Nasıl olabilirdi bu "Anne sana sadece beni staj yerime bıraktı diyorum!" diye tekrardan sert çıktım. Annem gür kaşları çatıldı "El alem öyle demiyor ama, hem tek nedenin bu olmadığını biliyorsun Helin." İmayla gözlerime baktı "Gelin hanım pek öyle bakmasa da Kemal amcan bize bunu hep ima etti. Sen de farkındaydın baban bir şey istiyorsa olacak onca yıl adam seni okutmak için çabaladı durdu bun hakkı var artık" içimden okutmasaydı o zaman diye çığlık çığlığa bağırmak geliyordu. Kemal amca bunu en son liseye geçtiğimde ima etmişti terslemedim kötü söz söylemedim diye mi bunlar başıma geliyordu .Annemi orada öylece bırakıp odama doğru düşmüş omuzlarımla yürüdüm. Arkamdan "Çıkıp kendine elbise alacaksın! Buraya Gel!" itirazlarını duysam da aldırmadım odamda bir müddet omuzlarıma dökülen dalgalı saçlarımı yüzümü izledim. Öyle bir güzelliğim de yoktu. Kemal amca annemin kuzeni iki oğlu bir kızı vardı küçük çaplı da inşaat şirketleri vardı 200 kişiye istihdam sağlayacak kadar... Babamları araları dayımlarla olduğundan çok daha iyiydi. Arada imaları olurdu bu kadarı...asla düşünmezdim. Okula staj yerimden alacağım belgeyi alıp teslim etmek için evden çıktığımda büyük oğlu Cihangir ile karşılaşmıştık aynı mahalle de oluşumuzdan ötürü. İletişimimiz yoktu ben otobüsü kaçırınca sıkıntılı halimi görüp bırakmayı teklif etmişti son güne bırakmak istemediğimden utana sıkıla kabul etmiştim . Dilim kopsaydı etmeseydim elim kopsaydı açamasaydım o kapıyı, sadece 22 yaşındaydım. Yani daha götümü toplayabildiğim yoktu ne evliliğiydi. Cüzdanımdan para alıp telefonumu da elime aldım dağılmış saçlarımı ensemde özensizce topladım . Siyah kotumun ve bodymin üzerine kalçamda biten siyah bir hırka aldım. Mayıs ayında olsak da burası Giresun'un soğuğu insanın ciğerini yakıyordu. Sessizce evden çıktığımda bahçede gözüm çaprazdaki kahverengi eve kaysa da gözümü kaçırıp kapıdan çıktım. Nerede en uzak migros varsa oraya gidecektim. Birkaç saatlik yürüyüşün elimde ardından yeşil çay dolu poşetle hava kararmaya başladığında kendimi yine evimin çevresinde bulmuştum. Çarşı içinde Cihangir'in kardeşi Cihan'ı dükkanlardan birinden çıkarken görünce adımlarım dondu arkasından erkek kuzenlerim en son Cihangir çıkarken herkes beni fark etmişti ben ise donuk hareketlerle göz gezdirip usulca ters yöne doğru kaybolmuştum . Eve geldiğimde kendimi yine sıkı bir bağırış çağırışın içinde bulmuştum bu kez işin içinde babam da vardı.
"Siz niye farkına varmıyorsunuz ?!" diye bağırdım yine söylediklerine dayanamamış poşeti antreye savurmuştum. "Evlensek siz istediniz diye yarın öbür gün ne olacağı belli değil boşansak kim kimin yüzüne bakabilecek sizi söylemiyorum bile dayımları bile etkiler bu durum sonra birimiz yeniden evlense diğerinin pılını pırtını alıp gitmesi dönmemesi gerekir." Babamın " Her şey şimdiye kadar sen nasıl istediysen öyle oldu artık benim dediğim olacak! Susacaksın! Evleneceksin! Asla da boşanmayacaksınız. Gelinlikle girip gerekirse kefenle çıkacaksın o evden eğmeyeceksin ablan gibi başımı!
Hayal kırıklığı gözlerimi doldurdu burnumun direğini sızlattı .Konu ablama geldiğinde annemin gözleri dolsa da hala dimdik benim karşımda babamın arkasındaydı ."Sen eğdin ablamın başını, ama ben eğilmeyeceğim sana "dememle sağ yanağımda patlayan tokadın sarsıntısını tüm vücudum hissederek sendeledi sırtım sandalyeye çarparken tutunacak yer aradım. Babam hala elini kolunu savurup Kemal amcaya söz verdiği evlenip gideceğim konusunda kükrüyordu. Annem bir şekilde beni kaldırıp araya girmişti dayak yememden korkmuş olsa gerek(!) ya da görücülerime güzel görünmemden çekinmiş olsa gerek beni karga tulumba odama sokmuştu. Odadan çıkıp kapıyı kilitlemeden önce yalvarsam da dinletememiştim kendimi anlamak istemiyorlardı iş iyice ciddiye biniyordu. Rize'ye yengemi memleketine götüren abimi aramalıydım. Abimin telefonu kapalı uyarısı verince yengemi aradım çekmiyordu köyde kapalı falan değildi. Günler bu şekilde geçip giderken abimlerin Pazar döneceği haberini alan anne babam Cumartesi için istemeye gelmelerini uygun görmüşlerdi. Abim gelmeden oldu bittiye getireceklerdi. Cuma günü ben hala abim Harun'a ulaşmaya çalışırken evde bir kargaşa vardı içeriden dayımın eşlerinin kuzenlerimin sesi geliyordu. Hazırlık için toplanmışlardı muhtemelen Annem yine "el aleme" rezil olmayalım diye açmıştı kapıyı bu kez ben çıkmıyordum. Okul bu sene mezuniyet yapmıyordu. Mezuniyetimizi duyurup belgelerimizi almamızı söylemişlerdi. Dil ve Konuşma Terapisi bitirmiştim. Staj , eğitim ya da iş arayacaktım. Kapı açıldı Esra ablamın ve Zehra'nın sesi doldu kulağıma neşeliydiler. Daha sonra benim odamın kapısı açıldı kafamı çevirdim ruh gibi beni ve kırmızı gözlerimi üzerlerine dikince susmuşlardı. Bir süre annemin emriyle beni elbise almaya ikna etmeye çalışmışlardı. Ciddiyetimi görünce Esra ablam kalkıp annemin yanına gitmişti. Zehra annesinin yani yengemin Cihangirlerde olduğunu onlara yardım ettiğini söylemişti Esra ablamın annesi Emine yengem buradaydı . Kalkıp kapıyı sıkıca kapattım Esra yumurtlardı Zehra tutabilirdi. Ellerini tuttum sesimi kıstım bir yandan da gözüm sürekli kapıya kayıyordu. " Zehra dayımı ikna et olmasın sen dayımın biricik kızısın lütfen." itiraz edecek gibi oldu kaşları havalandı. "Lütfen bak Cihangirle aramdaki yaş farkına onu geçtim onun biz onu bildik bileli evleneceği sevgilisi vardı anlıyorsun beni değil mi ? dur kesme sözümü ne alaka diyorsun ben kimsenin yara bandı olmak istemiyorum biz evlendik oldu unutamadı ya da yürümedi boşandık hayatı mahvolan sadece ben olurum kimse birbirinin yüzüne bakamaz bu mahallede.." yüzüme kararsızca baktı sonra gözleri odamda dolaştı. "Biliyorsun babam da çok seviyor Kemal amcayı..." eşarbını düzeltti. "Bana bu sabah dedi ki...keşke seni isteselerdi anında verirdim." Ellerim buz kesti keskince yutkundum. "Kimse karşı durmayacak...diğerlerinin de ağzını aradım." Gözlerim doldu bunu görünce onun da gözleri doldu. Ellerimi çekip karnıma çektiğim dizlerime doladım. "Abime haber veremiyorum." diye mırıldandım. "Köydeler değil mi ?" kafamı salladım usulca tükenmişti umutlarım bedenim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
M A H B U B
General Fictionheyecanlı heyecanlı konuştuğu sırada Cihangir'in güçlü sesi duyuldu. "Helin..Güzelim..." niye böyle seslendiğini anlamasam da kararsızlıkla yavaş yavaş mutfağın çıkışı salonun girişine doğru ilerledim. Göz göze geldik yakası dağılmış gömleğini bir t...