2

184 29 32
                                    

İlk defa yurda giriyorduk. Bundan memnundum, daha doğrusu işime gelmişti. Sonuçta yurtta kalmasaydık bir ev bulmak zorunda kalacaktık. Bu da hem okul hem ev derken çok yorucu olacaktı.
'Iıı Ai?'

'Efendimm'

'Odalarımız nerede?'

'Of şimdi sırası mı gel ortak alanda biraz oturup çıkalım.'

'Ai, aptal mısın çocuğum eşyalarımızı bırakıp insek daha iyi olmaz mı'

'Aaa doğru hadi çıkalım'

Kafasına hafifçe vurdum.
'Canım akıllı mükemmel arkadaşım acaba odaların yerini bilmeden nasıl çıkıcaz, yoksa müneccim misin de benim haberim yok'

'Aaa o da doğru, o zaman Mina'ya soralım o gösterir.'

Onun bu şapşal hallerinin ne kadar tatlı olduğunu düşünüp gülümsedim. Kafamı sallayıp gözlerimle Mina'yı aramaya başladım.

Onu bulup odalarımızın yerini sorduk.

'Hemen gösteririm canum hadi gelin."

Onu takip edip odalarımızı bulduk. Ben 8 numaralı odada Ai ise 12de kalıcaktı.
Ben odama geçip eşyalarımı yerleştirdim sonra da odamdan çıktım ve Ai'nin odasının önüne gittim.

'Selaam girebilir miyim?'

'Gel tabi bir de soruyor ya'

İşinin bitmesine biraz yardım ettim ve birlikte aşağı indik.
Ortak alana gidince bazılarının salonda oturduğunu gördüm. Midoriya, Bakugou, Momo ve Todoroki ortalıklarda yoktu.
Yanlarına geçip oturduk.
'Diğerleri nerede?'

'Midoriya dışarıda antrenman yapıyordur.'

'Oha bu saatte mi?'

'Evet genelde yurda dönünce yemek vaktinden sonra antrenman yapar.'

'Anladım'

'Mmm Bakugou odasında uyuyordur.'

'Oha bu saatte mi?'

'Evet bu saatte'

'Tavuk' Kısık sesle söylediğimi sadece Ai duymuştu.
Hafif bi göz göze geldikten sonra diğerlerinin nerede olduğunu dinlemeye ve şaşırmaya devam etti.

Midoriya denen çocuğu biraz merak etmiştim. Gerçi aklımdaki tanımı şu anlık sadece bir inek olduğundan ibaretti.

'Ai ben biraz hava almaya çıkıyorum'

'Hıhı' Dinlemeden cevap verdiğini anlamıştım ama işime gelirdi tabi ki.

Dışarı çıkıp biraz yürüdükten sonra telefonuma gelen mesajla biraz duraksadım.
Mesaj okuldaki çok da yakın olmadığımız bir arkadaşımdandı. Bazen kıskandığını bile düşündüğüm oluyordu. Mesajı da merakından atmıştı çünkü o yurtdışına çıkacak götü bulamamıştı kendinde bu yüzden Türkiye'deki bir liseye gitmeyi tercih etmişti.

*Mika selam canım nasılsınız? Oralar nasıl? Beğendin mi yeni okulunu? Arkadaşların falan...*

'Ay mesajın yarısını okurken bile gına geldi bu ne be'

*Her şey çok iyi merak etme daha sonra haberleşiriz*

Kısa kesmiştim çünkü şuan dedektifçilik işlerim vardı birazcuk.
Durduğum yerden yurda bakınca ayağını trabzanlara atmış kitap okuyan bir bakugou görmeyi beklemiyordum.
Demek ki uyumamıştı. Evet inek lafım ağzıma geri tepilmişti. O bunu bilmiyordu tabi ama ben utanmıştım. Pür dikkatle kitabına odaklanmıştı. Kitabın adı odasının olduğu tarafta olduğu için görememiştim. Saçları hafif rüzgardan sallanıyordu. Üzerinde siyah düz bir tişört, altında ise gri bir eşofman vardı.
Biraz daha ona baktıktan sonra işime dönüp Midoriya'nın yanına gitmeye koyuldum.
Onu bulunca hemen gözükmeyip biraz izlemeye karar verdim.
Şu sıralar insanları fazla dikizliyordum.
Arada bir deftere bakıp sonra birkaç hareket deniyordu. O hareketleri yaparken de etrafında yeşil ışıklar beliriyordu. Sanırım o defter bugünkü defterdi. Büyük ihtimalle çevresindeki insanların özgünlüklerini yazıyordu. Orada sıkılınca yanına ilerlemeye başladım.

'Selam Midoriya'

'Ah Mika-chan! Selam... Neden buraya geldin.'

'Hiiiç dolaşıyordum da seni gördüm bir bakiyim dedim. Ne yapıyorsun?'

'Biraz çalışıyordum.'

'Anladım kolay gelsin, burada durmamın bi sakıncası var mı?'

'Tabiki yok'
O tekrar defterine döndü ve bir şeyler okumaya başladı. Benim de popomda kurt olduğu için tabi ki onu sadece izleyemezdim.

'Iıı bölüyorum ama şey, istersen yardım edebilirim. Yani çalışmana. Boş boş seni izlemekten iyidir.'

'Olur. Cok sevinirim. Seninle ilgili daha fazla bilgi edinmem için de güzel olabilir.'

'Sanırım düşündüğüm gibi'

'Efendim? Bir şey mi dedin'

'Ha yok bir şey demedim'

Bu çocuğun kulakları nasıl bu kadar gelişmiş olabilir ya o kadar da sessiz söylemiştim.
Gözlerini benden bir an ayırınca tabi ki ilk atağımı yaptım. Sözde de olsa düşmanıma savunmasız anında saldırıp onu şaşırtmayı seviyordum.

Birlikte çalışmaya başladık ve ondan sonra ikimiz de yorgun düşene kadar devam ettik. Midoriya telefonunu aldı ve ekranına baktı.

'Uh 30 dakika olmuş'

'Çok da uzun olmamış ama ben bittiğimi hissediyorum.'

'Evet ben de. Bugün benimle birlikte çalıştığın için teşekkür ederim Mika-chan'

'Ne demek. İyi efor sarfettik ama'

'Cidden öyle oldu'

İkimiz de yere oturmuş ve gülmeye başlamıştık.

'İstersen içeri geçelim Mika-chan hava da kararmaya başladı.'

'Bence de hadi geçelim.'

Sohbet ede ede yurdun önüne gelmiştik ve benim gözüm direkt Bakugou'nun balkonuna kaymıştı. Işık kapalıydı. Demek ki yatmıştı. Neden direk olarak onun odasına baktığımı anlamlandıramıyordum. Bunun üzerinde fazla durmamaya karar verdim

'Mika-chan? Bir sey mi oldu?'

'Yoo sadece dalmışım kusura bakma Midoriya.'
'Midoriya?'

'Efendim Mika-chan?'

'Sana sadece Midoriya diyorum ama sıkıntı olmuyor değil mi?'

'Bana istediğin şekilde seslenebilirsin Mika-chan'
Büyük gülümsemesiyle bana baktığında ben de ona en samimi gülümsemelerimden birini gönderdim.
Birlikte yurda girdik.

'Mikaaaa'
Yurda girdiğimde duyduğum ilk ses buydu ve gördüğüm tek şey de üzerime hızla koşan Ai'ydi.
Üzerime atlayınca birlikte yere düştük.
'Nerelerdeydin sen! Hem bu üstünün başının hali ne? Naptılar sana kuzuuum döverim ben onları kim yaptı söyle hemen gidip alnının çatına sıkayım bir mermi'

Ben dediklerine gülerken o hala ciddiyetle bana bakıyordu.

'Ai ilk önce üzerimden kalk vallaha bayılcam nefessizlikten'

Üzerimden kalkarken ben de ona Midoriya'yla  yaptığımız antrenmandan bahsettim.
İçi rahatladı rahatlamasına ama Midoriya'ya bir fiske atmadan da durmadı tabi ki.
Ben yorgun olduğum için hemen odama çıkmayı tercih ettim.
Duş aldıktan sonra birkaç saat önce raflara dizdiğim mangaların arasından bir tanesini seçip yatağıma uzandım ve okumaya başladım.

Saçlarını taramamı ister misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin