Kısa bir bölüm ama en iyisi bu bölümü burada kesmekti. İyi okumalar!
"İyice aklını kaybettin sen." Draco kitaplarını şöminenin karşısındaki masaya yığarken söylenmeye devam ediyordu. "Gerçekten söylüyorum delirdin. Cesaret iksiri falan mı içtin? Öyleyse bana da söyle de bileyim."İçinden siyah ciltli bir kitabı eline alıp kendisini deri koltuklara attı. Aksi aksi sayfaları çevirirken bir bana bir de konu başlıklarına bakıyordu. "Önce Moody'ye kafa tuttun, her neyse o... Şimdi de Snape, hem de yara izi kafa için."
Cezadan yorgun argın döndüğüm için keyifsiz bir şekilde gözlerimi devirip ben de koltuklardan birine attım kendimi.
"Belki de siz çocuk gibi kavga etmeseydiniz ben de ceza almazdım," diye sitem ettim. "Bir de Hermione'ye haksızlık edilince dayanamadım."
Durup gözlerime baktı. "Biliyorsun, Granger'a isabet ettirmek istememiştim."
Yapmacık bir şekilde gülümsedim. "Ama ettirdin."
Derin bir nefes koyvererek yeniden sayfalara döndü. "Potter'ın yaptıklarını görmezden geliyorsun," diye geveledi.
"Ben kimsenin kız arkadaşı falan değilim," dedim, bu konudaki rahatsızlığımı dile getirmeliydim.
"Yüzüme vurmasan olmaz..." Bıyık altından kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Kaşlarımı kaldırarak onu izledim. Artık bana bakmıyordu bile.
"Anlayamadım?" diye sordum, şaşkın bir ifadeyle. Ancak bana cevap vermek yerine koca, aptal kitabıyla ilgilenmeye devam etti. İksirlerle ilgili bir şeyler okuyordu. Karşımdakinin Hermione mi yoksa Draco mu olduğundan emin olamıyordum. Beni görmese bile ona dil çıkardıktan sonra ayağa kalkıp yatağıma kavuşmak üzere ilerledim.
Ertesi günlerde de öğretmenlere kafa tutan kız olarak popülaritem yerini koruyordu. Hayatımda pek bir şeyin değiştiğini söyleyemezdim. İlk günden beri "tuhaf" olarak adlandırıldığım için insanlar benim hakkımda konuşuyordu. Slytherin'deki birçok öğrenci de benim gibi tuhaf olduğundan uyum sağlamakta güçlük çekmiyordum. Ama duyduğum bazı "Malfoy'un kız arkadaşı" dedikoduları sinirlerimi germişti. Gerçi buna benden daha çok gerilmiş gibi duran birisi varsa o da Pansy Parkinson'dı. Sürekli benimle uğraşmaya, koridordan geçerken sataşmaya çalışsa da peşimde dolanıp duran Draco Malfoy, ona çenesini kapatması için güzel bahaneler sıralıyordu.
Rita Skeeter yayınladığı yalanlarla dolu Harry Potter röportajı ise Draco'yu epey eğlendirmişti. Akşamları Ortak Salon'da oturup karikatür okur gibi röportajı okuyor ve kıkır kıkır gülüyordu. Hermione ile Harry'nin sevgili oldukları hakkındaki paragraf ise dikkat çeken kısımlardandı ama kimse bunu yutmamıştı. Çünkü herkes hala Harry'nin nasıl benim bileğimi tuttuğunu ve Draco ile kavga ettiklerini konuşuyordu. Bir nevi ortalığı karıştıran kız olmuştum. Aslında çok da önemli değildi, Draco ve Harry'nin zaten birbirlerine bayıldıkları söylenemezdi. Ben de sadece bahaneydim.
"Juliet!"
Koridorda ilerlerken adımı seslenen Harry'nin sesini duydum. Neyse ki Draco etrafta yoktu, ikisinin yine aptal gibi birbirlerine girmelerini istemiyordum. Ona döndüğümde neredeyse koşar adımlarla peşimden geldiğini gördüm.
"Hey, Harry!"
Tam o sırada arkasından onu takip eden Cho ona seslendi. Harry'nin dişlerini sıkarak arkasını dönüşünü izledim. Onun hakkında konuşulmasından, ona seslenilmesinden bıkmış görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eğer Harry Potter'da Olsaydım (4)
FanfictionKitabın içinde kaybolmak gibiydi, Harry Potter'ı okumak... BU KİTAP 4. KİTAP OLUP (ATEŞ KADEHİ) DEVAM NİTELİĞİNDEDİR, LÜTFEN ÖNCE DİĞER İLK ÜÇ KİTABI OKUYUNUZ.