Multi: Elyas&Taha -İncinmesin Kanatların (Bölümün en başındaki şarkı🤧)
Satır aralarında buluşalım, keyifli okumalar❤
☁️☁️☁️
Atalay'dan:
Dağılmış kafamda biraz sen,
İçinde biraz ben;
Yani soyut bir resimden hiç farkım yok.
Donup kalmışım bu şarkılarda yalnız,
Gülüşlerinde dalıp dalıp var olmak imkansız.
Satırlarca yankılanır bir kadın,
ve şairiyim gözlerinde kaybolan bulutların.Ellerimi cebime sokup derin bir nefes alıp verdim ve gökyüzüne bakıp gülümsedim. Kulaklıklarımdan yankılanan bu şarkı sözlerinin bana anlattığı tek şey beliriyordu zihnimde. Kısa boyu, tombul yanakları ve anaç tavırları... Ondan daha güzel gülen biri tanımadığım gerçeği de gülümsetiyordu beni. Bir tek o, en güzel o.
Issız sokakta kaldırım taşlarının çizgilerine basmadan yürümeye çalışırken bir yandan da şarkıya eşlik ediyordum.
Bugün biraz farklıyım,
İçim dışım kararmış.
Bi' tek seni sevmeyi bilen,
Yararsız bir adammışım.
Biraz da salakmışım,
Gözlerin bir sanatmış ve
Tanrım seni melleklerin küllerinden yaratmış.Ben yararsız bir adamdım. Beni yararlı kılan, değerli kılan tek şey Sare'ydi.
Üniversite sınavını kazanana kadar, ailemin benden istediği ve yaptığım tek şey ders çalışmaktı. Bir arkadaş bile edinmeden, sadece ders çalışmak... Bir hayalim olmamıştı. Geleceğe dair bir umudum yoktu. Bu hayatta var olma sebebimin ailem için çalışmak ve ileride çok iyi bir meslek edinip onları refah içinde yaşatmak olduğuna inandırmıştım kendimi. Bunu da yapmalıydım tabii ki, ama tüm hayatımın bunun üzerine kurulu olmaması gerektiğini fark etmiştim.
Liseden üniversiteyi kazandığım yaz, büyük bir boşluğa düşmüştüm. Kazanmıştım işte üniversiteyi. Yıllarca çalışmıştım ve artık kazanmıştım. Ek çaba sarfetmeme gerek yoktu, dersler başlayana kadar elimde çalışmam gereken konular da yoktu. Bomboştum.
O yaz, kesinlikle benim dönüm noktam olmuştu. Kafamı odamdan ve test kitaplarından ayırıp dışarı çıktığımda, ailemin bana neler yaptığının farkına varmıştım.
Okula başladığım günden itibaren yaptırmaya çalıştıkları tek şey ders çalışmaktı. Dışarı çıkmayı istediğim her an reddedilmiş ve o çalışma masasına mahkum edilmiştim.
Bunların farkında vardıkça öyle bir pişmanlık duymuştum ki. İçimden bir ses neden buna izin verdin, diye isyan ediyordu durmadan.
18 yaşındaydım ve bir kafede saatlerce vakit öldürmenin ne demek olduğu konusunda bir fikrim yoktu.
O yaz, adam akıllı hiç eve girmedim. Ailemle sürekli tartıştım. Aramız hiç olmadığı kadar kötü oldu. Onlar için bardağı taşıran son nokta ise İstanbul'u kazanmam oldu tabii. Antalya'da yaşıyorduk ve doğal olarak Antalya'daki üniversitenin bölümlerini yazdırmışlardı bana. Tercihler kapanmadan önceki gece gizlice uyanıp tercihlerimi değiştirmiştim. Özgürleşmek istiyordum, anlamıyorlardı. Ben de bunu onların eline bırakmak istememiştim.
Artık aşima olduğum sokağımıza girerken, gülümsedim istemsizce. İstanbul'a gelir gelmez yaptığım ilk şey bir ev tutmak olmuştu. Yurtta kalamazdım, kendi başıma kendi ayaklarımın üzerinde durmalıydım çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleysa☁️ (Tamamlandı)
DiversosO, kendi halinde yaşardı. Okuldan eve, evden antrenmanlarına giderdi. Gündüzleri normal biriydi. Sıradandı. Onu kimse merak etmezdi. Ünü için peşinde koşanlar olurdu ama onu gerçekten tanımak isteyen kimse olmazdı. Ben hariç. Ben, gündüzleri a...