Asabiyet

358 51 67
                                    

İyi okumalar!

Harry öylece kalakaldı. Büyük Salon'daki bütün gözlerin ona çevrilmiş olduğunun farkındaydı. Afallamıştı. Kimse alkışlamadı. Salonu kızgın anların sesini andıran bir vızıldama kaplamaya başlamıştı; bazı öğrenciler, yerinde donakalmış olan Harry'yi iyice görebilmek için ayağa kalkıyordu. Baştaki masada Profesör McGonagall da ayağa kalkmış ve Ludo Bagman'la Profesör Karkaroff'un yanından hızla geçerek derhal Profesör Dumbledore'un kulağına bir şeyler fısıldamaya başlamıştı. Kulağını ona yaklaştırmış dinleyen Dumbledore'un kaşları hafifçe çatıktı.

Baştaki masada Profesör Dumbledore doğrulmuş, başını sallayarak Profesör McGonagall'ı onaylıyordu.

"Harry Potter!" diye seslendi bir kez daha. "Harry! Buraya, lütfen!"

Harry ayağa kalktı, cüppesinin eteğine bastı ve hafifçe tökezledi. Gryffindor ve Hufflepuff masalarının arasındaki boşluktan yürümeye başladı. Uğultu gittikçe arttı. Bana bir saat gibi gelen bir sürenin sonunda Dumbledore'un yanına vardı.

"Evet... içeri geç, Harry," dedi Dumbledore. Gülümsemiyordu.

Harry öğretmenler masasının kıyısından kıyısından yürümeye başladı. Hagrid masanın en sonunda oturuyordu. Harry'ye her zamanki gibi göz kırpmadı, el sallamadı, selam vermedi. Tamamen afallamış görünüyordu, Harry yanından geçerken herkes gibi o da bakmakla yetindi.

Önce Ludo Bagman ardından Dumbledore ve diğer öğretmenler salondan çıkıp gitmişti. Dumbledore o kadar düşünceli görünüyordu ki bize hiçbir şey söylememişti bile. Aniden fısıltılar yükseldi ve kargaşa havası salona hakim oldu.

"Ne büyük aptallık ama," dedi, yanımda oturan Draco. Harry'nin geçip gittiği yere doğru bakıyordu. "Dikkat çekmek için canından olacak, haberi yok. Bu yarışma öyle çocuk oyuncağı olmaz."

"Kadehe ismini Harry koymuş olamaz," dedim onu izlerken.

Bakışlarını bana çevirdi. "Kadehe Potter'ın adını başka kim koysun ki?" dedi alayla, hemen sonra yüzünde ciddi bir ifade oluştu. "Ama bu sefer o baş belasının adımlarını takip etmiyorsun, Juliet. Onun yüzünden tehlikeye atılmanı istemiyorum."

Bir an sonra hepimiz kalkıp Ortak Salon'a yöneldik. Öğrenciler Harry'nin nasıl sahtekarlık yaptığı konusunda dedikodu yapıyorken, Draco da sanki her an kaçıp Harry'nin peşinden gidecekmişim gibi beni gözlüyordu.

***

Bütün okulu etkisi altına alan olay gün geçtikçe normalleşmek yerine anormal durumlar ortaya çıkarmıştı. Genellikle Gryffindor'larla araları çok iyi olan Hufflepuff'lar, şimdi hepsine karşı çok soğukdavranıyorlardı. Belli ki Hufflepuff'lar, Harry'nin, şampiyonlarının zaferine gölge düşürdüğünü düşünüyorlardı. Hufflepuff binasının tarihinde zaten çok az zafer vardı. Bu az sayıdaki zaferlerden birini onlara yine Cedric'in, Gryffindor'u Quidditch'te yenerek kazandırmış olması, kırgınlıklarını daha da artırıyordu.

Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi demek, Gryffindorlar ile bir arada olmak demekti. Draco da Harry'nin adı kadehten çıktığından beri öfkeli görünüyordu ancak onun Hufflepuff'ın şöhretini umursamadığını biliyordum. Ders için Hagrid'in kulübesinde toplandığımızda Draco, Harry'yi görünce "Aa, çocuklar, bakın, şampiyon," dedi Crabbe ve Goyle'a. "imza albümleriniz yanınızda mı? İmzasını hemen alsanız iyi olur, çünkü pek uzun süre bizimle kalacağını sanmıyorum... Tarihteki Üç-Büyücü şampiyonlarının yarısı ölmüştür... sence sen ne kadar dayanacaksın, Potter? İddiaya varım, ilk görevin onuncu dakikasını çıkaramazsın."

Crabbe ve Goyle dalkavukça güldüler. Ama Draco daha ileri gidemedi, çünkü Hagrid kucağında sandıklardan oluşan bir kuleyle kulübesinin köşesini dönmüştü. Sandıkların her birinin içinde çok iri bir Patlar-Uçlu Keleker vardı. Hagrid dehşete düşmüş olan sınıfa, Kelekerler'in birbirlerini öldürme nedeninin fazladan enerji birikmesi olduğunu, çözümün de her öğrencinin bir Keleker'e tasma takıp kısa bir yürüyüşe çıkarmasında yattığını açıkladı. Bu planın tek iyi yanı, Draco'nun dikkatini tamamen başka yöne çekmesiydi.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin