10. Bölüm: Kerem'in Yıldızları

189 29 7
                                    

Hayatımda geçirdiğim en sessiz ve en huzurlu on dakikayı geçirmiştim başım onun omzunda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatımda geçirdiğim en sessiz ve en huzurlu on dakikayı geçirmiştim başım onun omzunda. İkimizde tek kelime dahi etmeden boşluğa bakıyorduk. Aramızdaki bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp konuşmak istedim. Başımı omzundan kaldırıp bana dönen bakışlarına odaklandım. Aniden dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

Derin bakan gözleri yeterince etkileyici değilmiş gibi yanaklarındaki gamzelerde bana inat yaparcasına belirivermişti. Yüzümde dolaşan göz bebeklerine bakarken yutkundum. Kalbim heyecanla atıyor sanki bıraksam göğüs kafesimden çıkıp dağlar kızı Heidi gibi dolaşacaktı. Benim şaşkın bakışlarımın arasında Kerem'in yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Hatta yüzündeki gülümseme o kadar genişti ki dışarıdan gören birisi acaba askı mı yuttu diye düşünüp yardım çağırırdı.

"Kerem..."

Dudaklarını daha fazla gülmemek için birbirine bastırırken bakışlarını kaçırmıştı. En sonunda merakıma yenik düşüp sormaya karar verdim. "Neye gülüyorsun bu kadar?"

Sorum karşısında Kerem bakışlarını bana çevirdi. "Hiç..." Söylediği sadece buydu. Beni geçiştirdiği belliydi ama daha fazla üstelemedim. Nasıl olsa öğrenirdim. İşin tuhaf olan yanıysa daha on dakika önce acı çekerken şimdi gülmesiydi. Sinir bozukluğuyla güldüğü belliydi.

"Kerem anlattığın o yıldızlı yere beni de götürür müsün?" diye sordum heyecanla. Sesimdeki tınıdan bunu ne kadar istediğimi anlamıştı. Kahverengi harelerini gözlerime sabitleyip yanıtladı sorumu.

"Ben oraya kendimi ne zaman kötü hissetsem giderdim. Şu an da pek mutlu olduğum söylenemez. O yüzden beraber bu gece kamp yapsak hiç fena olmaz," dedi gülümserken. Ona sanki bana dünyaları vermiş gibi mutlulukla baktım. İç sesim bile sevinçten çığlık atıyordu. Çünkü o yer Kerem için en özel yerdi ve beni oraya götüreceğini söylemişti. İçimdeki tüm duygular bir anda yerini saf sevgiye bıraktı. Bu sevgi tüm kalbimi tıpkı bir annenin şefkatiyle sarmıştı. Hissettiğim bu sıcaklıkla sadece gülmek istiyordum. Sadece gülmek...

"Süper o zaman!" dedim coşkuyla. Kerem'in gözleri elimdeki sargıya kaydı bir anlığına. "Ama elindekini çıkarıp öyle gidelim," dedi keyifsizce. Ne demek istediğini anlamamıştım. Elimdeki sargıyı çıkarsam ne olurdu? Çıkarmasam ne olurdu? O artık benim bir parçam gibi olmuştu sonuçta.

"Neden ki?" dedim saf saf. Kerem durgun bakışlarını elimden alıp gözlerime çevirdi. Önce gergin bir nefes verdi. Ardından konuşmaya başladı. "Gideceğimiz o güzel yerde elinde onu görüp daha fazla üzülmek istemiyorum," dedi yutkunmakta zorlanırken. Sanki şu an dudaklarından çıkan tüm kelimeler boğazını yırtarcasına çıkmıştı. Acılardan oluşan küçük bir tebessümle sargılı elimi avuçlarının arasına aldı. Elim onun elleri arasında kayboluyordu. Gözlerim onun gözlerinde onun gözleri ise elimdeydi.

"Çünkü," dedi ve sustu. Devamını getirecek cesareti bulamamıştı kendinde. Onu daha fazla zorlamamak adına konuyu değiştirmeyi düşündüm. Aklıma gelen ilk şeyse kamp için hazırlık yapmamız gerektiğiydi.

Rüyalarda BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin