16. Bölüm: Kucak Dolusu Mutluluk

125 25 0
                                    

Annem mutluluğun sebebinin çok küçük bir şeyde bile olabileceğini söyler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annem mutluluğun sebebinin çok küçük bir şeyde bile olabileceğini söyler. Bizim için çok küçük çok basit gelebilecek bir şey bir başkasının yüzünü güldürebilir gözlerinin ışıldamasını sağlayabilir. İşte mutluluk bu yüzden paha biçilemez bir duygudur. Çünkü bu duyguyu yaşamak için herhangi bir şeye sahip olmamız gerekmez. Sadece kalbimizde bulunan bir damla sevgi bizim hayata karşı farklı bir çerçeveden bakmamızı sağlar. Böylelikle mutlu olmak için bir sebebe ihtiyacımız kalmaz. Zira insanın kalbindeki bir damla sevgi sayesinde yüzünde gülümseme gözlerinde ise mutluluğun ışıltısı hiç eksik olmaz.

"Hande," diye seslendi Kerem. Onun sesiyle daldığım düşüncelerin arasından sıyrılmıştım. Bakışlarımı yoldan alıp ona çevirdiğimde ne düşündüğümü merak ettiğini gözlerinden anlayabiliyordum.

"Ne düşünüyorsun?"

Ses tonu imalı çıkmıştı. Yüzünde ise o her zamanki muzip gülümsemesi ve sevimli gamzeleri belirivermişti. "Ne düşündüğümü duyabilirken bunu sorman biraz saçma oldu sanki," dedim bilmiş bir tavırla. Beni başıyla onaylayıp bakışlarını tekrar yola çevirdi. Yaklaşık bir saattir yoldaydık. Resmen koltukta oturmaktan bacaklarım uyuşmuştu.

"Daha ne kadar yolumuz var?" diye sordum dudak bükerek. Bu halimi dikiz aynasından gören Kerem halime gülmeye başlayınca oflayıp puflamaya başladım. "Az kaldı," diye mırıldandığında gözlerimi devirdim. En son böyle dediğinden bu yana yarım saat geçmişti. Daha ne kadar yolumuz var diye içimden söylenmeye bile başlamıştım. Hem böylece dıştan trip atarken iç sesim Kerem'in kafasının içinde yankılanacaktı.

"Sen çok fenasın," dedi Kerem gözlerini yumup susmamı umarken. Ama ben kabustaki korkunç seri katil gibi otuz iki diş sırıtıp inadına daha çok söylenmeye başladım. "Ne zaman varacağız?" diye tekrar ağzımı açtığım sırada Kerem dayanamayıp eliyle ağzımı kapatmıştı. "Zihnin yeterince konuşuyor," dedi arabayı park ederken. Ona şok içinde baktım.

İçimden bunu sana ödetirim nasılsa diye geçirirken sonunda elini ağzımdan çekmişti. Tabii ağzımın açılmasıyla taramalı tüfek gibi konuşmaya başlamıştım. "Sen benim neden ağzımı kapatıyorsun? Yoksa sen beni yarın öbür gün çok konuşuyorum diye terk mi edeceksin?"

Gözlerimi kısarak söylediğim bu sözlere Kerem kahkahalarla güldü. "Hayır tabii ki de seni terk etmem. Zaten seni ömür boyu yanımdan ayırmayı düşünmüyorum," dedi gözleri beni bulduğunda. Doğrusu bu sözler karşısında eridiğimi söyleyebilirim. "Varış noktamıza varmış bulunmaktayız Hande Hanım."

Gözlerim camdan dışarıya kaydığında buranın bir oyuncak fabrikası olduğunu fark ettim. Tabii bunu fark etmemle arabanın içinde sevinçten çığlık atmam bir olmuştu. "Kerem sen nereye getirdin bizi?" diye sordum şaşkınlıkla. Gören de sorumun cevabını bilmediğimi sanırdı. Kerem daha ağzını açamadan kemerimi çıkarıp kamyonetten indim. Kapıyı kapatırken fabrikaya sanki hazine görmüşüm gibi bakıyordum.

Rüyalarda BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin