heyecanlı heyecanlı konuştuğu sırada Cihangir'in güçlü sesi duyuldu. "Helin..Güzelim..." niye böyle seslendiğini anlamasam da kararsızlıkla yavaş yavaş mutfağın çıkışı salonun girişine doğru ilerledim. Göz göze geldik yakası dağılmış gömleğini bir t...
"Bu ne böyle gelinlik desen gelinlik değil elbise desen elbise değil"
"Gi-ye-mez-sin."
"Hemen yarın gelinlik bakmaya gidiyoruz."
Annemin ve ona arka çıkan yengemin dövünmeleriyle birlikte gelinliği önce kılıfına sonra da dolabın içine yerleştirdim. "Kime bakıyoruz anne ?" Yengem "Eyvah!" gibi bir ifadeyle yüzümü incelemeye başlamıştı bile. "Anladım. Sana bakılacak. Kolay gelsin."
"Şaşalı hiçbir şeyin esirgenmediği düğünde elbise mi giyeceksin benim yarım akıllı kızım istersen smokin alalım sana!" kapıya doğru yürürken gözlerimi devirdim. "Fark ettiysen sana bir şey sormuyorum anne istedim giyeceğim." Tabii ki ikinci bir kıyafet almak aklımda vardı ancak onlar istediği için değil kendi isteğim doğrultusunda gerçekleşecek bir şey olduğunun farkında olmaları gerekiyordu. Saçlarımı yapmak üzere banyoya geçtiğimde biçimlendirmekle o kadar da uğraşmak istemedim. Zaten çok özenli giyindiğim de söylenemezdi. Giriş için vestiyer ve eksik olan birkaç şeyi bakacaktık Cihangirle . "Ben senin eczanene gelmem!" diye tuttursam da Cihangir'e nazımın geçtiği söylenemezdi. O yüzden tıpış tıpış gidiyordum. Ama 11.30'u bir dakika geçerse geri döneceğimi söylemiştim. Yaka silkip tamam demişti isterse demesin. Ondan sonra da önce evi kontrol edip ardından Esra ablaya yemeğe davetliydik sülale boyu . Eksikleri sayarken de eksik saydığım için mutfak dolabı ve kaba haliyle mobilyalar hariç evde teknolojik alet namına hiçbir şey ve geriye ne kalıyorsa hiçbiri yoktu. Üzerime beyaz tiril tiril bir elbise geçirip acı kahve bir çanta takmıştım bu kombine saç düşüncesiyle uğraşamayacağım için acı kahve kemik büyük gözlüğümü dalgalı sarı saçlarıma takıp iteledim. Altına da Beyaz Air Force'lerle tamamdım bence.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kimseye görünmeden çıkmak derdindeydim Cihangirle buluştuğumuzda hem benim hem onun telefonunu kapatmayı aklıma koymuştum. Annemler her zamanki gibi beni değil onu deneyeceklerdi ben de buna izin vermeyecektim. Kulaklıklarımı takıp eczaneye doğru yürümeye başladım. Kahvaltı yapmamıştım, aksine kendi kendime kaldığım vakti çok zor bulduğum için 15-20 dakikalık yolu 1 saati aşkın sürede gitmeye karar vermiştim. Bugün sadece alyansımı takmıştım takı olarak hoşuma da gitmeye başlamıştı ufak ufak ama hoşuma giden alyans mıydı, yoksa bu alyansın getirisi olan Cihangir'e ait olacak olma hissi miydi bilmiyordum. Bilmek de istemiyordum galiba şu ara etrafımda o kadar bilinmez vardı ki başı Cihangir'in annesi Nazlı yenge çekiyordu. Ben o evden çıktıktan sonra neler yaşandı bilemezdim ama yüzüne baktığım söylenemezdi. Ne kadar istemesek ve o da istemese de nişanlıydık ve bu yapılan büyük bir saygısızlıktı gururum kırılmıştı. Cihangir biraz toparlamıştı orası ayrı. Onunla da en son o gün yakın olmuştuk gelinliği gördükten sonra birkaç hafta yine kaçmıştık birbirimizden ta ki yumurta kapıya dayanıncaya kadar. Canım çok ara sıra içtiğim sigara ve kahve eşliğinde düşünmek çekse de saatin ilerlemesiyle çok oyalandığımı anlayıp adımlarımı eczaneye doğru çevirdim. Eczaneye girdiğimde her zamanki gibi önce Yıldız ablayla sonra da ikizlerle selamlaştık. Gözüm arkadaki ofise kaydığında bomboş olduğunu görmemle adımlarımı kapıya yönelttim. "Gidiyorum ben ya bekleyemiycem bu defa valla." diye atarlanırken Yıldız abla "Dur deli kız" diye gülerek durdurmuştu beni. "Cihangir Plazadaki ofise geçti ona ihtiyaçları olan durum varmış galiba." "Haber vermedi de hiç" diyerek dudak büktüm. "Aceleyle çıktı ama bizi tembihledi." diyerek standın arkasına ilerleyerek bir kart verdi. "Bir arkamızda sokakta zaten hayatım." dediğinde hepsine veda ederek çıkmıştım.
