11: Kaçamam

2.2K 475 434
                                    

Merhabalar, sürpriz bölümmm. Artık 11 olmuş, kabullenmeleri gerekiyor sanki bazı şeyleri.

Leonardo'nun, Jeongguk'a dair düşüncelerini okuyacağız, benim yazım tarzımdan bayaaa farklı bir bölüm ama Leonardo'nun ikilemini anlamamız için önemli. Jeongguk, Leonardo'dan çok farklı bir karakter olduğu için bu farklı yazım tarzına okayyy dieceğinize eminim.

Medya:  Evgeny Grinko - Faulkner's Sleep (D moll)
(Medyayla okursanız daha çok tesir edecektir canlarım, çok tavsiye ediyorum aloo)

Keyifli okumalarrrr!
___

11 | Kaçamam

Leonardo / Taehyung

Güzel yüzlü Jeongguk yatağında uzanırken dizlerimi kırmış başucunda yere oturuyordum. Başım hemen göğsünün önündeydi; sevgili küçüğümün solukları saçlarıma çarpıyordu, ağlamak istiyordum. O ağladı diye ağlamak istiyor, onu buraya hapsettiğim için vicdan azabı çekiyordum.

Sırf o güzel ceylan gözlerini her gün görebileyim diye onu resmen zorla saraya getirmiş, canını yakmıştım. Kötü bir adam olmalıydım. Bana nadide bir parçaymışım gibi parlak bakan gözlerinin önünde varlığımı bulundurmak bile istemiyordum. Sevgili Jeongguk'umu, güzel Salaì'mi incitmiş, kendini yetersiz görmesine sebep olmuştum. Kendimden utanmalıydım.

Ama öyle kararmıştı ki sanki ruhum, ağladı diye daha çok üzülmem gerekirken, omzumda ağladı diye seviniyordum.

Ah minik meleğim, sesli söyleyemediğim şeyler için özür dilemek istiyorum. Ben... Nasıl bir ikilemdeyim bir bilsen...

Seni içimden meleğim diye severken sana Salaì adını takacak kadar büyük bir ikilemdeyim hem de.

O seni ilk gördüğüm gün; sana içimden sövmek gelmesine rağmen tüm kağıtlarımı senin her uzvunla doldurmak isteyecek kadar büyük bir ikilem.

Nasıl güzeldin, öyle içten, öyle samimi. Saraya geldiğinden bu yana değişiyordun istemeden. Biliyorum, ağırdır buranın yükü. Kimseyle konuşmasan bile öyle ağırdır ki havası. Kaçasın gelir, her şeyi bırakıp uzaklaşasın gelir. Özür dilerim küçüğüm, ben bunu yapamadığım gibi, seni de içine çektim buranın.

Ufak ufak hareket ediyorsun şimdi, sevmek istiyorum saçlarını. Dokunmak istiyorum ellerine. Ama hak etmiyorum bile. Sana deseydim ki öylece, "Sevgili Jeongguk! Öyle hoş bir çocuksun ki, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde tutulmuşum gözlerine."

Ne böyle aptal oyunlar ne böyle haysiyetsiz gösterişlere girerdim o zaman. Sevmek istiyorum der, severdim belki seni.

Bilmiyorum... Belki de senin de onlar gibi olacağını düşündüm. Senin de benden nefret edeceğini düşündüm. Kim bilir, kiliseye gider asılmamı isterdin. Ah Jeongguk, sana böyle kötü hareketleri bile yakıştıran çirkin zihnimden utanmalıydım. Ancak küçüğüm, öyle hapsedilmiş ki ruhum bu aptal kurallardan oluşan parmaklıklar arasına... Senin de engizisyon mahkememin baş rahibi olup olmayacağını bilemedim.

Özür dilerim yine, aklını karıştırdım. Sana seni sevdiğimi söylemeden vücudumu gösterdim. Bunun seni değersiz hissettireceğini bilemedim. Seni umursamıyormuşum da bu nedenle yanında böylesine rahatmışım gibi anladın, sonradan düşününce farkına vardım. Ben, seni değersiz hissettirecek kadar da kötü biriymişim Jeongguk.

Yaptığın haylazlıklara aşık olup, yaramaz pırıltılar içeren gözlerine vurulup da sana sanki bunu sevmezmişim gibi Salaì ismini takacak kadar da kötü biriymişim.

Leonardo | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin