Ruh Eşi

740 120 29
                                    

Hazırladığı masaya tekrar bakıp içeride yatan efendisini uyandırmaya gitti. Dün kendisini kurtarıp annesinin evine getirdikten sonra deliksiz bir uyku uyumuştu. Uykusunu aldığını düşündüğü için uyandırmakta sorun görmüyordu.

"Efendim, uyanmanız gerek artık." Beomgyu ne kadar yüksek sesle konuşursa konuşsun Taehyun onu duymuyordu. Bu yüzden beomgyu onun omzunu dürttü. Ani hareketle yerinden sıçrayan Taehyun bir süre boş boş etrafına baktı.

"Efendim sizin için kahvaltı hazırladım."

"Kahvaltı mı?" gülmekten alıkoyamamıştı kendini. Buraya uzun zamandır gelmesine rağmen hiçbir perinin yemek yediğini göememişti. Kendisi de bu boyutta acıkmıyordu zaten. Beomgyu kendisinin yarım kan olduğu detayını atlamış olmalı ki kahvaltı hazırlamaya girişmişti. Çabası uykulu bünyesine fazla tatlı geliyordu.

"Sizi izliyordum. Dünyada her sabah aksatmadan yiyordunuz. Burada da elsikliğini hissediyorsunuzdur diye yapayım dedim. Aç değil misiniz hem?"

Taehyun, beomgyu'nun alındığı zaman konuştuğu tonda konuştuğunu fark edince bozuntuya vermek istemedi.

"Açım. Uzun zamandır kahvaltı yapmıyordum zaten hadi yiyelim."

Ellerini ve yüzünü yıkamak için koşarak odadan çıktı. Beomgyu ise yüzündeki aptal sırıtışla arkasından bakıyordu. Onu kırmamak için açım dediğini biliyordu. Sadece onunla birlikte dünyaya geri dönemeyeceğini biliyordu o yüzden burayı ona evi gibi hissetirmek istiyordu.

Taehyun oturma odasındaki masaya geçtiği zaman kendisine seslenince beomgyu onun yanına gitti.

"Ne yapmak istersin bugün?"

"Aslında kitaplarımı eve geri taşımam gerekiyor. Bu karışıklıkta onları ormana saklamıştım."

"Tamam o zaman beraber gidelim."

Beomgyu başını aşağı yukarı sallayınca Taehyun onun için hazırlanan yemeği yemek için ekstra çaba harcıyordu. Yemek yemeyi normalde de sevmezdi ama aç hissetmezken yemeye çalışmak kesinlikle daha beterdi. Beomgyu onun zorlandığını hissedince ayağa kalktı.

"Acele edelim o zaman hava karanlık bugün."

Taehyun pencereden havaya baktığı zaman bulutların siyah ve gri olduğunu fark etti. Yağmurun yağacağını anlamak için medyum olmaya gerek yoktu o an. Yağmur sesinden korkuyordu ve bunu acizlik olarak görüyordu. Beomgyu'nun bunu şu an öğrenmesini istemiyordu.

"Aslında bugün dışarı çıkmasam daha iyi olur sanırım."

Beomgyu bir şeyleri gizli tutmayı çok iyi becerebilmesine rağmen bunu yapmayı sevmiyordu. Taehyunla beraber gitmeyi şu an istemekten ziyade buna mecburdu.

"Efendim, ben yağmurdan biraz korkuyorum. Yağmur yağmadan önce kitaplarımı almak istiyorum. Benimle gelirseniz gerçekten mutlu olurum."

"Sen yağmurdan korkuyor musun?"

"Ailemin ritüeli bu. Her doğan periye ruh eşiyle aynı zaaf verilir. Normal perilerin katledildiğini zaten biliyorsunuz. Muhtemelen benim ruh eşim de çoktan öldürüldü."

Aralarında ki mesafeleri bırak, soludukları hava bile bambaşka olan iki kişi, bir insan ve bir peri ruh eşi olmuştu. Doğarken bile hayatlarının birleşeceği yer belliydi. Taehyun buraya geldiği için beomgyu'u bulmuş değildi. Beomgyu'u bulmak için burası bir aracı olmuştu.

"Muhtemelen ölmüştür beomgyu ama eğer yaşıyor olsaydı bu korkuya iyi gelir miydi?"

"Yan yana olmak bile yeterdi efendim. İki perinin de korkusu kendini hissetirmemeye başlardı."

"Hadi çıkalım artık. Yağmur kitaplara zarar vermeden alalım onları."

İki peri ayaklanıp dışarı çıktılar. Beomgyu en sevdiği şeyi Taehyun için yapmıyordu. Normalde böyle yolculuklarda kanatlarını kullanmayı çok severdi ama Taehyun kanatları olmayan bir periydi ve Beomgyu'nun uzun zaman sonra en sevdiği ulaşım şekli uçmaktansa Taehyun ile yan yana yürümek olmuştu.

Taehyun, perinin kitaplarını sakladığı yeri hemen tanımıştı. Taehyun'un nefessizlikten öleceğini düşündüğü ilk an, beomgyu'u tanıdığı ilk yere saklamıştı kitaplarını.

Kitaplarını ordan alıp geri dönecekleri anda çakan şimşekle beomgyu yerinde sıçramıştı. Taehyın belki de az önce öğrendiklerinden dolayı korkuyu hissetmiyordu. Elini yanındaki perinin parmakları arasına kenetledi.

"Kulaklarımı kapatmadan yağmurun altında durmayı bırak, yağmura en son ne zaman baktığımı hatırlamıyorum bile."

Ani refleksle perinin kenidisine dönen gözlerine gülüp elindeki kitaplardan ikisini aldı.

"Eve gidelim hadi."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Yaaaa çok güzel olmuş bir ihtimal şu an saçını farklı bir renge boyatmak için  hala açıyor ama sarı çok yakışmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaaaa çok güzel olmuş bir ihtimal şu an saçını farklı bir renge boyatmak için hala açıyor ama sarı çok yakışmış. Editleri hiç aratmıyor.

Hueningkai en büyük zaafım olabilirsin

Son 2 bölüm.

Bir ihtimal bu gece diğer bölümü de atabilirim

FAİRY |TAEGYU | Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin