Hazırlık

574 54 28
                                    


Merhaba!

Kısa bir bölüm yayınlamak istedim. Hala ölmedim ama buna yaşamak da denmez hahahahah

Bu bölümden sonra Hogwarts serüveninin yeni yılını başlatabiliriz sanırım... O yüzden bunu ufak bir hazırlık bölümü olarak düşünebilirsiniz. İyi okumalar!


Ne kadar büyük berbat ettiğimin farkındaydım ancak vakit yoktu. Büyücünün bana doğru yaklaşmasına izin veremezdim. Patronus'umun görünmesini göze alamamış, paniklemiştim. Kendimi bilmez halde koşuşturuyordum. Harry ve diğerlerini gördüğümde iyice hızlandım. Onlar da beni fark etmiş, olduğum yere doğru geliyorlardı.

"Harry!" diye seslendim, asasını ona doğru uzatıyordum.

Yeşil duman yüzüne yansıyordu ama gözleri benim üzerimdeydi. Elini uzatarak bana doğru koştu.

"Juliet, neredeydin?"

Tam o sırada sözcüklerin boğazıma dizildiğini hissettim. Bir el aniden beni yakalayıp geriye doğru çekti. Harry'nin asası elimden fırlamış, neyse ki onun önüne doğru düşmüştü. Birden bir pop sesi belirdi ve birçok adım sesi duyuldu. Büyücülerin hepsi asalarını altın üçlüye çevirmişti.

Beni tutan el ise Lucius Malfoy'a aitti. Büyücüler "SERSEMLET," diye bağırdı ve göz kamaştırıcı bir dizi ışık etrafa yayıldı. O sırada, ben ne olduğunu tam olarak anlayamadan, bir kez daha görüntüm değişti. Karmaşanın içerisinde Lucius Malfoy beni yakalamış ve bambaşka bir yere cisimlenmeme sebep olmuştu. Etrafa baktığımda yeniden Malfoy Malikanesi'nde olduğumu fark ettim. Loş ışıkların altında, giriş katındaydık. Şimdi etrafta çıt çıkmıyordu, bu sessizlik kulak tırmalayıcıydı.

Lucius hırpalanmıştı, kıyafetinin bir kısmı yanmış gibi görünüyordu. Yüzünde bariz bir yorgunluk ifadesi vardı. Ona ne olduğunu sormak istemiyordum, zaten az çok tahmin edebiliyordum. Yine de orada durup suratına bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Ben onun nerede olduğunu, ne yaptığını biliyordum. Peki, o biliyor muydu? Neden aniden beni almaya gelmişti?

"Asanı ver," dedi kararlı bir ses tonuyla.

Asamı arkamda tutarak onu dikkatle süzdüm.

"Neden?" diye sordum.

"Asanı bana vermezsen sana yardımcı olamam ve yardıma ihtiyacın var."

Düşünceli bir halde bekledim. Büyüyü yaptığımı görmüş müydü? Peki ya Patronus'u? Yoksa bunu kontrol edebilmek için mi asamı istiyordu? Ona güvendiğimden emin değildim ama Draco'nun beni incitecek bir şey yapacağını düşünmüyordum. Bu durumda Lucius da yapmamalıydı...

Derin bir nefes vererek asamı ona doğru uzattım.

Asayı elimden yavaşça alırken, "Olay olduğunda bizimleydin," dedi aniden. "Draco seni kalabalıkta buldu ve doğruca eve geldik. Yanımızdan ayrılmadın. Kimseye bilgi vermek zorunda değilsin, asanda da bir şey bulamazlar."

"Ama Harry ve diğerleri beni gördü," diye mırıldandım, bu yalanın tutarlılığını aklımda tartmaya çalışıyordum.

"Öyleyse Potter'ın seni, buna inanacak kadar çok sevdiğini umalım. Yalanını destekleyebilir ya da en iyi ihtimalle göz ardı edebilir."

Büyük olasılıkla Harry ve diğerleri neler olduğuna anlam veremeyecekti ama onu ve masum bir ev cinini geçici bir süreliğine de olsa kurtarmayı başarabilmiştim. Belki Lucius ile olduğum için başımın belada olduğunu düşünebilirlerdi. Eğer bunu seherbazlara anlatırlarsa Malfoy ailesinin de başı derde girerdi. Lucius'un neden bunu göze aldığını anlayamıyordum.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin