzerinde sert adımlarla yürüdü. Yürürken arkasından geleceğinden emin olduğu Alp'e bir şeyler söylüyordu.

"Senin en sevdiğin yere gidelim, dedim. Kötü mü düşünmüşüm?"

Yurdun arka bahçesine geldiklerinde Alp sırtını duvara yasladı. Önünde kollarını göğsünde birleştiren Karaca'ya bakıp konuşmasını bekledi.

"Nasılsın Alp?"

"Bunu sormak için mi geldik buraya kadar?"

"Evet, tam da bunun için geldik. Belli ki senin hayatında bir şeyler yolunda gitmiyor. Gitse kendine böyle davranmazdın."

"Hayatım mı? Benim hayatım mı var? Kimsesiz, ne olduğu belli olmayan öylesine biriyim ben."

"Hayır, kimsesiz değilsin. Öyleydin. Artık değilsin Alp. Bak buradaki çocuklara. Yaptığın şeyler sadece kendine zarar vermiyor. Buradaki çocuklara da yazık ediyorsun sen."

Karaca'nın kendisine sert ve net bir şekilde söylediği cümleler Alp'in gözlerini kaçırmasına sebep olmuştu. Karaca'nın arkasından bahçede oynayan, oturan, sohbet eden çocuklara baktı. Gerçekten de buranın en büyüğü Alp'ti ve hepsi ona 'abi' derdi. Hatta ona: "Ben büyüyünce senin gibi olacağım." diyen birkaç çocuk da vardı. Şu an gözünün önüne gelen şeyler pek de iyi şeyler değildi.

Karaca Alp'in bu sessizliğini iyiye yordu ya da öyle düşünmek istedi. Elini çocuğun koluna atıp bir abla gibi desteklercesine sıktı.

"Sen benim ne anlatmak istediğimi anlayacak kadar zeki bir çocuksun. Sen bu dediklerimi bir düşün, olur mu?"

"Karaca Hanım. Bir sorun mu var? Alp bir şey mi yaptın yine?"

Karaca, kendilerine doğru gelen müdüre, gülümseyerek cevap verecekti ki Alp'e olan tavrı kaşlarını çatmasına sebep oldu.

"Hayır, hiçbir sorun yok. Biz sohbet ediyorduk Alp'le."

"Anladım. Hoşgeldiniz, neden haber vermediniz geldiğinizi?"

"Çocuklarla ilgilendim. Sizin de misafiriniz vardı."

"Evet, ben de sizinle onu konuşacaktım. Müsaitseniz odamda konuşalım mı?"

"Tabii."

Müdür Bey'in arkasından gitmeden Alp'e dönüp gülümsedi Karaca. Alp'in istemsiz gülümsediğini ve kendini toparlamaya çalışmasını fark etti. Onun yüzündeki sorgulama ifadesi bile yeterliydi Karaca için.

Odaya geçtiklerinde Karaca'ya döndü Murat.

"Bir şey içer misiniz?"

"Hayır, teşekkür ederim. Siz ne konuşacaktınız benimle? Bir sorun mu var?"

"Aksine. Güzel bir haberim var. Hem artık sizi, bizi kaldıralım. Baş başa arkadaşız sonuçta."

"Haklısın ama bazen unutuyorum işte."

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin