Herkese merhaba. Ben aslında bu bölümün yarısından fazlasını 1 ay önce yazmıştım ama tıkandığım için devam edemedim. Tamamlamak bugüne nasip oldu.
İyi okumalar!
Herkes heyecanlanmış ve şaşırmıştı. Durmstrang öğrencilerinin arkasında yeniden sıra olup onlarla birlikte Büyük Salon'a yöneldiğimizde birkaç öğrenci zıplayıp Krum'ı görmeye çalışıyordu. Altıncı sınıftan bazı kızlar, yürürken bir yandan da hummalı bir şekilde ceplerinde bir şeyler aranıyorlardı - "Ay, inanamıyorum, üzerimde tek bir tüy kalem yok -"
"Şapkama rujla imza atar mı dersin?"Hepimiz kendi masalarımıza yerleştik. Krum'la diğer Durmstrang'lı öğrenciler hâlâ kapının oradaydılar. Nereye oturacaklarını bilemiyormuş gibiydiler. Beauxbatons öğrencileri ise Ravenclaw masasını tercih etmişlerdi. Yüzlerinde somurtkan ifadelerle Büyük Salon'u süzüyorlardı. Üç tanesi başlarındaki eşarplarla şallara sıkı sıkıya sarılmış haldeydi.
Durmstrang'lı öğrenciler bizim masamıza doğru ilerlemeye koyulduğunda onlara yer açmak için hamle yaptık. Krum dosdoğru gelip Draco ile benim karşıma oturmuştu.
"Merhaba," dedi, bize tok bir sesle. Elini uzatıyordu. Draco da ona elini uzatıp selamlamak için öne eğildi.
Durmstrang öğrencileri kalın kürklerini çıkarıyor ve yıldızlı, siyah tavana ilgiyle bakıyorlardı. Bir kısmı ise altın tabaklarla kadehleri ellerine almış inceliyordu, besbelli etkilenmişlerdi.
Bu arada hademe Filch öğretmenlerin masasına sandalye ekliyordu. Bu akşamın şerefine kürklü, eski frakını giymişti. Dumbledore'un sandalyesinin yanına dört sandalye daha yerleştirdi.
Bütün öğrenciler salona girip kendi binalarının masasında yerlerini aldıktan sonra, öğretmenler içeri girdi. En uçtaki masaya doğru sıra halinde yürüyüp yerlerini aldılar. Sıranın en sonunda Profesör Dumbledore, Profesör Karkaroff ve Madam Maxime vardı. Müdireleri görününce Beauxbatons öğrencileri fırlayıp ayağa kalktılar. Hogwarts öğrencilerinden bazıları güldü. Beauxbatons'lular utanmışa benzemiyordu. Madam Maxime, Dumbledore'un sol tarafına yerleşene kadar da yerlerine oturmadılar. Dumbledore oturmadı, Büyük Salon'a bir sessizlik çöktü.
"İyi akşamlar, hanımlar beyler, hayaletler ve -hepsinden önce- konuklar,"
dedi Dumbledore, yabancı öğrencilere gülümseyerek."Hepinize Hogwarts'a hoş geldiniz demekten büyük memnuniyet duyuyorum. Umarım burada konuğumuzken hem rahat, hem de hoş vakit geçirirsiniz."
Başındaki atkıyı hâlâ sıkı sıkı tutan Beauxbatons'lu bir kız öğrenci hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde alaylı alaylı güldü. Hallerinden pek hoşnut değillerdi.
Dumbledore,
"Turnuva şölenin sonunda resmi olarak başlayacak," dedi. "Şimdi hepinizi yemeye içmeye davet ediyorum, evinizdeymiş gibi davranın!"Yerine oturdu. Karkaroff'un hemen öne eğilerek onunla konuşmaya başladığını gördüm.
Önümüzdeki tabaklar her zaman olduğu gibi yemekle doldu. Mutfaktaki ev cinleri sınır tanımamıştı anlaşılan; önümde bugüne kadar gördüğüm en zengin menü diziliydi. Üstelik aralarında yabancı mutfaklara ait olduğu belli olan yemekler de vardı.
Büyük Salon her zamankinden çok daha kalabalıkmış gibi görünüyordu, oysa fazladan sadece yirmi öğrenci vardı. Belki de farklı renklerdeki üniformaları siyah Hogwarts cüppelerinin arasında çok dikkati çektiği için daha kalabalık görünüyorlardı. Kürklerini çıkaran Durmstrang öğrencilerinin içlerinde koyu kan kırmızısı cüppeler olduğu anlaşılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (4)
FanfictionKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 4. KİTAP OLUP (ATEŞ KADEHİ) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK ÜÇ KİTABI OKUYUNUZ.