12. Bölüm

3K 228 60
                                    

2005 (Timur Aktepe Lisesi)

"Ahmet!
Hadi be oğlum. Yakınlarda bir yere gidiyoruz zaten. Kop gel işte sen de."

Ahmet artık bıkmıştı.
Bekir'in önü alınamaz ısrarlarından gerçekten gına gelmişti.

Neredeyse her hafta en az bir kere bu diyaloğu yaşıyorlardı.
Neredeyse her hafta.
Kabus gibi.

Tamam.

Bu davetler dışarıdan bakıldığında gerçekten iyi niyetli görülebilirdi.

Hatta Bekir'in kanatsız bir melek oluşu bile tartışılabilirdi.

"Ah ne iyi niyetli çocuk asosyal kuzenini topluma kazandırmaya çalışıyor." gibi tiyatral bir algı bile oluşabilirdi.

Hatta arkasında yatan sebepleri bilmese Ahmet bir nebze mutlu bile olabilirdi.
Ama Ahmet salak değildi.

Evet kabul Bekir'in niyetini başlarda pek anlayamamış ve aptal gibi bütün iyi duygularıyla davetlerine icabet etmişti.

Bazen bir kafeye oturmuşlar, bazen bowlinge gitmişler ve bazen de orada burada oyalanmışlardı.

Ahmet her ne kadar insan içine çıkmaktan imtina etse de kuzenini kıramamış ve onun için insanların iğneleyen bakışlarına katlanmak zorunda kalmıştı.

Ve maalesef bu güruha Bekir'in arkadaş grubu ve onların bakışları da dahildi.
Hatta o sıralar bulduğu bir çözümle şapka takıyor ve sanki hastaymış gibi maske bile kullanıyordu.

E neticede o koca koca yaraları saklamak kolay değildi.
Ama buna rağmen kuzeninin onunla vakit geçirme çabasını görmezden gelmiyor,
Bekir davet ediyor Ahmet de gidiyordu.

Ahmet gidiyordu ama işte...

Bir sorun vardı sanki.

Bekir ve arkadaşları ile ne zaman dışarı çıksalar ya Bekir cüzdanını unutuyordu, ya parasını kaybediyordu ya da Ahmet'e bir konuda çok fena işi düşüyordu.

Yan masadaki kavgalı olduğu çocukları korkutmak ve göz dağı vermek gibi.

Mesela yani.

Ahmet salak değildi.
Ama fazlasıyla utangaçtı.
Bekir'in onu kullanışını fark etmesine rağmen bunu yüzüne vuramayacak kadar utangaçtı.

Bu yüzden kendince böyle bir çözüm bulmuş ve türlü bahanelerle Bekir'den bir süre kaçabilmişti.

Ta ki şuana kadar.

"Gidelim bakalım teyze oğlu. Ama bu son bundan gayrı ısrar etmek yok.

Bu arada çantana bak bakalım cüzdanın yerinde mi? Sanki sıranın üzerinde kalmıştı diye hatırlıyorum."

"Bendedir bendedir. Nerede olacak başka."
Onlar birlikte okul kapısından çıkarken içinden hadi bakalım dedi Ahmet.

*******

"İşte şu masa teyze oğlu. Mavi montlu kızı bir haftadır düşürmeye çalışıyorum ama yüzüme bile bakmadı. Şimdi gidip yanındakini sana ayarlıyorum ve mavişle iki kelam edecek ortam oluşuyo."

Yüz YüzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin