Koridorunda babasını beklediği hastanenin herhangi bir odasında yeniden uyanmıştı Taehyun. Aklına doluşan anlarla beraber kendisini huzursuz hissetmekten alıkoyamadı. Uyku tozu etkisini yitirmiş olmalıydı ama çok yanlış bir zamanda etkisini yitirmiş gibi hissediyordu. Periler dünyasını güvene almalıydı önce.
Koluna takılmış serumdan yükselen kırmızı sıvıyı görür görmez arkası dönük olan hemşireye seslendi.
"Serum bitmiş, kanım yükseliyor. Çıkarabilir misiniz?"
Hemşire yavaş adımlarla Taehyun'un yanına gidip serumu çıkardı.
"Neden burdayım ben!"
" Tansiyonunuz yükselmişti. Bir anda bayıldınız." dedi hemşire elindeki serum hortumunu eğerken.
"Babam, o nasıl? Uyandı mı?"
Taehyun'un sorduğu soru karşısında hemşire boş gözlerle baktı. Babasının kim olduğunu hatırlamaya çalıştığını sadece yüzüne bakarak bile anlayabildi Taehyun. Babasının adını söylemek için konuşmak üzereydi ki hemşire konuşmaya başladı.
" Bay Kang sizin babanız değil mi? Uyanalı bir kaç saat oluyor. Odasında dinleniyor şimdi. Birazdan yanına gidebilirsiniz." deyip odadan çıktı hemşire. Hastalara bu kadar umursamaz davranmazdı asla. Bunu mesleğine saygısızlığı geçip kendine saygısızlık sayardı. Ama hem bay Kang hem de oğlu onu inanılmaz geriyordu. Odalarına kontrol amaçlı girdiği anda bile kemiklerinin hepsinin sıkıştırıldığını hissediyordu.
Acı yoktu ama ortamdaki gerginlik tüm bedenini yakacak türdendi.
Taehyun daha fazla bekleyemedi. Ayağa kalkıp odadan çıkmaktı amacı ama bir anda başı şiddetle dönmeye başladı. O an bunun sadece saatlerce uyumasından kaynaklandığını düşündü.
Odadan çıktıktan sonra babasının odasını hatırlamaya çalıştı. Hatırladığı kadarıyla bir odanın önüne geldi ve kapıyı çaldı. Onay sesi gelmedi yada Taehyun duymadı ana umursanadı. Kapıyı açıp içeri girdi. Babası yatakta uzanıyor ve öylece tavana bakıyordu.
Bakışları boş değildi, kesinlikle boş bakış demezdi onlara. Gerçi Taehyun hiçbir zaman boş bakışlarına denk gelmemişti babasının. Tavana baktığında gördüğü şey beyaz duvardı. Yatağa yaklaşıp babasının elini tuttu.
"Korkuttun beni baba. Neden haber vermeden çıktın ki evden?"
Bay Kang oğlunun sesini duyunca farkına varabildi ancak. Daldığı düşüncelerden sıyrılıp oğluna odaklandı sadece.
"Bende korktum oğlum. Seni bir daha görememek, son kez seninle konuşamamak gerçekten korkuttu."
Babasına sarıldı yavaşça. Yanındaki sandalyeye sırtını kambur bırakacak şekilde oturdu. Babası sadece bu hareketinden bile oğlunun içini kemiren bir şey olduğunu anlayabilirdi.
"Bir şey mi oldu oğlum?"
Babasını yormak istemiyordu Taehyun ama mantıklı düşünen tarafı bu konuyu babası hariç kimseyle konuşamayacağını biliyordu.
"Perilere yeniden soykırım yapılıyor baba."
Babasının gözlerinde gördüğü korkuyla durumun ciddiyeti bir kez daha yüzüne vurmuştu. Bir ırk bütünüyle yok olma tehlikesi altındaydı. Kurtarıcı diye belirledikleri kişi ise onları öylece bırakıp kendi dünyasına dönmüş ve uzunca bir süre oraya geri dönmemesi planlıyordu.
"Annen, o iyi mi Taehyun?"
Taehyun o an sadece bencilliğin düşünüyordu. Annesini öylece bırakmıştı orada. Geri dönmek zorundaydı. Bir daha oraya gitmek istemiyorsa annesini de alıp öyle gelmeliydi ve sonsuza dek mutlu yaşamalıydılar.
"Annem iyi baba. Asıl sorun onları kurtarması gereken kişinin ben olduğumu söylüyorlar. Periler dünyasında gelecekten kesitler görüyorum."
Babasının şu an korkması gerekmiyor muydu? Neden şu an bunu zaten biliyormuş gibi bir umursamazlık vardı üzerinde. Sadece birkaç saniye sonra saçmaladığını fark etti. Babasının bunu bilmesine imkan yoktu annesi bile beomgyu sayesinde öğrenmişti. Ana babası onu şaşırtmaya yetecek iki kelimeyi söylemişti.
" Biliyorum oğlum."
"Nasıl biliyorsun?"
"Zamanı gelince Taehyun. Zamanı gelince öğreneceksin."
Aslında buna karşı çıkmayı çok isterdi ama babası haklıydı. Her şeyin bir zamanı vardı. Üstelik babası hastaydı onu yormak istemezdi.
"Benim yüzümden birileri öldü baba. Bir sürü camdan peri öldü."
"Senin sayende bir sürü peri kurtulacak Taehyun. Kendini üzme artık. Hiç bilmediğin bir gerçekle yüzleşip bambaşka bir boyutta birilerinin hayatını kurtarmaya çalışıyorsun. Bu gurur duyman gereken bir şey."
Oğlunu rahatlatmak istiyordu. Taehyun her şeyin mükemmel olması gerektiğini düşünen bir çocuktu. Babası bu huyundan nefret etse bile bu onun karakterine yerleşmişti bile. Daha fazla konuşup onu iyi hissettirmek istiyordu ama odayı kaplayan sesler ve kalbine saplanan ağrıyla duraksadı Bay Kang.
Aniden babasının bağlı olduğu makineden çıkan seslerle ne olduğunu anlamadı Taehyun. Babası göğsüne elini bastırınca hemen doktoru çağırmak için kapıya yöneldi. Tam o esnada doktor içeri koşarak girmiş ve babasıyla ilgilenmeye başlamıştı. Arkasından giren hemşirelerden biri Taehyun'un dışarı çıkarttı.
Babası onunla konuşurken iyiydi. Buna emindi Taehyun ama içini kaplayan korkuya engel olamıyordu. Neden sürekli birilerinin kaybının korkusuyla cebelleşiyordu bunu anlayamıyordu. Göz kapakları yine bir illüzyon ev sahipliği yapıyordu.
Beomgyu'nun kendisindeki yeri ne diye sorsalar hiç düşünmeden gözlerim derdi Taehyun. Yeniden gözlerinde beliren silüetle gözlerini daha da sıktı Taehyun.
"Efendim lütfen oratı terk edin, yanıma gelin."
Gözlerini hızla açtı. Babasını eve yerleştirmeden oraya gitmeyecekti. Kararlıydı.
Odanın kapısı açılıp doktor dışarı çıkınca Taehyun tekrar babasına yanına girmek istemişti. Odaya adımını atmak üzereyken arkasındaki doktorun sesiyle olduğu yere çivilendi Taehyun.
"Babanızı kaybettik."
Dram'a doyamadık mı demeyin doyamadık. Adamı öldürmeme de kızmayın lütfen nedensiz asla bir şey yazmadım bu kurguda bununda nedeni var. İki bölüm sonra sanırım anlayabileceğiz beraber.
Way home mv gelecek bugün lütfen stream kasın arkadaşlar.
Birde mümkünse bana fic önerir misiniz??
Yeni fantastik kurgumu tam da emin olmayarak az önce paylaştım. İyi geceleer..
💙🧚♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAİRY |TAEGYU |
Fanfiction"Ne yani baba, rüyamda peri görürsem istediğim mucize benim olur mu?" "Aynen öyle oğlum, eğer rüyana peri girerse istediğin gerçek olur."