Dün olanlar aklıma geldikçe sinir oluyordum. Sasuke'ye içimi dökmüştüm ve rahatlamış olmalıydım ama nedensizce üzülüyordum ve üzüldüğüm için kendime sinir oluyordum. Zaten dün annemden güzel bir azar yemiştim. Hem okulda cezaya kaldığım için hemde çekimlere gitmediğim için. Çekimlere gitmediğim için bugün gidecektim ve güzelim haftasonu tatilim mavholucaktı. Hazırlanmak için giysi odama ilerledim. Ordan kolsuz göbeği açık bir üstlük, altıma ise zebra desenli şort çıkardım ve giyinmeye başladım. Ayakkabı olarak ise sneakerslarımı giydim. Pembe uzun kalçalarıma kadar gelen saçlarımı düzleştirdim ve hafif bir makyaj yaptım. Son kez hazır olduğuma emin olmak için boy aynasına baktım. Siyah kol çantamıda kafamdan geçirdim ve yan olarak sarkmasına izin verdim. Ablamın hediyesi olan üstünde sakura çiçeği olan kolyeyi taktım.
Derin bir nefes aldım ve odamdan çıktım. Merdivenlerden uzun kolidorda ilerlerken babamın çalışma odası kapısının açık olduğunu farkettim. Şaşkınca kapıya doğru ilerlemeye başladım. Hep kapalı ve kilitli olurdu. Gördüğüm şey ile hafifçe gülümsedim. Babam yorgunluktan uyuya kalmıştı. Hızlı adımlarla odama gittim ve odamdaki en nadide parçası sandığımın kilidini açtım. Bunun içinde benim en değerli şeylerim vardi en aşağısını karıştırarak aradığım şeyi buldum ve çıkarttım. İki elimin arasına alarak burnuma yaklaştırdım ve o güzel kokuyu içime çektim. Bu pamuklu orta boylardaki yorgan ben daha 11 yaşındayken babam bana vermişti. O zamanlarda bana kızıymış gibi davranırdı. Gözlerim bulanıklaştığında gözlerimin dolduğunu farkettim ve gözlerim kapattım. İki gözümden de birer damla yaş akıp gitmişti. Burnumu çektim ve tek elimle yaşlarımı sildim. Sandığımın kapağını kapadım ve kilitledim. Ayağa kalktım ve hızlı adımlarla odadan çıktım. Çalışma odasına girdiğimde hala babam uyuyordu. Yanına doğru ilerledim ve yavaşça üstünü örttüm. Yanağına yaklaştım ve öptüm. Biraz uzaklaştım ve kelimeler ağzımdan dökülüverdi.
"Eski babamı istiyorum." Dediklerim yüzünden ağlama isteği gelsede içime atmaya çalıştım. Yavaşça doğruldum ve son kez babama baktım. Derin bir nefes alarak odadan çıktım ve kapıyı kapadım. Hızla merdivenleri indim tam giriş kapısına ilerlerken çalışanımız nora önümü kesti.
"Sakura-sama bu çiçekler size geldi efendim." Dediğinde anlamayarak ona baktım. Bana her zaman çiçek geliyordu zaten bu normal niye bana söylüyordu ki?
"Ötekilerin yanına koy." Diyerek geçiştirdim.
"Ama bunu özel birisi getirdi." Dediğinde kaşlarımı çattım. Elimle ver işareti yaptım. Kafasını salladı ve çiçeği bana verdi. Eğildi ve yanımdan ayrıldı.
Çiçeğin içini karıştırmaya başladım. Siyah bir zarf gördüğümde kaşlarım daha da çatıldı. Zarfı elime aldım ve çiçeklerin arasından çıkardım. Çiçeği sephaya bıraktım. Zarfı yavaşça açtım ve yazan şeye sinirle soludum.
Zarfta 'yaptıklarım için özür ve çiçekleri kabul et.' yazıyordu. Bunun sasuke'den başka birisi olmayacağı kesindi ve...
ÖKÜZ!!!
Böyle mi özür dilenir ya!
"Nora!" Diye bağırdım sinirle. Koşarak bana yaklaşan noraya sehpadaki çiçeği alıp zarfıda içine tıkıştırdım ve uzattım. Anlamayarak elimdeki çiçeği aldı.
"Bunu şömineye at." Dediğimde kafadını salladı. Nora gitmeye yeltenirken.
"Dur!" Dememle durdu ve bana döndü.
"Ya da çöpe at hiçbir işe yaramasını istemiyorum." Dediğimde kafasını salladı ve eğildi. Yanımdan ayrıldığında derin nefes aldım ve evden çıktım.
Şoför beni görünce kapıyı açtı. Arabaya bindiğimde kapıyı kapattı. Oda yerini aldığında arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Büyük bahçe kapısı açıldığı zaman dışarı sürdü. kafamı cama dayadım ve yolu izlemeye başladım. Olanlar aklımı çok karıştıyordu ve bu beni deli edicekti artık. Sasuke güvenilmez bir insandı ve lanet olsun ki onu hala... Neyse o kelimeyi düşünmek kalbimi acıtıyor.
Set alanına yaklaşmıştık. İlkbahar koleksiyonları için bir çekim olacaktı. O yüzden kiraz çiçeklerinin altında bir çekim olucaktı. Set alanına girdiğimizde park edecek bir yer bulduk. Arabadan indim ve temiz havayı içime çektim. İlkbahar havası bir başka oluyordu ve en sevdiğim mevsim diyebilirim.
Çekim yerine doğru yürümeye başladım. Yönetmen çalışanlara görev dağılımı yapıyordu.
"Merhaba!" Dedim sevecen bir şekilde. Yönetmen bütün dikkatini hızla bana verdi.
"Ah hoşgeldin." Dedi gülümseyerek.
"Ben hazırlanmak için ça-" Gördüğüm şeyle lafımı tamamlayamamıştım. Şaşkınlıkla kaşlarım yukarı kalkmıştı. İnanamıyordum onun burda ne işi vardı ki?
✍🏻
Ehe acaba kimm????
Yb de görüşürüz!!💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love born of hate|SasuSaku|
Teen FictionAileleri gibi iki düşman olan gençler okulda birbirlerine savaş açarlar. Tabi bu çok önceden böyle olmamasıyla beraberdir.