9. Bölüm: Sırların Melodisi

167 30 12
                                    

Gözlerimi yeni bir günün sabahına açtığımda Kerem'in başı dizlerimde elim onun saçlarında öylece uyuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi yeni bir günün sabahına açtığımda Kerem'in başı dizlerimde elim onun saçlarında öylece uyuyordu. Onun bu tatlı haline gülümsemeden edemediğim sırada aklıma dün yaşadıklarımız geldi. Bununla birlikte yüzümdeki gülümseme de solarken Kerem'in başını altından destekleyerek kaldırdım ve koltuktan kalktım. Onun rahatça uyuyabilmesi için de başının altına yumuşak bir yastık koyup salonun ortasına kadar ilerledim.

İçimden biraz sonra yapmak üzere olduğum şeyin doğru olup olmadığını düşünmeye başladım. Ama tam salonun ortasına geldiğimde yine o açık mavi bariyeri gördüm. İçimdeki merak duygusuna engel olamıyordum. Sol elimi açık mavi bariyere doğru uzattıktan sonra içeri girdim. Bu anı dün içine girdiğimiz anıyla aynı anıydı. Gözlerim masanın başında gözleri mutluluktan ışıl ışıl parlayan küçük Kerem'e takıldı. Yüzündeki kocaman gülümseme yaşadığı mutluluğu anlatmaya yetiyordu. Ona bakıp gülümserken salonun kapısının oradan gür bir adamın sesi duyuldu.

"Oğlum..."

Adamın sesi o kadar içtendi ki gözlerimi ona çevirdiğimde Kerem'in orta yaşlı halini görmüş gibi olmuştum. Aynı gözler aynı sıcak bakan bakışlar ve onun gibi gülünce yanaklarında beliren derin gamzeleri... Kerem babasının bir kopyasıydı. Annesiyle uzaktan yakından bir benzerliği yoktu. Kerem'in annesi bembeyaz tenli, masmavi gözlü ve oldukça alımlı bir kadındı. Ona bakıp hayran olmamak elde değildi. Tüm genç kızlara taş çıkaran bir güzelliği vardı.

"Babam geldi," dedi küçük Kerem heyecanla. Oturduğu sandalyeden kalkıp koşarak babasına sarıldı. Babası oğlunu kollarının arasına alıp gülümsedi. Onların arasındaki uyuma özenerek baktım. Çocuklarını bu kadar seven bir çift nasıl olurdu da bir anda çocuklarını yok sayardı aklım almıyordu. Nasıl olurdu da onun bunca yıl bir an bile yanında olmazdı?

Düşüncelere dalıp gitmişken Kerem'in babası kenara koyduğu koca hediye kutusunu eline aldı. Kutu kırmızılı mavili hediye paketiyle kaplıydı. Elindeki hediye kutusunu oğluna verdi Kerem'in babası. Hediyesine kavuşmanın mutluluğunu yaşayan küçük Kerem ise sevinçle annesinin derin maviliğine baktı. Annesi güler yüzle oğlunun sıcak bakışlarına karşılık verirken tam o sırada adımı duydum.

"Hande! Neredesin?"

Bu ses bizim büyük Kerem'in sesiydi. Beni göremediği için merak etmiş olmalıydı. Panikle büyük yemek masasına doğru ilerledim. Masada duran kırmızı şeker hamuruyla süslenmiş pastayı elime aldım. O an tıpkı dün olan olayla aynı şey olmuştu. Pastanın bir kopyası elimde belirivermişti. Yüzümde oluşan zafer gülümsemesiyle beraber bariyerden geçip anının dışına çıktım.

Salonun asıl haline geldiğimde Kerem'in burada olmadığını fark ettim. Bende elime geçen bu büyük fırsatı değerlendirip elimdeki kocaman pastayla mutfağa doğru ilerledim. Mutfağın kapısı açıktı. Hızlıca içeri girip yakalanma korkumun ağır basmasıyla buzdolabının kapağını açtım. Elimdeki pasta için dolapta yer açıp yavaşça yerine yerleştirmemle arkamdan gelen sesi duydum.

Rüyalarda BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin