on : "Ben acıtmam, söz."

3.1K 267 258
                                    

M I N  Y O O N G I :

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

M I N  Y O O N G I :

İşaret parmağımda çevirip durduğum topu avcuma almış, birkaç kez sektirdikten sonra etrafıma bakınmıştım. Bu maçı haftalardır, belki de aylardır bekliyorduk ki karşı takımın kavgalı okulumuz olması beni hırslandırıyordu. Tribünde benim için tezahürat yapan kızları değil de, Jimin'i aradı gözlerim ama yoktu. Antrenman başından beri onu bekliyordum ama sabah okulda görünmüş olmasına rağmen maçta yoktu. Dersleri ekmeyip sırasında oturuyor olması ihtimali imkansızdı neredeyse çünkü Jeongguk okul takımındaydı. Onu asla yalnız bırakmazlardı. Hoseok'un yanında olacağını düşünmüştüm ama orada da değildi. Hızlı adımlarla sahanın diğer ucunda duran Jeongguk'un yanına gittiğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Saçlarında beyaz bir bandana vardı ve uzun saçları ıslaktı. "Ne var?" dedi kaşlarını çatıp. Elimdeki topu potaya atarken "Jimin nerede?" dedim ona ama sadece omuz silkti. "Ne bileyim ben."

"Ne demek ne bileyim, amına koyayım?" dedim ama birden sesimi yükseltmiş olmam kaşlarının biraz daha çatılmasına neden oldu. "Kendinde misin lan sen?" diye mırıldandı, bir yandan da ellerini basket şortuna siliyordu. "Basbayağı ne bileyim, anlamanda bir sorun mu var?"

"Yoongi!"

Duyduğum sesle kafamı çevirdim, o sırada bana seslenen Jaehyun'la göz göze gelmiştik. "Efendim?" dedim ona doğru ilerlerken. Elinde tuttuğu telefonumu bana doğru çevirdi. "Telefonun çalıyor, baksana bi'."

Ekranda Namjoon'un ismini görünce kaşlarımı çattım ve telefonu Jaehyun'dan aldım. "Efendim?" dedim telefonu açarken ama arkadan duyduğum gülüşme sesleri afallamama neden oldu. "Yoongi, neredesin oğlum sen?"

"Maça çıkacağım birazdan," diye mırıldandım. Çok fazla ses vardı ama Namjoon'un dediklerini anlamakta zorlanmıyordum. "Ne maçı be?" diye bağırdı arkadan biri, sesin sahibinin Seokjin olduğunu fark etmiştim. "Jimin burada, hem de tek."

"Ne?" dedim, sesim yükseldiği için birkaç kişinin dik bakışları anında bana dönmüştü. Jaehyun ne olduğunu sorarcasına kafasını iki yana salladığında sinirle bileğine tutundum. "Jimin," dedi telefonda biri. "Bir şey diyecek misin Yoongi'ye, ha?"

"Dur - ah!" dediğini duydum Jimin'in. Sesi bile canının yandığını haykırırken koca bir siktir çekmiştim içimden. Jimin bir kez daha acıyla inledi ve "Dokunma bana." diye bağırdı. "Ödeteceğim size hepsini! Bırak beni!"

"Tek eksiğimiz sensin, Yoongi." dedi Taehyung. Tepki veremiyor, yalnızca daldığım yere bakıyordum ve ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. "Hay sikeyim," diye mırıldandım sessizce. "Konum atın bana."

Telefon ufak bir ses eşliğinde kapandı ve ben olduğum yerde donup kaldım. "Ne olmuş?" diye sordu Jaehyun. Oflayarak saçlarımı geri ittim ve hızlı adımlarla yürümeye başladım. "Gitmek zorundayım."

"Nereye?" diye sordu ama onu cevaplama fırsatı bulamadan koşar adımlarla sahanın çıkışına yöneldim ama birinin beni kolumdan tutması uzun sürmedi. "Yoongi!" dedi Bay Jeong, sinirli görünüyordu. Eh, en başarılı öğrencilerinden biriydim ve maçtan kaçıyor olmam antrenörümü sinirlendirmişti doğal olarak. "Nereye gidiyorsun sen?"

bummer : yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin