Deniz'le tanışıyoruz

117 3 2
                                    

Medyada İrem var! 
Yazardan not: 
Hatayı asla kendinizde aramayın, Hatay Akdeniz BöIgesindedir :Dfhdfdj
Ya çok içimde kalmıştı, kusura bakmayın :DDdDd 
-dövmek,vurmak serbest-

Bilmem kaçıncı sigaramı içerken elimden sigaranın çekilmesiyle Kayahan olduğunu anladım. Benim sigara içmemi istemiyordu sonuçta. "Kayahan,sadece 1 sigara" dediğimde yanıma oturan kişiyi görmemle yüzümdeki gülümseme kayboldu ve gözlerim büyüdü. Sarı saçlar,ve bir çift boş bakan mavi gözler.. Gözlerini gözlerime kenetlerken baştan aşağıya beni süzüyordu. Elindeki sigaramdan derin bir nefes çekerken gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. 
"Yanlış tahmin, Kayahan değilim. Ben, Deniz" 


O şeklini almış ağzımı kapatıp,gözlerimi gözlerine sabitlemeye çalıştım.Ama sadece çalıştım.. Çünkü bu neredeyse imkansızdı,gözlerine bakmak suçlu hissetmemi,bişeylerden dolayı pişman olmamı sağlıyordu. Yine ne yapmıştım diye düşünmeye başladım küçük bir çocuk misali.. Yeni farkına vardığım gözlerim çoktan yerdeki küçük taşlara odaklanmıştı. İstemsizce gözlerimi,ondan kaçırmıştım. 
"S-sen" diyebilmiştim ki beni bakışlarıyla susturup kendisi konuşmaya başladı. 
"Hale'yle aranızda ne oldu?"
"Ne işin var burda?!" diye cırlamamla gözleri şok içinde açılmıştı ama fiziksel olarak yerinden bile kıpırdamamıştı. Ben olsam korkudan dolayı arkaya doğru sendelerdim. Dudakları yukarı doğru kıvrıldığında gözlerine sinirle ve kinle bakıyordum.
"Burasının senin olduğunu bilmiyordum bayan agresif"
"Hah bayan agresifmi! Evet burası benim,defol!!" dediğimde nefret saçıyordum. Bu çocuk beni gerçekten sinirlendirmiş,ve kalp atışlarımı hızlandırmıştı
"Bunun için kanıtın varmı" derken dudaklarından taviz vermemişti,hala yukarı doğru kıvrılmış dudaklarıyla dikkatimi dağıtıyordu.
"Tabiki var" derken dudak kıvırma sırası bendeydi. Elimi cebime atıp birşeyler arıyormuş gibi yaparken beni dikkatle süzüyordu. Elimi cebimden çıkardığımda orta parmağımı ona gösteriyordum.
"İşte burda !!"
"Ohohov bayan agresif,aynı zamanda kaba bir sapık" derken kaşlarını alayla kaldırmıştı. Gözlerimi devirip kalkmak için yeltendiğimde kolumdan çekip az önce oturduğum yere beni kelimenin tek anlamıyla mıhlamıştı! Gözümün önüne gelen saçlarımı geriye iterken söylediği kelimeler beni olduğum yere 2.nci kez mıhlamıştı.
"Kayahan'la aranızdaki garip ilişkimsi şeyi biliyorum. Tüm okula yaymamı istemiyorsan benimle bir gün geçirmelisin"  derken kaşları soru sorma edasıyla havaya kalkmıştı. Deniz -garip ilişkimsi şeyi- derken yüzünü buruşturmuştu. Bu neydi böyle? Bi hikayenin içindemiydik biz! 
"İstediğini yap,benim korkucak bir şeyim yok,özelliklede senden" dediğimde ayağa kalkarken yere düşürdüğüm çakmağı alıyordum ki beni kendine çekmesiyle dudaklarım yumuşak bir dokuyla temas et.. Bi dakika ne?! Kafamı hızla yana çevirdiğimde bir beyaz Iphone'nun ön kamerasıyla karşılaştım. Telefonu almak için uzandığımda telefonu geri çekip "Artık korkucak bi şeyin var,Kayahan bu konularda hassastır Hazal. -zorla olan öpme olayından bahsediyor-  Şimdi benimle bir gün geçirmelisin" dediğinde  zafer edasıyla gülümseyen yüzüne yumruk atmak için herşeyimi verirdim. Beni öptü! Iyk,iğrenç.!!  Haksızdı,beni zorla öpmüştü. Bu durumda ne yaparsam yapayım sesini çıkaramazdı. Aklıma gelen fikirle yüzüme onunkinden daha büyük bir zafer gülümsemesi yayıldı. Yarı oturur-yarı ayakta olan bedenimle,yani resmen domalmış bedenimle onun oturur bedenindeki en hassas noktasına -şeyine- diz kapağımı geçirdim. Aynı Hale'ye yaptığım gibi.. Acıyla inlerken "Hassas noktalara vurmaktan aldığın zevkin sebebi ne?!" diye kükrüyordu. Hale'yle olan kavgada onunda şeysine geçirdiğimi biliyor olmalıydı. Koşarak uzaklaşmam gerekirken merakıma yenik düştüm ve, "o anlık bişeydi,kameranın yakalaması imkansız! " diye fısıldadım. Sesim kısık çıkmıştı. Deniz ayağa kalkarken bir yandanda resmi açıyor olmalıydı. Resmi gösterdiğinde sert bir şekilde yutkunarak "Bak,eğer Kayahan görürse.. gerçekten iyi olmaz" diyebildim. Gerçekten resimde şehvetle öpüşüyor gibi duruyorduk. İçimi telaş kaplamıştı.
"Evet,Kayahan'ı tanıyorsam.. Bu resimden sonra yüzüne bile bakmaz" dediğinde umursamaz ifadesi tekrar yerine gelmişti. 
"Kayahan'ı nerden tanıyorsun?" 
"Sorman gereken soru bu değil Hazal,sorman gereken..senden ne istediğim"
"Dökül"
"Benimle bir gün geçirmelisin"
"Neden?"
"Cevaplamayacağım."
"Bende seninle bir gün geçirmeyeceğim"
"Bende başta Kayahan olmak üzere herkeze göstereceğim"
"Çok adisin"
"Öyleyim"
"Bilmiş tavırların beni deli ediyor Deniz"
"Seni deli ettiğimi biliyorum Hazal"
"Hayır etmiyorsun"
"Evet ediyorum"
"Benimle bir gün geçirmek isteyen sensin"
"Beni zorla öpen sensin"
"Bu kesinlikle yalan!"
"Kaba bir sapıksın"
"Tanıdığım en adi kişisin" 
Deniz yanımdan geçip kamp alanına doğru giderken, "Hey! Bayanlar önden bay adi herif" diye bağırmamla bi anlık durup bana baktı. Omzumu onun omzuna  çarpıp önünden ilerlemeye başladığımda arkamdan bağıran sesini duydum. "Bayanlar önden, bayan kaba sapık"
Kamp alanına geldiğimde herkez kahvaltı için kalkmıştı. Karnımdan gelen sesler metallica müzik oluşturunca çayıra koşan öküz misali kokunun geldiği yöne adımlarımı yönlendirdim. Sucuk kokusu.. Sucukların başında Kayahan'ı görünce sucuk yeme isteğim arttı diyebilirim. Ben Kayahan'ı keserken Melis,İrem ve Ayça "Çocuğu kesmeyi bırak Hazal" gibisinden şeyler dediklerinde ağızlarını kapatıp onları sucuk yemeye götürdüm. Plastik tabağıma -orası burası oynayan ve sinirimi bozan yerinde durmayan tabak- sucuk almaya gittiğimde sıraya girmem gerektiğini fark ettim. Upuzun sırada,önümde duran insanların mimiklerini fiziklerini inceleme işine koyulmuşken önüme geçen kişinin kimin olduğuna bakmak için odaklanmış olduğum kızıl saçlı kızın saçlarından gözümü ayırmam gerekti. "Ah! Yinemi sen Deniz?" dediğimde Kayahan'ın öksürüğüyle gözlerim suçlu ve pişman ifadesiyle Kayahan'ın gözlerini buldu. Sıra ne ara bize gelmişti? Deniz tabağına sucuk alırken Kayahan'la olan göz temaslarını bozmamışlardı. Aralarına girmek istemiyordum çünkü bu soğuk bakışlar beni fazlasıyla korkutmuştu. Deniz sıradan çıktığında bile bakışmalarını bozmamışlardı. Kayahan'ı "hey" diye uyarmamla kendine gelip bana döndüğünde gözlerindeki değişimi gördüm. Az önceki nefret,soğukluk gitmiş yerine sevgi dolu gözler gelmişti. "Kusura bakma dalmışım" diye uyardığında sucuklarımı tabağıma almaktan vazgeçtim. "Ben..şey,birazdan gelirim" dediğimde çoktan koşmaya başlamıştım. Kayahan'ın arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Deniz'in yanına vardığımda kolundan tutup ağaçların arasına sürüklemeye başladım. Göz ucuyla Kayahan'a baktığımda gelip ikimizide dövecekmiş gibi duruyordu. Bunu sonra Kayahan'a nasıl açıklıyacaktım? Gerçi Kayahan'a "Denizle arandaki mesele ne?" desem cevaplamazdı.Bende Deniz'den öğrenmeliydim. Deniz hiçbirşey demeden kolunu tutmama izin veriyordu. Kimsenin olmadığından emin olunca konuşmaya başladım. 
"Deniz,Kayahan'la aranızdaki şeyi bilmem gerekiyor"
"Neden Kayahan'a sormuyorsun?"
"Cevaplamayacağını ikimizde biliyoruz"
"Benimde cevaplamayacağımı bilmen gerekirdi kaba sapık,herneyse benimle bir gün geçirmek için bugün mü yarın mı müsaitsin?" derken yüzündeki umursamaz ve aynı zamanda alaycı gülüşü sinirimi bozuyordu.
"Seni pis adi heri-"
"Hop hoop yavaş gel kaba sapık,kahvaltıdan sonra sabah oturduğumuz yere gel" dediğinde kırptığı göz,tekrardan sinirlerimin bozulmasına yardımcı olmuştu. Arkasından dil çıkardığımı görünce "Dil çıkarma" diye söylenerek kamp alanına yürüyordu. Acıkmıştım,ama oraya gidemezdim. Gittiğimde Kayahan'ın o soğuk bakışlarına maruz kalmak istemiyordum. Açlığıma yenik düşerek yürümeye başladım. Bir masanın başında tabaklara tost koyan bir kız gördüğümde adımlarımı oraya yönlendirdim. Bu kahvaltı işleri gönüllüler tarafındanmı hazırlanıyordu? Kayahan'ın gönüllü olacağını hiç sanmıyorum. Kura ile belirlendiği aklıma dank edince,adımın kurada çıkmaması için aklıma gelen tüm dua ve sureleri okudum. Hadi ama,o kadar da zor iş değil diyeceksiniz ama inanın bana ben kimsenin karnını doyurmak istemiyordum. Tostumu aldığımda,Kayahan'ın bakışlarını görmek için terkar göz ucuyla baktığımda başka bir kızla konuşuyordu. Kızı arkadan gördüğüm kadarıyla,güzel bacaklar,büyük kalça,benimle aynı derecede boy,ve sarı saçlar.. Ne? Hale'mi?! Hale ve Kayahan'ın kahkaha atarak sohbet etmesi ciddili canımı sıkmıştı. Adımlarımı oraya yönlendirdim. Onların yanında mal gibi dikilirken ikiside bana aval aval bakıyordu. Yada "Gitse de,muhabbete devam etsek" der gibi mi demeliydim. Tabağıma sucukları koyarken Hale'nin cırtlak sesini duyunca içimdeki kusma arzusu yerini aldı. 
"Hey,sürtük Deniz'le nasıl gidiyor"
dediğinde gözlerindeki kıskanç ifadesinin tersine dudaklarında alayla kıvrılma vardı. Kıskandığını biliyordum. Kayahan'ın ise bana bakışları gerçekten soğuktu,sanki beni hiç tanımıyormuş gibi,sanki kantinde üzerine kahve dökmüşüm gibi. -evet bu gerçekten klişe bir olay- Bu gerçekten insanı üzüyordu. Sevdiğin çocuğun sana böyle bakması inanın bana hoş değildi.. Aklım neredeydi bilmiyorum ama Hale'nin bu tavırlarına karşı "Biz arkadaşız" diyemezdim. Ağzımdan çıkan kelimelerle bende dahil olmak üzere hepimiz şaşırmıştık. Yüzümdeki sevecen,gülümseyen ifadenin altında Hale'ye duyduğum nefret ve Kayahana karşı olan kıskançlığım vardı. İmalı ses tonum,gülümseyen yüzümle beraber kıskançlığımı ele veriyordu bunu ikisininde hissedebildiğini biliyordum.
"Harika,ya sizin Kayahan'la?" 

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin