Korkular.. Hepimizin hayatında büyük yere sahip olan,bizi derinden yaralayan şeyler. Yanında korkularını yenebileceğin kimse yoksa eğer hep içinde bir yerde kalıp seni dürten şeyler. Ben korkularımı kimle yenecektim peki? Kim yanımda olacaktı? Korkularımın üstüne bir yenisi daha eklenmişti şimdi. Ceylanın bana emanet ettiği minik bebek. İçimde ona iyi bakamayacak olmanın büyük korkusu vardı. Bu korku da diğerleri gibi beni yiyip bitirecekti belli ki.
Kahraman bana doğru geldikçe içimdeki korku daha da büyüyordu. Derin bir nefes aldım ve ona baktım.
"Ceylan" dedi soğuk bir ses tonuyla. "Ölmüş" diye ekleyip tamamladı cümlesini. Dolu gözlerle ona bakıp başımla onayladım. Hamile olduğunu bilmiyor gibiydi. "Bak doktor o kız kimsesizdir,ne olursa olsun aramızda bir husumet geçti. Ben Ceylanın tüm cenaze masraflarıyla ilgilenmek istiyorum." dedi sakince. Ben de tam "gerek yok çocuğuna bile sahip çıkamayan bir adamın Ceylan öldükten sonra bunları yapmasının, düşünmesinin hiç bir faydası yok" diyecek oldum ki vazgeçtim. Tekrar başımla onayladım. "Ne işin var senin burada" dedi şüpheyle,etrafa kısaca göz gezdirdi. Hadi bakalım Sahra çalıştır kafanı. Uydur bir şey kızım diye geçirdim içimden. "Hiiç eski bir hastam doğum yaptı,onun bebeğini görmeye geldim"dedim yüzüne bile bakmadan. İkna olmuşa benziyordu,arkasını dönüp hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. Derin bir oh çektim,bu adam resmen insanın içini ürpertiyordu.Kendimi toparlamam lazımdı,hızlı adımlarla merdivenlerden üst kata çıktım.Koridorun sonundaki lavaboya girdim. Aynadaki yansımama baktım,gözlerim çökmüştü altları da mosmordu. Gerçekten böyle görünmekten nefret ediyordum ama fazla takmadan suyu açtım yüzüme çarpan soğuk suyla biraz olsun kendime gelmiştim. Ellerimi ve yüzümü kuruladıktan sonra Gedizin yanına gitmek üzere dışarı çıktım. Yavaş adımlarla koridorda yürüdüm,odanın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp içeri girdim.
Girdiğimde Gediz paltosunu giyiniyordu geldiğimi görünce yatağın üstünde duran ceketimi bana uzattı. "Burda yapılacak pek bir şey kalmadı seninde eve gidip dinlenmen gerekiyor,yeter kendini bu kadar harap ettiğin" dediğinde beni düşünüyor olması bir yandan içimde ona karşı söndürmeye çalıştığım ateşi harlasa da samimiyetini anlamakta güçlük çektiğim için o yangının beni yeniden ele geçirmesine izin vermiyordum.Durumu üsteleyecek mecalim olmadığı için ceketimi elinden aldım.Giymeye çalışırken varlığını unuttuğum yaram ani bir sızıyla kendini belli ettiğinde acının verdiği reflekse yüzümü buruşturmuştum.Dikkatli bir şekilde beni izleyen Gediz ise canımın acıdığını anlamış olucak ki yardım etmek için yanıma yanaştığında "gereği yok" diyerek ceketimi üstüme geçirdim.
Hastaneden çıktığımızda yüzüme çarpan soğukla içim ürperse de beni kendime getirmişti.Arabaya doğru yürüyen Gedizin tam arkasından yürüdüm.Benim bineceğim tarafta durduğunda kapımı açma nezaketinde bulunmasına şaşırmıştım ona karşı olan mesafeli tavrımdan dolayı kendini mahçup hissedip bunları yapıyor olması bir yandan hoşuma gidiyordu,gülümsememek için kendimi zor tutup arabaya bindim.
Gediz de hemen ardımdan arabaya bindi bana doğru eğildiğinde ne yapmak istediğini anlamasam da emniyet kemerimi taktığında dudaklarımın yukarı doğru kıvrılmasını engelleyemeyip tebessüm ettim "teşekkür ederim" diye mırıldandığımda o da gülümsemişti. Ne kadar engel olmak istesem de bana böyle şefkatle yaklaştığında etkilenmeden edemiyordum. Bu kadar yeter Sahra kendine gel artık. Eski ciddi ifademi takınıp camdan dışarı baktım. Gediz de kendi kemerini takıp arabayı sürmeye başladı. Hiç konuşmadan yolu izliyordum,çok karanlıktı sadece araba farlarının aydınlattığı karanlıktan Gediz yanımda diye hiç korkmuyordum. Ben konuşmadıkça o da ağzını açmıyordu. En sonunda sessizliği bozmak için radyoyu açtı.
"Gitme,gitme kal bu şehirde
Gitme,gitme yazık olur bize"
Şarkıdan işittiğim sözlerle gözlerim Gedizin gözleriyle buluşmuştu bile. Evren sanki bize mesaj yolluyordu. "Bir ihtimal daha vardı felaket oldu" ne kadar da biz diye düşünmeden edemedim. Bir ihtimal daha vardı ama Gediz benim göğsümde bir yara açarak o ihtimali yok etmişti. İçimin tekrar hüzünlenmesine karşı koyamadım ve gözlerimi kaçırdım. Bunu anlamış olacak ki o da yolu izlemeye geri koyuldu. Dudaklarının arasından da hafifçe şarkıyı mırıldanıyordu. Başımı cama yaslayıp onu dinledim, yine içimi o istemsiz tarifi olmayan huzur kaplamıştı.Sesini duymak bile yetiyor muydu bana gerçekten. Bir süre sonra evin önüne geldiğimizde arabayı durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Kalpler | Sahged
FanfictionKaranlığın içinde kaybolmuş bir kız çocuğu, Kimsesizliğine kimse bulmaya gelmiş bir kadın. Yufka yüreği yüzünden kaybetmiş bir çocuk , Aşkı için kaybolmuş bir adam. Bu iki yaralı kalp birbirlerine yara bandı olabilirler mi? Hadi gelin bir...