1.Bölüm

622 8 0
                                    

Arkadaşlar medyada Hazal var. Bu benim ilk hikayem -klasik-,derslere pek önem vermediğimden sık sık bölüm paylaşabilirim diye düşünüyorum :D 
Not: İlk bölümler sadece anlatım olduğundan sıkıcı olabilir ama sonraki bölümlerde -tahminen 10-15.bölüm arası- hikayenin asıl konusu başlıyo
"Yatakhane 2,hemen uyan yoksa toplu ceza alıcaksınız!"
Hay ben senin sesine.. Cırtlak sesli karı yine sabahın köründe uyandırdı bizi.
"Yatakhane 1i uyandırmaya gidiyorum. 5 dakika içinde yemekhanede olun,yoklamada eksik görmiyim"
Bugün okulun ilk günüydü. Yurttaki kızlarla bu sene farklı okullara gidicektik. Geçen sene ki okulumdan öğretmen yaralama-kız dövme-müdürün odasını basma-haraç kesme gibi sebeplerden dolayı atılmıştım. Yurt müdiresi bu yüzden beni bu sene devlet okuluna kaydettirmişti. Evet yurtta kalıyordum. Ailem beni bırakıp gitmişti. Saolsunlar (!) birde mektup bırakmışlar. Doğduğumdan beri kaldığım yurttan,13 yaşına gelince bu yurta gönderildim. Bu yurtta 13-18 yaş arası öğrenciler vardı. Açıkçası bu yurt çok daha güzeldi. 2 bina vardı. Biri kız,diğeri erkek binasıydı. İki binada 4 katlıydı.Birinci kat giriş ve yemekhane,ikinci kat yatakhane 1, üçüncü kat yatakhane 2, dördüncü kat ortak salondu. Bizim binadan sorumlu fato (Fatma), erkeklerin binasından sorumlu hatçe (Hatice) ydi. Kızlarla beraber merdivenlerin kenarlarından kayarak yemekhaneye indik. Yoklama sırasına girmemle cırtlak sesi duymam bir oldu. "Hazal!" mala bak hele. Az daha bağırsaydın. "Burdayım" Kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanmak için yukarı çıktık. Kahverengi saçlarımı açık bırakıp mavi gözlerime biraz rimel sürdüm. Okulun yeşil-siyah kareli kısa eteğini ve altına diz kapağında siyah çoraplarımı giydim. Üzerine siyah kapşonlumu alıp yurttan çıktım. Okul yurda yakın olduğu için yürüyerek gidecektim. Yurt ve okul ormanlık alandaydı. Şehirden uzak olmasını seviyordum. Müdürün yanına gidip sınıfımı öğrendim. 11-B Hayır,yeni öğrenci olayı yoktu bu okulda. Maşallahı vardı okulun,labirent gibiydi. Sınıfı bulamayınca sarı saçlı,kaslı esmer çocuğa sordum. Sarı saçlarına esmer teni yakışmamıştı bizimle diğilsin cnm. "Pardon,11-B nerde?" çocuk kaşlarını kaldırıp alayla gülümseyince ve boğazından belli belirsiz sesler çıkınca iki seçenek vardı. Birincisi ezik olduğumdan bahsedecekti. İkincisi saçma sapan espiri yapacağıydı. "Dumanı takip et" deyince ikinci seçenek olduğunu anladım. Hadi ama! Modası geçmişti yeni öğrenciye bunu demek. Anırmaya başladı hayvan. Kendi espirisine kendi gülüyodu,hayır hayır bu normal bi anırma bile değildi. Hızla uzaşırken arkamdan koşmasına aldırış etmedim. Nöbetçi öğretmeni görünce çocuktan kurtulmak için hocaya yapışarak sınıfı sordum. Çocuk gözden kaybolunca sınıfa gittim. İçerdeki şirin kız görünümlü kıza boş yer neresi diye sordum. "Her sene yerler değişir,istediğin yere geç" dedi. İçimden deliloy çekerken en arka cam kenarına geçtim the best place bitch Yurttaki kızlarla oluşturduğumuz whatsapp grubuna yazdım. 
"Akşam kayıyoruuuz :D"
Yaz tatili boyunca yarışmıştık.Yarışa katılmak isteyenler yataklarındaki döşekleri alıp 3.ncü kattan 1.nci kata kadar kayıyordu. Her kayanın kronometre ile süresi tutuluyordu. En çabuk aşağı inene ödül olarak yurttan kaçma olanağını sağlıyoduk. Kazanan yurttan kaçıyodu bizde onun yerine idare ediyoduk. 
Eylül "Bu sefer ödülü değiştirelim :D"
Almina "Bu sefer kazanana, yarışa katılan herkez 5 lira versin"
Mira "Fato yakalarsa ağzımıza sıçar"
Tam kızlara cevap verecektim ki Fato'ya bile taş çıkartacak kadar cırt bir ses duydum. 
"Orası benim yerim canım,kalk."
ahahah bu kimdi de beni kaldırıyodu. Sonuçta her sene yerler değiştiğinden onun yeri olamazdı dimi?
"Her sene yerler değişiyo, teorik olarak burası benim." 
"Ben nereyi istersem,orası benimdir yeni kız" 
Tam cevap verecekken hocanın gelmesiyle herkez yerine oturdu. Ayakta sadece sürtük ve yanındaki ikiz olduklarını yeni farkettiğim kızlar kaldı. Hocanın "Hale ve ikizler sizde yerinize geçin" demesiyle kızın adının Hale olduğunu anladım bikaz ay em veri cinyıs. Hale delici bakışlar atarak sağ çaprazıma oturdu. Önündeki sırayada ikizler oturdu. Hocanın "Merhaba adım Banu,ingilizce öğret..." diye başlamasıyla gözlerim Haleye takıldı. Birbirimize çok sert bakıyorduk. Dalmış olmalıyım ki hocanın "Kendini tanıtırmısın canım"  demesiyle bakışlarımı hocaya çevirdim. "Adım Hazal Karakaya,17 yaşındayım. Önceki okulumdan atıldığım için zorunlu olarak bu okula geldim" dedim. Hale lafa atladı. "Neden okuldan atıldın" derken pic smile yapıyordu. Bilmiş bir ifade takınarak "Kız dövme-öğretmen yaralama-haraç kesme ve müdürün odasını basmaktan dolayı." dedim.Hale göz devirirken hoca şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Bakışlarımı hocaya çevirince,kendini toparlayıp "Bir dahaki sefere benimle konuşurken saygı ifadesi olarak ayağa kalkarsan sevinirim Hazal" deyince Hale hiç durur mu? "Aile terbiyesi almamış demek ki" deyince kalbim sıkışmıştı,buğulanan gözlerimden dolayı etrafı göremiyordum. Bu benim hassas noktamdı. Kızın teki aileme laf edince onu dövmüş,öğretmenin teki her derste aile sevgisinden bahsedince jiletle bileğini kesmiştim. Ailem beni bırakıp gidince onları kendi içimde öldürmüştüm. Yurdun arkasındaki ormana Yağız ile (erkek yurdunda kalan en yakın arkadaşım) birlikte mezarlık bile yapmıştık. Yurdun verdiği harçlıkla alabildiğim çiçeklerden çok daha büyüğünü,güzelini alabilmek için sürekli haraç kesmiştim. Beni bırakmaları için geçerli sebepleri olduğunu ümit ederek yaşamıştım. Ve bu sürtük aileme lafmı etmişti?! Hocanın "Hazal,beni duyabiliyormusun" demesiyle irkildim. Hocaya dönünce "Ah nihayet canım,iyi misin? Hale yi dersten çıkardım,sende rehberliğe bir görün, tepki vermeyince çok endişelendim"  Kapıyı çarparak sınıftan uzaklaştım. Rehberliğemi gidecektim? Hayır. Sigara içsem rahatlardım. Bahçeye çıkıp köşe bi yerde sigara içerken zil çalınca sigarayı söndürmeden atıp küfür ettim. Sınıfa gidince, yan sıramda duran bir çanta dikkatimi çekti. Yerime oturunca,önceki ders önümde oturan 3 kızdan birinin yanıma geçtiğini gördüm. Yanıma oturan kızın adının Melis olduğunu,önümdeki kahverengi saçlı kızın adının İrem olduğunu, turuncu saçlı kızın adının Ayça olduğunu öğrendim. Gün boyu kızlarla kaynatmıştık,whatsapp grubundan gelen mesajlarada arada sırada cevap veriyor, yarışacak kişileri ayarlıyorduk. Haleyle de bakışmayı unutmamıştık derslerde. Son derste Hale'nin benim duyabileceğim bi tonda ailesinden bahsettiğini anladım. Ailem olmadığını anlamıştı ki damarıma basmaya devam ediyordu. İçimdeki üzüntü,ilk ders dolan gözlerim.. yerini saf nefrete bıraktı. Benim gözüme kestirdiğim benden kaçamazdı ve Haleyi gözüme çoktan kestirmiştim. Çıkış zili çaldığında sabah gelirken fark ettiğim okula yakın olan parkta bir çardağa oturdum. Bizim okuldan bir çok kişi burdaydı. Sigaramı yaktım. Fato şuan ki halimi görse vereceği cezaları düşünmek bile istemiyordum. Aklıma Hale gelince onu nasıl alt edebileceğimi düşünmeliydim. Parka giren bi grup çocuk dikkatimi dağıtmıştı,okulun popüler grubu olmalıydılar. Karşımdaki çardağa oturup hepsi sigaralarını çıkartınca ateş aradılar. İçlerinden biri beni yada sigaramı görmüş olmalı ki bana doğru gelmeye başladı. Görmemiş ayağına yatarak,oturduğum yerden kalktım. Çocuğun hızlanan ayak sesleri arkamda olduğunu belirtiyodu. Sırtım dönük olduğundan omzuma dokunarak "Hey!" demesiyle çocuğa dödüm. Omzumdaki eline bakarak omzumu sarstım,elinin düşüşünü izledim. Ensesini kaşıyarak "Ateş versene"  demişti. Bu ne biçim kabalıktı aq. Meydan okurcasına tek kaşımı kaldırınca "Şeyy,yani ateşini alabilir miyim?" diye düzeltme yaparken 'miyim'e baskı yapmıştı. İfadesiz suratımla çakmağı uzatıp yurda yürümeye başladım. Telefonumdan 'Black veil brides-Lost it all' açtım. Az önce atıştıran yağmur şimdi bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Kapşonumu kapatıp adımlarımı hızlandırdım. Fato beni ıslak köpek yavrusu gibi görse okula yürüyerek göndermezdi. Yurda geldiğimde beni kapıda karşılayan Fatoya sahte gülümsememi gönderince konuşmaya başladı. "Kızların okulunda öğle arası olmadığı için senden 1 saat erken geliyolar Hazal,onlar çoktan yemeklerini yediler. Sende açsan yemeğini ye,sonra ortak salona gel." Bu kadının en çok bu huyunu sevmezdim. 13 yaşımdan beri tanıyordu beni ama hala resmi bi şekilde konuşuyordu. "Dinlenme saati?" diye sordum. "Geçen seneki plan değişti,bundan sonra okuldan geldikten sonra yemek yiyip, ortak salona çıkacaksınız,7 ye kadar vaktinizi ortak salonda geçireceksiniz,7 ile 8 arası yemek yiyeceksiniz. 8-11 arası serbestsiniz." 3 saat ortak salon çekilmezdi. Derslerim iyiydi aslında. Fato çalışma saatlerinde başımızda duruyordu. Bende kaynatmak yerine ders çalışıyordum. Ama 3 saati kim çekebilirdi ki? Aç değildim,üstümü değiştirip ortak salona çıktım. Akşam yemeği vakti gelince yemeği fazlasıyla yedik,sonuçta bu akşam ki yarış için enerjiye ihtiyacımız vardı. Fato bizi 11de yatırıp,kendide 12de yatıyordu. Yani yarış 12 de başlayacaktı. Yatakhanelere dağılıp 12 ye kadar dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Yatakhanenin kapısını en önde ben,arkamda ise yatakhanenin kalanı ile açmamla ağzımızın açık kalması bir oldu. Buda neydi böyle?

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin