18. Bölüm: Renkli Taşlar

100 23 3
                                    

Ağacın bizi kucaklayan dalları arasındaydık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağacın bizi kucaklayan dalları arasındaydık. Yüzümüzü gıdıklayan rüzgara karşı oturmuş uçup giden kuşları seyrediyorduk. Derin bir nefes alıp içimi bu manzaranın bana verdiği huzurla doldurdum. O an "Kerem," diye mırıldandım. Manzaraya dalmış bakışları bir anda beni buldu. "Gidelim mi?"

Kolları beni daha da sıkı sardı. Gözlerimi onun güneş ışığında bal rengine dönen gözlerine diktim. Yüzünde tatlı gamzeleri beliriverdi. Dayanamayıp parmağımı gamzesinin üzerinde gezdirdim. Minik bir çizgi nasıl bu kadar sevimli olabilirdi?

"Gidelim," dedi Kerem ağaçtan inmeye hazırlanırken. Ondan ayrılıp peşinden inmeye yeltendiğimde ağacın dalları arasındaki kıpkırmızı elmalar adeta beni çağırıyordu.

Gözlerim sanki büyülenmişim gibi elmaların üzerinde gezinmeye başlayınca ağaçtan inmekten son dakikada vazgeçmiştim. Oturduğum dala iyice yerleşip en yakınımdaki elmayı kopardım. Elma epey iriydi. Tam da elmalı turta yapmalıktı. Bu fikir bile ağzımın sulanmasına yetmişti.

"Hande inmiyor musun?" diye seslendi Kerem aşağıdan. "Elma toplayacağım. Sana attıklarımı yerden al," dedim bir başka daldaki elmaya uzanırken. Ağacın gövdesine sıkıca sarılıp elmayı kopardım. Ardından diğer elma ile birlikte yere attım. Kerem yere attığım elmaları tişörtünün içinde toplarken onun bu haline gülmeden edemedim.

Daha sonra ağacın gövdesine sarılırken ayağa kalkıp bir başka daldaki elmaya uzandım. Yanında duran iki elmayı da koparıp aşağıya attım. Sonra gelen sesle olduğum yerde kalakaldım. Bu ses Kerem'e aitti. Kafasını tutarken bir anda bayıldı. Az önce sevgilimin kafasına elma atıp bayılttım mı yoksa bana mı öyle geldi? Hayır kesinlikle onu bayıltmıştım. Hem de kafasına elma atarak...

"Kerem!" diye bağırdım. Panikle ağacın dallarının arasından yere inmeye başladım. Dallara bir bir basarken sonuncu dalda kendimi boşluğa bırakıp onun yanına koştum. Yerde bir seksen yatan Kerem'in yanına oturduğumda ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Stresten elim ayağım titrerken yanağına hafifçe vurdum. "Kerem aç gözlerini."

Kerem gözlerini tam olarak açamasa da hafifçe aralayıp başını tutmaya başladı. O kendine gelmeye başlarken rahatlayıp derin bir nefes aldım. "Çok acıyor mu?" diye sordum dayanamayarak. Kerem gözlerini tamamen açıp bana dalga mı geçiyorsun der gibi bakmaya başladı. Sonuçta hangi kız sevgilisinin kafasına elma atardı ki? Bu konuda da bir ilki gerçekleştirmiştim.

"Özür dilerim. Ne diye bakmadan elma atarsın ki?"

Kendi kendime söylendiğim sırada içimdeki anaç ruhun da etkisiyle Kerem'i bağrıma basıp başını okşamaya başladım. "Kıyamam ben sana," diyerek saçlarını okşadığım sırada elmanın kafasına isabet ettiği dolayısıyla başının ağrıdığı son dakika da aklıma geldi.

"Hande biz en iyisi gidelim," dedi ayağa kalkarken. Bir yandan kafasını tutarken bir yandan da arabaya doğru ilerlemeye başladı. Ben de yerdeki elmaları kucağıma doldurup peşinden koştum. Kucağımdaki elmaları arabanın bagajına koyup öne geçecekken Kerem'in başını tutmaya devam ettiğini gördüm.

Rüyalarda BuluşalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin