yedi : sadece fedakârlık

2.7K 295 219
                                    

M I N   Y O O N G I:

Ayağımın ucunda duran teneke bira kutusuna sert bir tekme atmış, soğuktan hissizleşen ellerimi ceketimin ceplerine koymuştum. Bıkmış hissediyordum, gerçekten bıkmış hissediyordum ve bir yandan kafamı kurcalayan Jimin konusu bana hiç de yardımcı olmuyordu. Onaylamasını ve benimle olmayı kabul etmesini hiçbir zaman beklememiştim ki ümidim de yoktu zaten. Böylesine sert bir tepki almayı beklemesem de en azından söylemiş olmanın verdiği ufak bir rahatlama vardı.

Burnumdan aldığım derin nefesi dudaklarımdan üflerken sigara içiyor gibi hissetmiştim çünkü dudaklarımın arasından buhar çıkıyordu. Soğuktu, gerçekten fazlaca soğuktu ve ben bu havada incecik bir tişört ve ceketle dışarı çıkacak kadar hissizleşmiştim. Biraz önce benim tekmemden dolayı ileri doğru yuvarlanan tenekeye bir kez daha sert bir şekilde vurmuş, "Hay sikeyim!" dedim yüksek sayılabilecek bir sesle. "Neden hiçbir halt yolunda gitmiyor?"

Alnıma düşen siyah saçlarımı elimle geri itmiş, dudaklarımı ısırıp cebimdeki sigara paketimi yoklamıştım ama olumsuzlukla omuzlarımın düşmesi çok da uzun sürmedi. Neşeli olmam gerekiyordu, arkadaşlarımın hepsi bizde toplanmıştı ama onlar geldiğinden beri sadece asık bir suratla oturuyor, karşımdaki duvarı izliyordum. Arkadaşlarım da bu garip tavırlarımı fark etmiş olacak ki beni cips ve içki alma bahanesiyle dışarı göndermişti.

Tam yolda karşı kaldırıma geçecektim ki duyduğum sesle olduğum yerde donup kaldım.

"Seni orospu çocuğu!"

Sesin geldiği yöne doğru döndüm. Amacım kimsenin işine burnumu sokmak değildi.  Duvarın kenarından kendimi göstermemeye çalışarak kafamı çevirdim, karşılaştığım görüntü ise kesinlikle tahminlerimin sınırlarını zorlayan türdendi.

Jimin oradaydı.

Ama yerde. Baygın ve tüm vücudu kalın halatlarla bağlı.

Kirli, dar bir ara sokakta duruyorlardı. Jimin'in karşısındaki adamı ilk kez gördüğüme yemin edebilirdim. Parmaklarımın arasında bir bıçak tutuyor, Jimin'e doğru yaklaşıyordu. Ona zarar vereceğini anladığımda aceleyle duvarın arkasından çıktım. "Ne sikim yapıyorsun burada?" diye mırıldandım, bakışlarım o sırada Jimin'i buldu. Tüm vücudu yerde boylu boyunca uzanıyordu, sadece kafası duvara yaslıydı ve yüzündeki kan lekelerini görebiliyordum.

"Derdim seninle değil." dedi, ardından ufak bir baş hareketiyle yerde baygın yatan Jimin'i gösterdi. "Onunla." Sinirli gözüküyordu ve o bıçağı kullanırsa olan sadece Jimin'e değil, bana da olacaktı. 

"Bırak o bıçağı." dedim, dediğim şeyi duyar duymaz bıçağı biraz daha sıkı kavradı. Jimin'e olan bakışlarının sertliği, biraz daha sertleşirken ellerimi ceketimin cebinden çıkardım. "Buradan gitmeni söyledim!" diye bağırdı. "Derdim seninle değil."

"Eğer istiyorsan onu burada küp küp doğra." dedim omuz silkerken. "En ufak bir şeyde polisi arayacağım."

"Şuradan siktirip gitmezsen küp küp doğranan sen olursun." dedi tehditkâr bir sesle. Öylesine sinirli gözüküyordu ki, bu dediğini gözünü kırpmadan yapabileceğine emindim. Tepki vermemeye özen gösteriyordum. Önündeki çocuk oldukça sinirliydi; yüzü ve boyun kısmı bu duygunun getirisi olarak kızarmış, terlemişti. Bu da yetmiyor gibi benim aksime silahlıydı. "Ona dokunamazsın." dedim sesimi minimum düzeyde tutmaya çalışırken. Ellerim rahat bir tavırla tekrardan ceketimin ceplerine yerleşti ve omzumu yanımdaki duvara yasladım. "En azından ben buradayken."

"Bak," dedi çocuk bakışlarını yerde yatan bedene indirirken. O iğrenç ellerini Jimin'e değdirdiği için bile onu öldürmek istemiştim. "Asıl sen bana bak." dedim lafını keserek. "Oradan bakınca, 'ona' dokunmana izin verecekmiş gibi mi görünüyorum?"

bummer : yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin