Uzun, gerçekten uzun, bir zaman sonra gözlerini babasının evinde açtı Taehyun. Buraya tekrar dönmek şu sıralar isteyeceği son şey bile değildi. Tekrar periler ülkesine dönmek istiyordu ama dönmesi sadece beomgyu sayesinde oluyordu. Beomgyu onu geri götürene kadar vakit öldürmeye karar verdi.
Mutfağa indiği zaman camların hala açık olduğunu gördü. Normalde her yeri kilitleyip yattıkları halde bile onlar uyurken eve hırsız girmişliği vardı. Hayatının tüm şansını şu an kullanmış gibi hisetti istemeden. Dolabı açıp baktığında boşlukla karşılaştı. Olan meyveler de zaten çürümüştü. Dolabın arkasına baktığında fişin takılı olmadığını gördü.
"Fişi çekersen tabi bozulur yemekler Taehyun."
Kendi kendine mırıldanmayı hiç sevmezdi. İç dünyasında konuşmaktan bambaşka bir şeydi bu. İç sesiyle konuştuğu zaman kendisini en iyi dinleyen kişinin kendisi olduğunu biliyor olurdu ama sesli konuşmaya başladığında yapayalnız olduğunu hissederdi. Bu yüzden hızlıca ağzını kapatıp toz kahvelerden almak için dolaba baktı.
Su kaynatmaya başladığında göğsüne saplanan acıyla iki büklüm oldu Taehyun. Saniyelik bir acıydı bu. Gelmiş ve gitmişti. Taehyun kahvesini hazırlayıp masaya oturduğu sırada aynı ağrı, aynı yerden yine kendini belli etmişti.
"Ne oluyor böyle?"
Kendi kendine konuşması o an umurunda bile değildi. Ağrı az önce hemen geçmişti ama bu sefer geçmek bir yana daha da katlanıyordu. Periler ülkesine gitmesi gerektiğini hissediyordu. Kendi başına nasıl yapacağını bilmiyordu. Göğsündeki ağrı hafifleyince ayağa kalktı.
"Tamam şu an beomgyu müsait değil demek ki. Ben de periyim oraya kendi başıma gidebilirim."
Böyle kesin konuşmasına rağmen ne yapması gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Biraz düşününce oraya ilk gidişinde sadece bunu dilediğini hatırladı. İşe yarayacağından emin değildi ama denemekten de zarar gelmezdi. Gözlerini kapattı ve sadece orada olmayı diledi.
Gözlerini açtığında işe yaradığını gördü. Ama sonrasında sadece bir anlık gaflete düşüp gözlerini tekrar kapattı. Yine o illüzyonları gördüğünü düşünecekti ama gördüğü şey eski bir illüzyonun değişmiş haliydi.
Önceden beomgyu'nun kanatlarının devler tarafından koparıldığını ve beomgyu'nun ağladığını görmüştü. Şimdi ise beomgyu'nun etrafında camdan periler görüyordu. Ve beomgyu acıdan ağlamıyor, kan kaybetmiyordu.
O zaten ölmüştü.
Gözünü açtığı zaman nefesini zor aşdığını fark etti. Bu öncekilerden farklıydı. Boğulmaktan doğan bir nefessizlik değildi. Kaybetmekten korkan bir neffesizlikti.
Periler ülkesine her geldiğinde onu kurtarmak için bir yerlere koşuyordu Taehyun. Bunun sadece basit bir illüzyon olmasını istiyordu, geleceğin yansıması değil.
Onun evine koştur koştur geldiği sırada evin dışında bile bir kalabalık olduğunu fark etti.
"Hayır, hayır. Onu da kaybedemem."
Perileri yara yara içeri girmeye çalıştı. Tüm periler sanki inatmış gibi tam da kapının önünde dikilmişti. Zatrn açık olan kapıdan içeri girdiğinde tüm algı yeteneğini yitirmişti.
Beomgyu önündeydi. Periler de yanındaydı. Beomgyu'nun kanatları ise camdan perilerin ellerindeydi. Beomgyu sırtınds kan yoktu ams önündeydi.
Renksiz teni daima pembe dudakları ile renklenirdi ama şimdi dudskları da rengini yitirmişti. Gözleri de kapalıydı. Uzun kirpikleri hala kıvrık ve siyahtı. Ama beomgyu'nun teni de buz gibiydi.
Onun yanına oturdu Taehyun sarılmak için ellerini saçlarına götürdü. Elini geri çektiğinde beomgyu'nun saçları elinde kalmıştı.Beomgyu önündeydi, sırt üstü uzanıyordu.
Önündeydi ama soğuktu bedeni.
Önündeydi beomgyu ama nefes almıyordu.
O, ölmüştü.
Taehyun cansız bedeni kollarının arasına aldı. Sarmadığı kadar sıkıca sardı. Son bir haftadır kolları üç cansız beden sarmıştı.
"Neden, neden sözünü tutmadın?"
Boğazına gelen hıçkırığı bastıramadı. Ağlamak istiyordu. Babasımda ağlamamıştı, annesi gitmişti. Annesinde ağlamayınca Beomgyu gitmişti. Şimdi ağlamazsa kendinin gideceğini düşündi bir an.
"Hani senim doğru dediğin çıkardı, neden ölmeyevepim dedin o zaman bana neden?"
Bir kere daha sardı sıkıca. Başını boyun girintisine yasladı ve ilk defa beomgyu'nun kokusunu içine çekti. Çiçek kokuyordu.Eğilip göz kapaklarını öpmek istemişti ama o anda camdan perilerin söylediği şeyleri duydu. Annesinin başımda bumu söyledikleri zaman annesi toz olup havaya karışmıştı.
" Hayır sakın söylemeyin onları. Onun bedenini de yok etmenize izin vermem."
Geç kalmıştı.
Kucağında tuttuğu beden çoktan havaya karışmıştı.
Son 1...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAİRY |TAEGYU |
Fanfiction"Ne yani baba, rüyamda peri görürsem istediğim mucize benim olur mu?" "Aynen öyle oğlum, eğer rüyana peri girerse istediğin gerçek olur."