4.3

794 84 108
                                    


"Hey, haber vermeden ortadan kaybolduğum için özür dilerim. Bir işim çıktı." Jeno mahçup bir ifadeyle ensesini sıvazladı ama masadaki herkesin gözü Jaemin'in üzerindeydi. "Uh, bu erkek arkadaşım – Jaemin."


Jaemin yüzünde kocaman bir gülümsemeyle el salladı.


Çalışma grubunda 5 kişi vardı – organizatör olan Jeno, iki en yakın arkadaşı Mark ve Heejin, Heejin'in kız arkadaşı ve ruh eşi olduğunu öğrendiği Hyunjin ve – Yeri.


Hyunjin son derece tatlı ve şirin biriydi, Heejin'in tam tersi, çünkü Heejin'in aksine huysuz kişiliğinin bir parçası olarak Jaemin'den nefret etmiyordu. Anlaşması ve şakalaşması kolay birisiydi. Çalışma grubuna tam olarak katılmayıp kendi ders planını hazırlıyordu çünkü aslında mühendislik öğrencisi değildi. Sadece peşlerine takılıyordu çünkü aksi takdirde Heejin'i kütüphane binasının dışında yakalamak imkansızdı. O yüzden diğerleri çalışırken Jaemin ve Hyunjin 'kim Heejin'i daha çok sinirlendirebilir' yarışması yaptılar – ve Heejin'in boğazına sarılması için Jaemin'in sadece bir kelime etmesi yeterli olduğu için Jaemin bir adım önde başlamasına rağmen en sonunda iddiayı Hyunjin kazandı, cebinden 10 dolar eksilmişti ama yeni bir arkadaş kazandığı için memnundu.


Diğer yandan, Yeri tamamen apayrı bir konuydu. Kibardı, inanılmaz derecede güzeldi – ve muhtemelen Jeno'ya dibi düşüyordu. Ki bu anlaşılabilir bir şeydi, Jaemin kabul etmek zorundaydı ki Jeno'yu kendi alanında, sevdiği şeyi yaparken izlemek çekiciydi. Jaemin için hiçbir anlam ifade etmeyen formülleri açıklarken gözlerinde bir tutku vardı, kelimeleri açık ve öz, yüzü arkadaş canlısıydı. Bu nedenle cidden anlayabiliyordu. Ama aynı zamanda söz konusu kişi sahte sevgilisiydi, biraz kıskanç hissetmesi normaldi, değil mi?


Bu yüzden Yeri Jeno'nun söylediği çok da komik olmayan bir şeye güldüğünde -ki tamam, aslında komikti ama Jaemin'in ateşe körükle gitmeyecek kadar aklı vardı- ve elini Jeno'nun kolunda gezdirdiğinde, Jaemin Yeri'nin hoşlantısını görmezden gelemeyeceğine karar verdii.


Hyunjin kendi notlarına dönmüş ve Jaemin'i oyalamayı bırakmıştı. Parmağını Jeno'nun eline dokundurduğunda diğerleri bu minik hareketi fark edemeyecek kadar Jeno'yu dinlemeye odaklanmışlardı. Bir yandan formülü açıklayan Jeno, farkında olmadan Jaemin'in elini içine kaydırıp parmaklarını birbirine kenetleyebilmesi için avcunu yukarı doğru çevirdi. Jaemin bunun hoşuna gittiğine karar verdi. Jeno artık işin içine fiziksel temas girdiğinde Jaemin'e sorgulayan bakışlar atmayı bırakmıştı – artık Jaemin'in temas olmadan yaşayamadığını biliyor ve istediğini yapmasına izin veriyordu. Jaemin böyle zamanlarda nasıl yavaş ama emin adımlarla yakınlaştıklarının farkına varıyordu.


Yeri'yi birbirine kenetli ellerine bakarken yakaladı. İşini garantiye almak için -ve biraz gıcık olduğu için- başını Jeno'nun omzuna yasladı. Diğeri elini kaldırdı ve Jaemin'in başını okşadı.


"Sadece birkaç dakika kaldı." Jeno kulağına fısıldadı. Jaemin sadece başını salladı çünkü doğrusu bu şekilde daha uzun bir süre de kalabilirdi. Ruh eşinin vücudu kendisininkine karşı sıcaktı, sesi dengeli ve yumuşaktı ve harika kokuyordu – Jaemin birden uykunun bastırdığını hissetti.


–––


Uyandığında dışarısı karanlıktı. Kütüphanenin devasa camlarından içeri artık güneş ışığı girmiyordu, onun yerine gündüz havası yaratma görevini yapay beyaz ışıklar üstlenmişti. Jaemin iç çekti ve sırtını gererken homurdandı, kemiklerinden birkaçı kütledi. Boynu ağrıyordu ama buna değmişti – bir süredir can attığı gibi harika, stressiz bir uyku çekmişti. Yanlarında uyuyakaldığına özür dilemek için masaya baktığında Jeno ve kendisinden başka kimsenin olmadığını gördü.

Running In Circles | nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin