Yoongi alt kata ağır adımlarla indiğinde kokuyu takip ederek mutfağı bulması pek de zor olmamıştı.Mutfağın aralık kapısında dikilerek mutfağın hemen ortasındaki yemek masasını düzenleyen adamı süzdü birkaç saniye.
Bay Jung'un iş yaparken dirseğine kadar dikkatlice kavradığı koyu lacivert gömleği, normalde ilikli olan gömleğinin açık ilk iki düğmesi... Altına giydiği ütülü, tek bir kırışığı bile olmayan, baldırlarını paçalarına kıyasla daha sıkı kavrayan kumaş pantolonu da cabasıydı.
Yoongi mahçup bir ifadeyle başını eğdi.
"Uyandın demek."
Sarışın başını hızlıca kaldırıp ona bakan Bay Jung'la göz göze geldiğince diyecek hiçbir şey bulamamıştı. Onaylamak için başını salladığında Bay Jung eliyle sandalyelerden önüne servis açılmış olanı işaret etti.
"Tam zamanında geldin, acıkmışsındır değil mi?"
Sarışın masaya yöneldiğinde dikkatini mutfağın camına yansıyan mavi-kırmızı polis ışıkları çekmişti.
Sarışın bahçeyi gösteren cama yanaştı masayı geçerek.
Geniş pencerelere takılı olan store perdenin aralığından baktığında polislerin devriye değiştirdiğini görmüştü.
"Cidden benim için buradalar..."
Sarışın kendi kendine mırıldandığında omzuna yerleşen elle başını arkasında, hemen çaprazındaki adama çevirdi.
Bay Jung oğlanı rahatlatmak adına gülümsedi.
"Yoongi-ah, ben de, onlar da senin için buradayız. Kötü bir şey düşünme tamam mı?"
Sarışın elini perdeden çekerek bedenini tümüyle Bay Jung'a çevirdi.
"Bay Jung, daha öncesi için çok üzgünüm. Ben... Dediğiniz gibi çok yorgunum, fiziksel olarak da değil üstelik. Farklı bir sürü his hakim zihnime, kalbime..."
Bay Jung eliyle oğlanın sarı kaküllerini geriye attı yumuşak bir şekilde.
"Üzgün olman gereken tek şey yemeğini soğutuyor olman."
Sarışın karşısındaki adama gülümseyerek başını salladı, ikili hemen ardından yemek masasına yerleşmişti.
"Okulla konuştum, sana özel bir izin ayarlayacaklar."
"Arkadaşlarım elbet merak edip yazacaktır, sizce onlara ne demeliyim?"
"Bir şey bilmezlerse onlar için daha iyi olur eminim."
"Haklısınız..."
Bay Jung doldurduğu tabağı oğlanın önüne koyup geri çekileceği sırada sarışının gözü adamın sağ elindeki yaraya takıldı. Adamın avuç içine kayan işaret parmağı ve baş parmağı arasında çok eski olduğu belli bir yaraydı bu. Bay Jung oğlanın bakışlarını fark edip gülümsedi.
"Küçükken oldu."
"Rahatsız etmek istememiştim, kusuruma bakmayın... Çok derin bir yara olmalı böyle bir iz bıraktığına göre."
Bay Jung oğlanın karşısına oturup derin bir nefes çekti, bakışları önündeki tabaktaydı.
"Haylaz bir çocuktum."
"Benden daha haylaz olduğunuz kesin."
Bay Jung ilk lokmasının ardından eli masadaki boş kadehi kavradı. Kadehin boş oluşu adamı şaşırtmıştı, ağzını mendiliyle silerek kalktı.
"Bir şey eksik diyordum, aklımı başımdan almışsın."
Yoongi gülümsediğinde adam mutfaktaki duvarlardan tekine montelenmiş şarap rafına yöneldi. Şişelerden birkaçını gözden geçirdikten sonra tekine karar kılmış, tıpayı oyalanmadan açarak masaya yönelmişti.
"Bay Jung, çok alkol alır mısınız?"
"Kararını aştığım günler oluyor diyelim."
Bay Jung kendi kadehini doldurup oğlanın kadehine uzandığında sarışın kadehin ağzını eli ile kapattı.
"Ben içmesem de olur."
Bay Jung gözlerini kısarak oğlana baktı.
"Bana eşlik etmeyecek misin Yoongi-ah?"
"Sadece bir kadeh öyleyse."
Yoongi tereddütle elini çektiğinde adam gülümseyerek doldurdu kadehini, tüm özeniyle.
"Teşekkürler."
-
"Ona bir kelime bile etmeden ayrılmam zor olsa da beni üzdüğü kadar onu üzmem lazımdı Bay Jung."
Yoongi elindeki kadehi dik tutmakta zorlanırken Bay Jung kendi kadehini oturdukları koltuğun önündeki orta sehpaya bıraktı.
"İyi bir karar vermişsin, insanlar kontrol etmesi kolay varlıklar."
Bay Jung, sarışının elindeki kadehi dikkatlice aldığında Yoongi halsizce mırıldandı.
"Bay Jung... Başım öne doğru gidiyor sanki."
Bay Jung oğlanın kadehini de kendi kadehinin yanına bıraktığı gibi gözlerini kapatmış, alnını tutan oğlana döndü tekrar.
"Uzun zamandır içmiyor olmalısın, Yoongi."
"Uzun zaman sayılmaz... Aslında..."
Yoongi'nin sesi sonlara doğru iyice kısıldığında Bay Jung ayağa kalkarak sarışına doğru eğildi. koltuktaki oğlanın bacaklarının altından geçirdi bir kolunu. Bir kolunu da sırtına dolayarak destek olduğunda oğlanı kucağına aldı dikkatlice.
"Bay..."
Jung Hoseok kolları arasındaki oğlana bakarak mırıldandı.
"Min Yoongi... Sevgilim..."
+
Umarım sıkıcı bir bölüm olmamıştır sizler açısından. Yorum yapmayı unutmayın!
Sevgiler, pamyu-san
![](https://img.wattpad.com/cover/256599127-288-k85208.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancy, the killer • sope
FanfictionMin Yoongi, Dancy'nin öldürmekten duyduğu zevki ve hazzı anlamaya başladığında bunun sebebi, kendini bir katilin yerine kafa karıştırıcı bir kusursuzlukla koyabilmesiydi. Jung Hoseok ise Yoongi'nin koruyucusuydu, şimdi ve sonsuza kadar...