GÖKKUŞAĞI

748 116 37
                                    

Evine doğru giden yollar hiç bu kadar kasvetli olmamıştı Taehyun için. Kendini sorgulamak son zamanlarda yaptığı en sık şeydi. Üzgün hissetmesi gerekmez miydi?

Hissettiği boşluk neyin nesiydi?

Havanın kararmasından yağmur yağacağını anlamıştı. Bedeni ne kadar büyürse büyüsün hala çocukken korktuğu şeylerden korkuyordu. Yağmur seslerinden deli gibi korkuyordu ve tekrar bu hissi istemediği için koşmaya başladı.

Evinin önüne geldiği zaman kapıya asılmış fatura kağıtlarını gördü. Kapının önündeki saksıya diktikleri lilyumlar solmaya yüz tutmuştu. Babası severdi onları. Taehyun çiçeklere hiçbir zaman fazladan bir ilgi beslememişti. Yağmur yağacağını düşündüğü için saksıyı bahçelerine doğru itti. Doğayı, doğa beslemeliydi. Anahtarını çıkarıp yuvasına soktu. Sadece bir hafta evine uğramamasına rağmen sanki yuva paslanmış gibi hissetmişti. İlk defa eve girdiği zaman babasının akşam eve gelemeyeceğini biliyordu.

O eve girmek istemiyordu.

Evin kokusu değişmişti. Babası olsa soğuktan dişleri birbirine vurana dek açık tutardı camları. Kötü kokudan nefret ederdi o. Taehyun ise babasının aksine evin kötü kokusunu umursamazdı. Üşümekten de nefret ederdi zaten.

Yavaş adımlarla salonun camını açtı. Üst kata çıkıp tüm odaların tek tek camlarını açıp kapılarını ardına kadar dayadı. Salona inip televizyona takılı kalan belleği aldı. Tekrar üst kata çıktı.

Az önce giremediği babasının odasını açtı. Duvara astığı bazı çizimleri duvarların neminde dolayı yere düşmüştü. Hepsini tek tek geri yapıştırdı. Babasının dolabını açtı. Babası zevkli biriydi ve giyimine önem verirdi. Babasının kıyafetlerinden en sık giydiği iki parçayı alıp üstüne geçirdi.

Babasıyla en sık tartıştığı konu yatak örtüleriydi. Bay Kang her daim yatak örtüsünü ütüleyip öyle kullanırdı. Geceleri ise özenle katlar köşeye koyardı. Eğer kat izi oluşursa tekrar ütülemekten asla çekinmezdi. Taehyun ise babasının sardığı örtülerin üzerine atlayıp onları kırıştırmaktan büyük zevk alırdı. Örtülerini düzgün kullanmadığı için babasından her kahvaltıda sitem işitirdi.

Babasının yatak örtüsünü dikkatle kaldırıp katladı. Yatağın içine girip bilgisayarını kucağına çekti. Babasının sürekli izlediği şeyi izleyecekti. Kendisinden sakladığı videoyu. Belleği takıp videoyu başlatacaktı ki videonun kapağında annesinin fotoğrafını gördü. Orayı uzun zamandır aksatıyordu ama şu an onu umursayamadı. Hızla videoyu başlattı.

Peri Kang kendisine çevirdiği kamerayla eşinin yanına gidiyordu. Koltukta oturan bay Kang'ın yanına oturdu. Bay Kang eşinin yüzündeki muzip gülümsemeyi görünce kendisini gülmekten alıkoyamadı.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Hadi kameraya konuş. İlerde izleriz bunları." derken eşinin yüzüne doğru kamerayı kaldırmıştı.

"Ne hakkında konuşmalıyız?"

"Ne bileyim içinden ne geçiyorsa söyle işte."

"Seni seviyorum."

"Otuz yıl sonra bile bu videoyu izleyebilirim biliyorsun değil mi? Otuz yıl sonra bile beni seveceğine söz verdin hayatım."

Sesli şekilde gülerek kocasının yanağını öpmek için parmak uçlarına yükseldi. O sırada kamera kocasının omzunu çekiyordu. Hemen eşini öpüp geri çekildi.

" E hadi sen de bir şey söyle."

"Bende seni seviyorum" dedi peri duraksayıp eşinin tepkisini çekebilmek için kamera açısına baktı.

"Ama doğacak çocuğumuzu daha çok seviyorum."

Bay Kang bir süre tepki vermeden öylece durdu. Duyduğu şeyi anlamlandıramamıştı.

"Hamile misin?"

"Evet."

Bay kang karısını kucağına alıp kendi etrafında dönmeye başladı. Kameranın çektiği tak şey durmadan dönen etraftı.

"Dur dur. Beni indir de ne hissettiğini söyle. Çocuğumuza izletiriz beraber bu videoyu."

Bay kang karısının kucağından indirmeden kamerayı kendilerine çevirdi.

"Seni çok seviyorum küçük ama anneni daha fazla." deyip karısını tekrar öptü.

Taehyun dolan gözlerini ekranı bulanık görmesine sebep oluyor diye hırsla sildi. Onların beraber olduğu bir zaman dilimi olduğunu biliyordu ama ilk defa görmüştü.

Annesi ve babasıyla beraber olduğu tek zaman dilimini de annesi onun için kaydetmişti. Diğer videoya tıkladı. Ekranda yine annesi vardı.

"Taehyun, oğlum baban sana bu videoyu izlettiğine göre artık gerçekleri biliyorsundur. Seni büyütmeyi o kadar çok isterdim ki ama seni babana emanet etmekten başka şansım yok."

Peri Kang bir süre hala odanın köşesinde küvezde olan Taehyun'a baktı. Sonra kameraya geri döndü gözleri.

" Babanın karşısına ilk dikildiğim gün yağmur yağıyordu oğlum. Dünyaya ilk kez ayak basmıştım ve ilk duyduğum şey yağmur sesiydi. Sana hamile olduğumu öğrendiğim gün ve seni doğurduğum gün. Hepsinde de yağmur yağmıştı. Yağmurdan sonra doğa canlanır derler. Bizim canlanan doğamız sendin Taehyun ama ben bunun tadını çıkaramayacağım. Günün birinde tekrar sana kavuşabilirsem, ailemiz yine bir arada olursa lütfen bana yabancı hissetme olur mu oğlum?"

Peri Kang gözlerini silip tekrar kameraya baktı. Diyecek bir şey kalmamıştı ki. Kocasıyla bir sene oğluyla sadece bir gün geçirmişti.

" Sizi çok seviyorum. Lütfen beni unutmayın. Belki bencillik ama lütfen hep üç kişilik bir aileymişiz gibi yaşayın."

Taehyun şimdi anlıyordu babasının dolabının boş tarafını, banyolarındaki boş kadın parfümü şişesini, dört numara küçük ev terliğini, her sabah üç tane haşlanan yumurtaları. O ne kadar hissetmese de babası hep annesini yaşatmıştı bu evde.

Şimşek çakmasıyla eş zamanlı etrafa yayılan damla sesleriyle birlikte Taehyun yine o korkuyu iliklerine kadar hissetti. Yağmura bakabilirdi ama sesini duymak ölümüne korkutuyordu. Kulaklığını takıp yataktan çıktı. Ev soğumuştu. Çıplak ayaklarıyla mutfağa koşup Babasının papatya çayından yaptı. Çayı üç fincana paylaştırıp açık mutfak camının yanına oturdu.

Babası ve annesi yağmurda buluşmuştu. Yağmuru duymak istiyordu. Kulaklığının tekini çıkardı ama anında duyduğu sesler yüzünden hemen geri taktı. Yağmur sonrası demişti annesi ona. Yağmur sonramızsın sen bizim demişti.

Gökkuşağı, yağmurdan ölümüne korkuyordu halbuki.


Herkese merhabaa.

Sınavlar yapılacak dendiği için bir süredir ders çalışıyordum buraya pek uğrayamadım. Ortalamamı düşürmemek için çalışmam gerekiyor maalesef.

Bir önceki bölümde doktorun dan diye söylemesine hepiniz dalga geçmiş. Çok haklısınız gerçekten yazarken ne yazsam bilemediğim için dan diye yazdım öyle.

Bir sonraki bölümde hiç beklemediğiniz bir şey olacak.

Görüşürüüüz..

FAİRY |TAEGYU | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin