1. Bölüm Dönüm Noktası

328 7 7
                                    


6 Ekim, New York, Amerika

"Charles, bu kaçıncı kız ? Artık otuzlu yaşlarımızdayız. Sence de evlenmenin zamanı gelmedi mi?" diye sordu Dr. James Evans Harvard Üniversitesinden beri arkadaşı olan Dr. Charles Anderson'a.

"Ben senin yaptığın hataya düşmeyeceğim. Sen evlendin ve ne oldu? Ben hayatımı bir kadına bağlı kalarak yaşayamam. Emily'den sonra dersimi aldım." dedi en yakın dostu Charles. James, Emily'nin adını anarken Charles' ın yüzünün nasıl uzaklara daldığını görebiliyordu. Aslında arkadaşına da hak veriyordu. Kimse öyle bir olaydan sonra tekrar birine bağlanmak istemezdi. Ama hayat devam ediyordu.

"Ne demek ne oldu, çok mutluyum ve 3 ay sonra oğlum doğacak. Emin ol bu nasihatımı dinlemediğine ileride pişman olacaksın." Charles bir an düşündü. Bu hastanede ve dışarıda binlerce kız etrafında pervane oluyordu. Yakışıklı ve uzun boyluydu. Kızlar mavi gözlerine ve kumral saçlarına hayranlıkla bakarlardı. Aynı zamanda da doktordu, zekiydi. Kalp cerrahıydı, zengindi. Kızların gözünde bir av gibiydi. Nasıl olsa hepsi onu tanıdıklarını zannedip ona sahip olmak istiyorlardı.

  Sorun şu ki onun kim olduğu hakkında en ufak bir fikirleri bile yoktu. Bu yüzden hepsinden nefret ederdi. Özellikle Emily'den sonra. Güzel Emily, saf Emily... Ondan sonra aşkı tamamen bir kenara atmış, içindeki kanayan boşluğu,Emily'nin denizlere benzettiği mavi gözlerinden ördüğü buzdan tuğlalarla kapatmıştı.

Kızları bulması sorun değildi. Onlarla bir gece geçirir ve sabah erkenden hiçbir şey olmamış gibi çekip giderdi. Tabi onları aşağılayacak birkaç küçük ayrıntıyı bıraktıktan sonra.

Cebinde çalan alarm onu gerçeğe döndürdü. Hastasının kalbi durmuştu. Koşarak James ile oturduğu masadan ayrıldı. 4. kattaki 100 nolu odaya geldiğinde hemen işinin başına geçti. Çalan alarm sesini duydu ve ekrandaki düz çizgiyi gördü.

"Yapamazsın, kurtulacaksın. Sana nakil edilecek kalp varmak üzere. Hayata tutunacaksın." dedi lise çağındaki 2 yıldır kalp bekleyen hastası Mary'ye.

5 dakika süren kalp masajı ve üç kez uygulanan şoktan sonra nihayet düz çizgideki kıpırdanmayı gördü. Hastanın hayati değerleri normale dönerken herkes tuttuklarını fark etmedikleri nefeslerini bıraktı.

Charles yine bir hayat kurtarmanın verdiği huzurla yerin iki kat altına doğru yola çıktı. Önünde zorlu bir ameliyat vardı.

**

8 saat süren zorlu ameliyattan sonra odasına attı kendini ve çalışma masasının karşısındaki kahverengi deri koltuğa uzandı. Ameliyat iyi geçmişti. Birine yine hayat vermişti. Soğuk buzların, buğulu camların arkasından baktığı yaşamındaki tek anlam hayat kurtarmanın verdiği mutluluktu. Geçmişten kalan acılarını ver her akşam başka hir kadına yaşattığı acıların vicdan azabını ancak böyle unutabiliyor ve giderebiliyordu.

İnsanlara hayat veren ve acılarla hayatlarını çalan o küçük organ parçasını adı gibi biliyordu ve onu defalarca elinde tutmuştu. Ama yinede bilmek yaşanan ızdırapları engellemeye yetmiyordu. Üstünde düşünebilsek acı, acı olur muydu hiç? Beynimizle o görünmeyen engeli aşabilseydik yaşadığımıza hissetmek denilebilir miydi?

9 Ekim

...

Dr. Charles kimseye aldırmadı. Kalp masajına devam etti. Alnından terler akıyordu, yorgunluğa aldırmamayı yıllar önce öğrenmişti. İşe yaramayınca şok cihazını çalıştırdı. Bir değişiklik olmadı, yine denedi hala nabız yoktu ve tekrar, ve sonra tekrar...

Kusursuz Tesadüf  [Beklemede]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin