"Jeno Lee," Jaemin ciddi bir ifade ile söze başladı. "Aaa de."
Kaşık Jeno'nun dudakları tarafından engelleniyordu. Jaemin pilav dolu kaşığı Jeno'nun inatçı dudaklarına doğru biraz daha iterken hafifçe kaşlarını çattı.
"İnatçı bir bebek gibi davranma. Aaa de."
Jeno ters bir cevap vermek için istemeye istemeye ağzını açtı ama Jaemin daha hızlıydı ve sebzeli pilavı ağzına tıktı. Birkaç pilav tanesi Jeno'nun boğazına kaçıp öksürmesine neden olmuştu ama yine de Jaemin'in kendinden memnun gözüken suratındaki zafer gülümsemesini görebiliyordu.
"Neden bundan gereğinden fazla zevk alıyormuşsun gibi hissediyorum?" Jeno ağzındaki pilavı biraz Red Bull yudumlayarak yumuşattıktan sonra suçlarcasına sordu. Şimdiden kafein yüzünden biraz gergindi ama bunu içmediği takdirde uyanık kalacak iradeyi kendisinde görmüyordu, özellikle de Jaemin evinde daha fazla kamp kurmaya karar verecek olursa.
"Çünkü alıyorum." Jaemin başını salladı. "Çok korumacı ve anaç biriyimdir ben. Hazır fırsatını bulmuşken bırak da eğleneyim."
Jeno gözlerini devirdi. "Gerçekten mi? Boğulmakla meşgul olduğum için fark edememişim. Benim hatam."
"İşte bu yüzden sana benim yedirmem gerekiyor. Devasa bir bebeksin." Jaemin kaşığını ona doğrulttu. "Yemek nasıl olmuş?"
Jeno temkinli bir şekilde pilavı kokladı.
"Daha az önce yedin ve hala düşüp ölmedin değil mi?"
"Sonradan pişman olmaktansa baştan sağlamcı davranayım." Jeno mırıldandı.
Apar topar acile yetişmesini gerektirmeyecek kadar güvenli olduğuna karar verince pilavı kaşıklamaya başladı.
"Leziz!" Jeno ağzı dolu bir şekilde konuştu. Mısır gevreği ve hazır erişte dışında günlerdir yediği ilk elle tutulur yemekti bu. Kendisine bir tabak daha koyarken solgun yüzüne tekrar renk gelmeye başlamıştı. Jaemin onu, sanki kendi yaptığı şeyi sevmesine mutlu olmuş gibi minik bir tebessüm ile izliyordu. Jeno, üzerindeki kesintisiz ilgiden ve Jaemin'e bir fincan kahve vermeyi bile unutacak kadar yemek yemekle meşgul olmaktan duyduğu utanç yüzünden kızardı. "Sen yemeyecek misin?"
Jaemin eliyle savuşturdu, "Hayır, aç değilim."
Garip bir şekilde samimi hissettiriyordu, Jaemin ile bu küçük mutfakta, birbirlerine neredeyse fazla yakın bir şekilde oturmak. Jaemin halinden rahatsız gibi durmuyordu, bacakları sallanıyor ve bazen Jeno'nunkilere sürtünüyordu. Uzak bir mesafeden dış dünyanın sesleri duyuluyordu, bu sesler kendi küçük güvenli baloncuklarını patlatamayacak kadar uzaktı. İkisi de konuşmuyordu, ki bu nadir olan bir şeydi çünkü Jaemin sessizliği konuşarak doldurmayı seven birisiydi. Odada sadece kaşık ve tabak sesleri duyuluyordu – ve Jeno bu ortamda biraz daha huzurlu hissetti.
Jaemin, Jeno'nun yemeğini bitirip doyduğunu fark ettiğinde tabakları toparladı ve Jeno'nun daha sonra yıkaması için lavaboya koydu. Yüzünde Jeno'nun anlam veremediği tuhaf bir ifade ile döndü ve tezgaha yaslandı. Jeno ne demesi gerektiğini bilmiyordu – Jaemin'e yemek için mi yoksa hiç kimseye ihtiyacı olmadığını düşündüğü bir zamanda kendisinin yanında olduğu için mi teşekkür etmeliydi? Şu anda hepsi çok boş ve faydasız geliyordu, kelimeler aklından geçenleri ifade etmek için yeterli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Running In Circles | nomin
FanfictionJaemin test sonuçlarına baktı. Derin bir nefes aldı ve kağıtları sakince masanın üstüne koyup ileri itti. Bakışlarını karşısında oturan doktora çevirdi. "Bu sonuçlar doğru mu gerçekten?" kağıdın üzerinde yazan numaraya bakarak sesli bir şekilde düşü...