Okuldaki oda

114 4 0
                                    

Of kuzenim hikayemi okuyomuş.Ya sen nerden buldun hikayemi? Lütfen okuma canım awhswq utandım şimdi..  Birde kardeşim YİNE kafasını yarmış,bu yüzden bölüme çok odaklanamadım her zaman ki gibi beğenmezseniz felan diye yoruma-eleştiriye açığım diyorum. her neyse medyada Çağlar var, bölüm sizlerle

Hale bileğimden tutup tuvalete soktuğunda "amına tekme yemek istemiyorsan bırak" derken gözlerimle bileğimi işaret ediyordum. Bileğimi bırakınca dudaklarını araladı. Derin bir nefes aldı "Ne biliyorsun?" Demek ki buda onun hassas noktasıydı. "Denizden başkasını gözün görmüyorsa.." dediğimde pic smile yapıyordum. Bu sefer ipler benim elimdeydi. Bıkkın bir ifadeyle telefonunu çıkarıp videoyu sildi. "Hassas noktama oynamaktan zevk alıyorsun,ve bende senin hassas noktana oynamaktan zevk alacağım" dediğimde kapıyı çarparak çıktım. Sırama oturduğumda Melisler geldi. Başımı telefondan kaldırmadan selam verip Kübrayla konuşmama geri döndüm. Kübrayla yaptığımız plana göre Deniz'le yakınlaşıp Hale'nin hassas noktasına oynayacaktım. Onu diz çöküp yalvarttıracaktım. Ama hesaba katmadığımız tek şey
Kayahan'dı..


Ders bitmişti ve Kübrayla ben hala adam akıllı bi plan yapamamıştık.  Deniz'le nasıl tanışacaktım? Ayrıca Deniz'e göz ucuyla baktığımda bile Kayahan kız gibi trip atmıştı. Ah Hale'nin hassas noktasına oynamayı o kadar çok istiyordum ki!! Yalnız kalıp bunları düşünmeye ihtiyacım vardı. Kızların yanından ayrılıp okulun içinde gezinmeye başladım. Giriş kata geldiğimde kapıdan dışarıya çıkacakken aşağıya doğru inen bir merdiven daha olduğunu fark ettim. Merak duygusu.. Nefisten sonra gelen en büyük düşmandı.Aşağıda ne olduğunu merak edip adımlarımı oraya yönlendirdim. Spor salonu gibi bi yerdi. Sahiden,bu hafta hiç beden dersi olmamıştı. Beden eğitimi dersini seviyordum,ya bugündü yada yarın olmalıydı. Spor salonunun köşesinde eskimiş kapı tarzı bir yer vardı. Kapıyı açtığımda merdivenler gördüm. Ne biçim okuldu burası? Soyunma odasıdır diye tahmin ederek ilerlemeye başladım. Merdivenlerler bittiğinde kazan dairesi ve bir kapı vardı.Bendeki cesaretinde maşallahı var hani. Kapıdan girdiğimde siyah bir odayla karşı karşıyaydım. Siyah deri koltukları ve siyah dökülmüş duvarları vardı. İçerisi duman altıydı. Bu okulda böyle bişeye nasıl izin verilmişti? Düşünmek için iyi bir yerdi. Deri koltuğa oturduğumda osuruk sesi çıkınca ister istemez kıkırdadım. Sigaramı yaktığımda duyduğum sesle koltuğa iyice sindim. Az önceki cesaretimden şimdi kırıntı yoktu. "Sende kimsin" diyen çocuğa baktım.Üstünde okulun forması vardı ama daha önce okulda bu çocuğu görmediğime bahse girerim. Sarı saçları omzuna kadardı. Satanist gibiydi,elindeki sigarasıyla beni süzüyordu. Koltuğa daha fazla yayılıp,ayaklarımı önümdeki sehpaya uzattım. "Ben Hazal,sen?" derken rahat bi tavrım vardı ama içimdeki ses hemen gitmem gerektiğini söylüyordu. Ne zaman içimdeki sesi dinlemiştim ki? "Hey,bak burası benim mekanım. Gitmelisin" dediğinde sinirlenmiştim. "Sana soru sordum" derken tek kaşımı kaldırmış cevap bekliyordum.
"Çağlar. Neden burdasın"
Onun soğuk tavırlarına karşı cevap vermeyecektim. Omuz silkip yeni bir sigara yaktım. Boş gözlerle bana bakıyordu ama şaşırdığını anlayabiliyordum. Belkide buraya benden başka daha önce kimse gelmemişti. 
"Peki,buradan gitmelisin" dediğinde alaycı bakışlarımı yönelttim. Oturduğu tekli koltuktan kalkıp karşımdaki koltuğa geçti. "İntihar etmeyi denedin mi" dediğinde gözlerim büyümüştü, ayrıca pat diyede konuya girmişti, kafamı olumsuz anlamda salladım. Bu nasıl bir psikopattı be? İntihar etmek,en kolay kaçış yoluydu. Ve en kolay kaçış yolunu yalnızca korkaklar seçerdi.
+Sana verilen yaşama fırsatını elinin tersiyle itiyorsun.
-İntihar edeceğimi söylemedim.
+Ama bunu ima ettin.
-Hayır,etmedim.Sadece sordum. 
Çağlarla iyi anlaşabileceğimi düşünmüyordum.Tanıdığım insanlar sıcak davranan kişilerdi ve Çağlar onlara zıt olarak çok soğuk biriydi. Belkide haklıydı,kim yeni tanıştığı birine yakın davranmak isterdi ki? Ben. 
+Derslere girmiyor musun?
-Girmeli miyim?
Gözlerimi devirip soruma karşı sorduğu soruyu yanıtlamadım. Çağlar insanı deli ederdi,soruya soruyla cevap veriyordu ve soğuk davranışları beni çıldırtıyordu. Odada duyulan tek ses,nefes alma seslerimizdi. Sessiz ortamı sevmiyordum,insana anılarını-yaşanmışlıklarını hatırlatıyor. Sessizliği bozmalı mıydım yoksa çıkıp gitmeli miydim? 
Tabiki merakıma yenik düşüp kalmayı tercih ettim,Çağların kişiliğini merak ediyordum. Ne yaşamıştıda bu hale gelmişti? Böyle umursamaz ve böyle duygusuz olmuştu? Çağlar'ın ayaklanıp küçük bir dolaba ilerleyişini izledim. Dolap tarzı şeyden hap aldığında ayaklarımı uzattığım sehpadan çekip koltukta bağdaş kurdum. Odanın kenarında hapı atarken "Artık gitmelisin" dediğini duyduğumda gitmeye niyetim yoktu. Belki hapın etkisiyle onun neden bu hale geldiğini öğrenebilirdim. Çağlar uzun koltukta uyuya kalınca attığı hapın uyku hapı olduğunu anladım ve ıslak banyoya kuru çorapla basmış gibi hissettim. Homurdanarak kantine çıktım,dersin bitmesine az kalmış olmalıydı. Telefonu çıkardığımda gelen mesajlardan önemli olanlara cevap verdim.  Kantinden çıkarken kantinin yanındaki panoya okulda boş boş gezen ve anahtarları taşıyan adamın bi şey astığını gördüm. 3 günlük ormanın içinde bir kamptı,zilin sesiyle kantin dolmaya başlayınca omzuma yanlışlıkla çarpan kıza "Oha yavaş be!" diye bağırınca özür dilemesi hoşuma gitmişti. Sınıfa gittiğimde kızlar yoktu,Melisi arayıp bizim tayfanın çardaklarda olduğunu öğrendiğimde oraya doğru yürümeye başladım. Öğle arası olduğunu yeni anlamıştım,kaç saat Çağlarla oturmuştum ki? "O zaman gidiyoruz!" diye bağıran İrem'in sesiyle irkildim. Hepsi gülüşünce olayı sordum. 
-Nereye?
-Kampa gidiyoruz,gelebilirsin dimi? Ailen sıkıntı olursa ben ikna ederim" diyen Melis'e boş gözlerle bakıyordum. Böylesine küçük bir olayı bile abartıyordum işte. Kayahan yanıma oturunca Melis'e bakıp sigaramı yakarken olumlu anlamda salladım. Hepsi bana ejderha görmüş gibi bakarken onlara mal gibi kafa sallamaya devam ediyordum. Kayahan'ın "Heey,öğretmen yakalarsa kötü olur" demesiyle olayı anladım. Aklım nereye gitmişti benim? Okulun çardağında oturmuş sigara yakıyordum. Ve yine aklım nereye gitmiştide kamp olayına kafa sallamıştım? Fato'ya yalvarmam gerekecekti. Ahh iyrenç,o kadınla konuşmak bile tiksindiriciydi. "Ee kamp ne zamanmış?" diye konuyu değiştirdiğimde sorduğuma soracağıma pişman oldum. Ne demek bu cuma okul çıkışı ile pazartesi arası? Fato'yu ikna etmem haftalarımı alırdı benim!! Okul çıkışı hızlı adımlarla yurda gidince nefes nefese kalmıştım. Bok vardıda hızlı yürüdün Hazal! Fato karşımdaydı ve ben nefes alıp vermekten konuşamıyordum bile. Fato bana rahatsız edici bakışlarını yollayınca söyliyeyimde kurtulayım düşüncesiyle ya Allah bismillah diyerek söze şak diye girdim.
"Şeyy,Fatma Hocacığım okulumuzun cuma günü okul çıkışı ve pazartesi sabahı arası düzenlediği ders çalışma kampına -ders çalışma olayı kesinlikle yalan- gidebilirmiyim?"
Ve Fato cadısı dudaklarını araladı.Umarım "Nah sana kamp" demezdi...

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin