"Sevgili ayçiçeği. Seni yarı yolda bıraktığım için özür dilerim. Dört sene boyunca beni isteyen aileler oldu ve hepsini senin için reddettim. Ama geçen hafta Deniz abla benimle özel olarak konuştu ve beni bir ailenin istediğini söyledi. İlk başta tekrar reddetmeyi düşündüm ama bir ailem olmasını çok istiyordum. Bir annem ve bir babam olsun istiyorum. Sana daha erken söylemek isterdim ama dile getiremedim. Sana böyle veda ettiğim için çok üzgünüm. Bana kızmanı istemiyorum çünkü seni asla unutmayacağım. Ziyaretine sürekli geleceğim. Sana değer verdiğimi unutma.
Seni çok seviyorum.
Güneş.."Yazılanları okurken kağıt parçasının üzerine düşen gözyaşlarıma hakim olamadım. Elimdeki kağıt yere düşerken dizlerimin bağı kesilmişti adeta. Güçsüzleşen kalbim terk edildiğini kabul etmiyordu. İkinci kez ailesiz kalmayı kabul etmiyordu. Ellerimle gözyaşlarımı sildim ve olduğum yerden doğrularak mektupla birlikte Alya teyzenin yanına gittim.
~Toprak~"Alya teyze. Ateş nerede? Nereye gitti o? Bana sadece bir kağıt parçasını mı layık gördü o pislik. Benide aynı aileye verin. Ben ondan ayrılmak istemiyorum."
~Alya~"Toprak. Canım benim önce şu gözyaşlarını silelim. Gel otur bakalım şuraya. Bak şimdi canım. Ateş'te seni yanına istedi ama aile kabul etmedi. Ateş ilk kez yedi yaşında bir aile tarafından istenmişti ve o senin için reddetti. Sonrakileri kabul eder diye bir seferlik birşey demedik. Ama Ateş dört sene boyunca hiçbirini kabul etmedi. Oda sana değer verdiği için. Yaşınız büyüdükçe evlat edinilme oranınız düşüyor ve Ateş'te bunu biliyordu. Bu nedenle onu biz ikna ettik. Çünkü bir ailesi olsun istedik."
~Toprak~"Onun ailesi benim. Benim ailemde o."
~Alya~"Canım benim. Sen anne ve baba ne demek biliyorsun. Çünkü bir anne, baban vardı. Ama onun hiç olmadı. Onun için aile sadece yanında olan kişi demek değil. Onun için aile bir anne, bir baba demek. İzin verelim yeni ailesiyle mutlu olsun."
~Toprak~"Hiçbirinizi affetmeyeceğim."
Zorla tuttuğum gözyaşlarım önümü görmemi engelliyordu. Hayatımı elimden almışlardı. Çocukluğumu ve geleceğimi. Mutluluğumu elimden almışlardı.
Bu konuda bencil olabilirim ama söz vermiştik. Birbirimizden ayrılmayacaktık. Birlikte büyüyecektik. Birlikte benim evimde yaşayacaktık. Ama yanılmışım. Aptal gibi tüm sözlerine inanmıştım. Kendi kendime kızıyor ve herşeyden nefret ediyordum.
Odama ne zaman geldiğimin hiç farkında değildim.
Bİrlikte kurduğumuz çadırın içine oturdum ve dizlerimi göğsümde birleştirdim.
Gözlerimdeki yaşlar dinmiyordu.
Sonbahar gecesinde yağan yağmurun insanları ıslattığı gibi benimde yüzüm ıslanıyordu. Gözlerimi kırpmadan sadece oturuyor ve ağlıyordum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Sanki bu gece herşeyi terk ediyor gibiydim. Duygularımı, oyuncaklarımı, benliğimi en önemlisi de çocukluğumu..Odama giren Deniz ablanın sesiyle sabah olduğunu anlamıştım ama hala hareketsiz olduğum yerde oturuyordum.
~Deniz~"Toprak!! Sen gece boyunca uyumadın mı? Kendini ne hale soktun? Hemen kalk elini yüzünü yıka ve kahvaltıya gel !!"
Deniz ablanın kızgın sesi hareklenmemi sağlamıştı. Ayağa kalktım ve hazırlandıktan sonra kahvaltıya indim.
Herkes bana acıyan gözlerle bakıyordu. Bu hissi iki kez yaşamak canımı yakmıştı. Olduğum yerden geri döndüm ve kahvaltı yapmadan okula gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ SONBAHAR 《B×B》
General Fiction"Sana karşı olan bağlılığımı hiçe sayarak bırakıp gittin. Şimdi de gelmiş bana yanımda kal mı diyorsun?" "Sana ihtiyacım var ayçiçeği." "Ben artık ayçiçeği değilim ve sende benim güneşim değilsin."