Gözlerini yine ne zaman kapattığını bile hatırlamadan açtı. Daha biraz önce mutfağında çayını içtiğini bildiğinden bu gelişinin normal olmadığını anlayabilmişti. Ülkesinde savaş olmasına rağmen yüzünün hemen önünde ona gülerek bakan beomgyu da bunu kanıtlar nitelikteydi.
"Kafanız dağınıkken bilincinize ulaşmak çok daha kolay oluyormuş."
Bildiğini biliyordu Taehyun. Babasını kaybettiğini Beomgyu biliyordu ama her zamankinden daha fazla gülümsüyordu sanki.
"Nasıl getirdin beni buraya hem savaş ne oldu?"
Beomgyu inat etmiş gibiydi. Taehyun konuşunca daha da gülmeye başladı. Dışarıdan bakan birisi ona evrenin en gamsız insanı diyebilirdi.
"Komutansız savaş olmaz."
"Özür dilerim sizi bıraktığım için. Periler ne kadar kızarsa kızsın haklılar."
"Hiç üzülmenize gerek yok efendim geri döndüğünüz anda kaldığınız yerden devam edersiniz."
"Nasıl?"
"Zaman efendim. Zaman, normal periler için camdan perileri zapt etmenin tek yoludur. Geri gidip günlerce gelmediniz. Sorun olduğunu anlayıp zamanı durdurdum."
"Sen zamanı da mı durduruyorsun?"
"Normal perilerin uğraşacak başka işleri yok. Burada da benden başka sıradan bir peri yok."
"Sen sıradan değilsin. Bir kere kendini başkasının gözünden görsen kendine hayran kalırdın."
"Anneniz de dahil olmak üzere hangi periye sorarsanız sorun hepsi benim için" sıradan o" der. Burada adı konulmamış bir kast sistemi var efendim ve bundan etkilenebilecek tek kişi benim."
Cevap vermedi Taehyun. Verse bile ne diyeceğini bilemezdi zaten. Sürekli ona borçlanıyordu ve ona borçlu kalmayacağı tek yer dünyaydı ama Beomgyu kendi dünyasına gelemezdi. Çünkü normal periler boyut değiştiremezdi.
Adı konmamış kast sisteminin acı gerçeği sahiden de bir tek onu vuruyordu.
Beomgyu elini karşısındaki çocuğun kafasına uzatıp tacını çıkardı. Arkasındaki koltuğa dönüp oturdu. Taehyun nefesinin hala düzenli olmasına şaşırıp Beomgyu'a baktı.
"Burası sizin için hazırlandı. Zarar göreceğiniz hiçbir şey yok burada. Ayrıca masanın üzerinde papatya çayı var. Babanızınki kadar iyi değildir ama tadının güzel olduğuna eminim. Ayrıca kendi evinde yaptığın gibi anneniz ve babanız için de hazırladım."
" Bana siz diye hitap etme beomgyu."
" Periler saygı esaslı yetiştirilirler efendim. Biz iki yakın arkadaş bile olsak size böyle seslenmem gerekiyor."
" Ya daha fazlası olursa, iki yakın arkadaştan daha fazlası? "
Taehyun başından beri fark ettiği gerçeği ilk defa vücudunun her yerinde hissediyordu. Bu boyuta her geldiğinde ona olan bağımlılığı artıyordu. Başlarda bunu kendi evreninde hissetmediği için umursamıyor olsa bile artık perinin kendi evreninde bile onu rahatlatması Taehyun için çok özel bir yer kazanmasına sebep olmuştu.
Beomgyu ise onun sorduğu soruya karşılık başından beri yaptığı şeyi yaparak gülümsüyordu.
"Babanızı kaybettiğinizi biliyorum. Ne yapacaksınız bundan sonra?"
"Önceliğim burayı kurtarmak olmalı sanırım. Sonrasında annemi de alıp evime dönmek istiyorum."
Taehyun, beomgyu karşısında ilk defa bu kadar çekingen davrandığını düşünüyordu. Ürkekçe gözlerini kaldırıp ona baktı. Beomgyu ona bakar bakmaz tekrar gözlerini kaçırdı.
" Ayrıca bir yolunu bulabilirsek sana kendi dünyamı göstermek istiyorum."
"Güzel olurdu eğer boyut değiştirmem imkansız olmasaydı. Yine de hayallerinizde yer almak oldukça hoşuma gitti."
"Ben burada kalırım. Artık orda beni bağlayan bir şey yok hem kanımda perilik de var. Annem de peri. Burada yaşar gideriz onunla. Orda yalnız olmaktan çok daha iyidir."
"İki kurtarıcı aynı anda bulunamaz. Anneniz mecburen dünyaya dönecek. Siz de yarım kan olduğunuz için istediğiniz yerde kalırsınız. "
"Neden her şeyi kursağımda bırakıyorsun Beomgyu? Anlamazlıktan falan mı geliyorsun anlamıyorum ki. Hayatımın neresindesin bilmiyorum ama özel bir yer yaptın çoktan kendine. Öylece bırakmak istemiyorum."
Beomgyu ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Bağlanmak istemiyordu. Onun kendisine bağlanmasını da istemiyordu. Sonunu göremiyordu bazı şeylerin ve öylece her şeyi normalmiş gibi yaşayamazdı.
"Sihir süresini doldurmaya yakındır. Artık dönmeliyiz efendim."
Taehyun cevap bile veremeden kafasına takılan taç ve beomgyu'nun açılan kanatlarıyla uçmaya başlamıştı. Havada donakalmış mızrakları bile görebiliyordu. İlk defa durmuş bir hayat görmesine hem şaşırmış hem de bunu yapabildiği için Beomgyu'a imrenmişti. Bunca şeyi yapabilen tek peri o olmuşken ayrıca farklı olan tek peri kendisiyken nasıl kendini bu kadar değersiz gördüğünü başından beri anlamıyordu.
Beomgyu kendisini annesinin evinin önünde yere koydu. Taehyun ona dönüp baktığında Beomgyunun oldukça mahcup gözlerle kendisine baktığını gördü. Daha bir kaç saniye önce sürekli gülen peri şimdi özür diler gibi bakıyordu.
"Efendim, yapabileceğim en iyi şey buydu. Zamanı daha erken durdurmak evrenime zarar vereceği için öyle bir risk alamadım. Annenizin boynuna mızrağı dayadıklarını gördüğüm anda her şeyi boşverip durdurdum zamanı. Onu kurtarabilecek tek kişi sizsiniz."
Beomgyu lafını tamamlar tamamlamaz kanatlarını açarak yükselmiş ve tek el hareketiyle zamanı yeniden oynamıştı. Taehyun ne yapacağını bilemeden hızlıca içeri girdi. Odasının kapısını açar açmaz annesinin çığlığı tüm evi sardı. Taehyun annesine bakmaya korkuyordu.
Yerdeki mızrağı alıp annesinin karşısında duran devin kalbine defalarca batırdı. Devin kalbinden çıkan mavi büyüyle beraber tüm peri ülkesine bir çığlık kapladı. Açık kapıdan ve camdan gördüğü kadarıyla tüm devlerin, ölü devlerin bile, bedenleri geldikleri ormanın arasına içi boş poşetler gibi uçarak geri gidiyorlardı. Önünde ki beden de onlara katılıp evin içinden yükselerek çıktı ve gitti.
Taehyun hızlıca annesine döndüğü sırada neden onlara camdan periler dendiğini anlamıştı. Annesinin tüm bedeni çatlamış bir ayna gibi paramparça olmuştu. Annesinin başına geçip öylece baktı Taehyun. Annesi ve babası yine onsuzken bir yerlerde kavuşacaklardı.
Sıkıca sarıldı annesine. Annesinin ona sarılmak istemesine rağmen sarılmadığını hatırlayıp daha da sardı.
Aklına düşen beomgyu ile derin bir nefes aldı. Annesini kurtarabilir, kendisine erken haber verebilir ya da zamanı biraz geç oynayabilirsin ama yapmamıştı. Onu affedemeyeceğini biliyordu. Periler ülkesini kurtarmıştı. Dünyada kalmasına sebep olacak bir babası, burada kalmasına neden olacak bir annesi yoktu. Kendi evrenine dönüp hayatına devam etmeliydi.
Ne saçmalıyorsun sen??!
Öncelikle arkadaşlar kurguyu ilk düşündüğüm zaman Bay Kang öldürmek aklımın ucunda bile yoktu. Sadece peri kang'ı öldürecektim ama Bay kang artık karısına kavuşmalıydı diye düşünüp onu da hallettim.
Uzadıkça tadının kaçacağını düşğndüğüm için 3-5 bölüme final veririm.Bu kurguyu yazarken aklımda bu kadar dram yoktu ama biraz naif bir kurgu olunca dramsız bölümümüz olmadı çok şükür.
İyi geceleeer
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAİRY |TAEGYU |
Fanfikce"Ne yani baba, rüyamda peri görürsem istediğim mucize benim olur mu?" "Aynen öyle oğlum, eğer rüyana peri girerse istediğin gerçek olur."