Bilge
“Bence tam olarak şuan pes ediyorsun.”
Ahmet, çimlerin üzerine oturmuş elindeki parçaya anlamsızca bakarken ben başında dikiliyordum.
Kollarımı bağlamış, tek kaşım havada iken yüzümde bir haklılık ifadesi var.
Ve başında dikiliyorum.
“Hayır. Yani pes etmiyorum ama aklımda bazı sorular var.”
Yüzünün meraklı ifadesi bana dönerken, kafamla hafif bir onay vererek devam etmesini bekledim.
“Hmm. Bildiğim kadarıyla bir köpek sahiplenen insanlar, eğer bahçede besleyecekse ona bir kulübe alır. Doğru muyum?”
Onu başımla onaylarken ben de kendimi yanına bıraktım ve elindeki tahta parçasını alarak incelemeye başladım.
“Evet, kesinlikle.”
Ahmet dudaklarını birbirine bastırmış başını ağır ağır sallarken hemen yanında inşaat halindeki kulübeye bakmış ve tekrar bana dönmüştü.
Ardından pes etmiş bir gülümseme ile devam etti.“Pekii. Biz neden şuncacık köpeğe 3+1 daire yapmaya çalışıyoruz?”
3+1 mi?
Yok yok.Siz ona bakmayın canım. Şaka yapıyor. Yoksa bence gayet şirin ve minik bir kulübe.
Şirin ve küçük...
Tamam, şirin ve orta?
Hmm. Aslında şöyle bir bakıyorum da...
Sadece şirin.“Bu pes etmenin illegal yolu mu. Çünkü şuan açıp dünki mesajlarını okuyabilirim. Ne demiştin? Uzay mekiği hariç herşey falan?”
Ah şu yüzündeki alaylı ifade.
“Bilge kulübenin terası ve gölgeliği var. Üstelik iki tane girişi var. Bence bu konu tartışmaya kapalı.”
“Aman canım ne olacak. Varsa var yani. Feda olsun benim oğluma. Gel oğlum buraya.”
Bu köpek de ayrı bir cins.
Hatta bazen beni sevmediğini bile düşünüyorum.
Aramızda seviyeli bir ilişki var.
Çok seviyeli.
Bayağı seviyeli.Bazen köpeğe doğru ıslık çalarak kucağıma vuruyorum.
Ona sesleniyorum.
Güzel şeyler söyleyip iltifat ediyorum.Ama o ne yapıyor?
Bana şöyle bir göz gezdiriyor. Kulaklarını dikip ayağa kalkıyor. Ve arkasını dönüp geri yatıyor.
Bana totosunu dönüp yatıyor.
Tıpkı şuan yaptığı gibi.
Ahmet kafasını diğer tarafa çevirip fark ettirmediğini sanarak gülerken ben sırtımdaki bıçakla yaşamaya çalışıyordum.
Hain evlat. Adını nankör falan mı koysam acaba.
Ya da gıcık?Üstelik şuan çok fena şey olmuştum.
Ne diyordu gençler ona...
Mors muydu?
Her neyse.“ Peki bu mr. Köpeğin bir adı var mı?”
Hmm.
Aslında bunu pek düşünmemiştim. Henüz aramızda soğuk rüzgarlar estiğinden bu çokta önemli bir konu değildi ama... Sonuç olarak bize bir şekilde bir isim lazımdı.“Maalesef. Henüz bir adı yok. Ama herhangi bir önerin varsa dikkate alırım.”
“Ka...”
“Karabaş ve bobi dışında herhangi bir öneri.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüz Yüze
Ficção Geral(Alıntı) Hangi yangın birinin geleceğine kadar yakar ki? Hangi ateş insanın özgüvenine düşer? Ya da nasıl bir alev ruhuma kadar sıçrayabilir? Yüzüme bakıyorum, ellerime bakıyorum bir türlü çıkar yol bulamıyorum. Kim beni gerçekten görebilir ? Aynala...