Hale-Hazal meydan okuma

161 2 0
                                    

Medyada Hazal ve Yağız var. Umarım beğenirsiniz. 2691 kelimelik bi bölüm oldu :D Bu arada 1.nci bölümden sonra okunma sayıları gittikçe düşmüş. Hikayeyle ilgili beğenmediğiniz kısımları yorum olarak atarsanız çook sevinirim. Yada bana mesajda atabilirsiniz,elimden geldiğince sık bölüm yayınlamaya çalışıyorum ama sandığım kadar kolay değilmiş :D çok uzatmayayım ben :Dd
Gülümsemeye çalışarak derse geç kalıcaz dediğimde kapıya doğru ilerliyordum. Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde dışardan bakanlar sarıldığımızı hatta öpüştüğümüzü sanabilirdi.Öyle bi pozisyondayken Kayahan’ın dediklerine değil dudaklarına odaklandığımı farkettim. Kibarca "Anlat" dedi. Neyi anlatmamı istediğini anlamamıştım. "Ne?" diyebildim hala ağlamaklı olan sesimle.Gözyaşlarımı yeniden silerek dudaklarını araladı "Bana kendini anlat.” 

“B-ben” diyebilmiştim ki içeriye ilk defa gördüğüm bi hoca pat diye girince panik yapıp Kayahan’dan ayrılmaya çalışırken kendi ayağıma takılıp düşüyordum,Kayahan tutmasaydı. “Sakar” diyip sırıttığında Kayahan’a ciddileşmesi gereken bakışımı atınca hocanın olduğunu hatırlamış olcak ki bi anda ciddileşince komik gözükmüştü. "Ne işin var senin kızlar tuvaletinde! Ne yapıyorsunuz siz? Siz sevgililerden nasıl kurtulucaz biz? Tuvalet köşelerinde.. Çok ayıp! Uzaklaştırma almanız için elimden geleni yapı-" diye cırlarken lafını böldüm. "Biz sevgili değiliz" hoca afallamışa benziyordu. "Kayahan sen niye burdasın? Bu tuvalet niye sigara kokuyor? Niye sarmaş dolaşsınız?" gibi bir sürü soru sorarken ders zili çalınca kadın "Bu dersiniz benimle,beni takip et" diyerek Kayahan'a bakınca Allah sabır versin bakışlarımı yolladım.  Sınıfa girdiğimde Hale ve ikizler yoktu. Kızlara neler olduğunu anlatmak istemiyordum,kimsenin benim güçsüz olduğumu düşünmesini istemiyordum. Ve anlatırsam öyle düşüneceklerdi. Güçsüzlüğümü Yağız,Kayahan,Hale,Yaprak ve Yağmurdan başka gören olmamıştı. Yerime oturup hocayı beklemeye başlayınca yanıma İrem oturdu."Kaanla çıkıyoruz!!" İremle Kaan yakışıyordu cidden,ikiside kopuk tiplerdi anlarsınız ya. "Nasıl oldu" dediğimde Melis "Kaan İremi kantindeyken dışarı çıkardı,o sırada ne olduysa çıkmaya başlamışlar" dedi. Kızlarla Kaan'ın dedikodusunu yaparken hoca girince dedikoduyu kesip gruptan konuşmaya devam ettik. Çok fazla moralim yoktu o olaylardan sonra.Kızların gruptan yazdıklarına Kaan,Efe ve Kayahan cevap vermeyince kızlar "Ne oldu" gibisinden sorular yazdılar. "Kayahanların dersine gıcık bi hoca giriyo,telefonları ellerine bile alamıyolardır korkudan" yazdım. Ayça "Sen nerden biliyorsun" yazıp emojilerden pic smile olanı koyduğunda göt olmuştum. Efe'de pic smile emojisini koyduğunda Kayahan ve ben hariç hepsi teker teker pic smile koyuyordu. Kızlara "Tuvalette sarmaş dolaşdık,Kayahan'ın hocası bizi bastı,o sırada öğrendim" diyemezdim. "Kayahanla kantinde konuşurken bahsetmişti" yazdım. Kaan'ın "Hoca derste tuvalette iki kişinin sarmaş dolaş durduğunu ve sevgili olaylarına göz yummayacağını söylerken Kayahan'a bakıyordu" yazdığında kızların hepsi bana döndü. Kayahan beni anlamış olacak ki "Başka kızdı o yalnız :D" dediğinde kıskanmıştım. Kimdi o sürtük? Benden başkalarıyla tuvalette..Hazal cidden malsın senden bahsediyo işte. Zil çalınca kızların bana dönmesiyle Efe'nin hareketini yaptım. -Ben masumum-  Sınıftan çıkarken rehberden Kübra'nın numarasını bulmaya çalışıyordum ki duvara tosladım. Kafamı kaldırdığımda duvar değil,Kayahan olduğunu farkedince gülümsedim. Beraber okuldan çıkarken bizim tayfa servislere binince Kayahan'ı kenara çektim. "Şeyy bugün için teşekkür ederim" derken utanmıştım. Evet bende utanabiliyordum normal olarak. Yüzündeki hatlar gevşeyip,dudağı yukarı kıvrılınca ayaklarımı kaldırıp -boyum yetmiyor- yanağını öperken cebinden sigaramı ve çakmağımı almıştım. Sigara ve çakmağı tuttuğum elimi tutup, "içmemelisin" derken ciddi gözüküyordu. "Sende" derken gülümsüyordum,el sallayıp koşarak uzaklaştım. Yolda parka oturmadan yurda koşar adımlarla gidiyor,sigaramı içiyor ve Kübraya ulaşmaya çalışıyordum. Telefonu bilmem kaçıncı çalıştan sonra açınca "Kübo acil durum,Fatonun beni görmemesi lazım. 5 dakikaya ordayım,oyalayın onu,girişte beni beklemesin" derken cevap beklemeden kapadım. Fato beni bu halimle görse -çizik yüzlü ve kanayan dudaklı- bu okuldanda alırdı. Yurdun önüne geldiğimde Fatonun olmadığını görünce saçlarımla yüzümü kapayarak yatakhaneme gittim. Genelde makyaj yapmayan biri olarak göt korkusuna şuan yüzüme fondoten boşaltıyordum. Kübra yatakhaneye dalınca "Yine mi kavga,bide dövülmüşsün Hazaal! Ver ben süreyim,onuda beceremiyosun" derken fondoteni elimden alıp sürmeye başladı. "3 kişiydiler ve onların halini görmelisin" dediğimde Kübra kahkaha atarak "İşte benim kızım" dedi. "Senin ortak salonda olman gerekmiyormu?" dediğimde "Evet,Fato farketmeden gitmem lazım" dedi. "Sen git bende geliyorum birazdan" dedim. Üstümü değiştirip bende ortak salona koştum. Akşama kadar kızlar ders çalışırken ben Kayahan'la mesajlaşıyordum. Kayahan "bana kendini anlat" dediğinde ne diyeceğmi bilememiştim,ve bu sorusunu tekrarlıyacağını biliyordum.Vereceğim cevabı daha sonra mutlaka düşünmeliydim. Ders saati bittiğinde yemekhaneye gidip kızlarla sıraya girdik. Eylül "Yüzünde fondoten mi var senin? dediğinde kızlar bana döndüler. Anlatırım,diyip yemeğimi aldıktan sonra kızlarla masaya geçtik. Fondoten yüzümü rahatsız ediyordu. "Yüzümü yıkayıp geliyorum" diyerek tuvalete gittim. Aklıma öğle arasında Kayahan'la tuvalette olanlar gelmişti. Filmlerdeki gibi artislik olsun diye soğuk suyu yüzüme çarpınca yüzüm felç kaldı sandım. Yüzüm buz tutmuştu sanki. Yüzümü kurulayıp yemekhaneye döndüm.Yaralar ortaya çıkmıştı. Kızlar yüzümü görünce sorular sormaya başladılar. Alnımın sol köşesinde,sağ yanağımda,burnumun üstünde ve çenemin solunda çizik vardı. Kızlara kavgayı her ayrıntısına kadar anlatınca,Hale hakkında araştırma yapmamda yardım edeceklerdi. Kübra Hale'nin facebook adresine bakıyordu. Eylül instagram adresine bakıyordu,Almina tumblr ve Mira'da twitter adresine bakıyordu. Bende Halenin annesinin facebook'unda dolanıyordum. Yemek saati bitince kızlarla bu işi sonraya bırakıp mekana gittik. Yağız gelmeden bi bira içebilirdim. yaklaşık 15 kişi falandık. Herkez daire oluşturup oturunca herkeze bira dağıtma işi bana kaldı. 2 kişiye 1 bira veriyor,bi yandan da Yağız geliyormu diye kontrol ediyordum. Yağız ve 2 kişi daha gelince onlarda daireye geçtiler. Yağız yanıma oturunca "yüzün?" derken herkez sohbete dalmıştı. Elimden birayı alıp benden cevap beklerken "Kavga" dediğimde Yağız gözlerini devirdi. Kolumdan tutup beni ormana sürüklemeye başladığında mezarlığa gittiğimizi anlamıştım. Elindeki birayı kafasına dikiyor ve ağzında bişeyler geveliyordu.Mezarlığa gidince Yağız beni omzumdan bastırarak oturtunca konuşmaya başladı. "Ayten anne,Erhan baba! görüyormusunuz kızınız sürekli kavga ediyor,ben bununla nasıl başa çıkıcam" derken ben mezarlığa bakıyordum. Ayten ve Erhan isimlerini biz uydurmuştuk. Yağız "Belkide annenlerin sana bıraktığı mektubu okuma zamanı gelmiştir" dediğinde şaşırmıştım. Yağız bana hep o mektup hakkında biraz daha olgunlaşmalısın okumak için derdi. Şimdi ne olmuştuda okumalısın diyordu? "Hazır hissetmiyorum" diyebildim. O annem ve babamdan geriye kalan tek şeydi. Anlık bi heves uğruna hemen okuyamazdım. O mektubun geriye kalan tek şey olması canımı yakıyordu. Ya içinde "Kendine iyi bak" gibi saçma ve kısa bi şey yazıyorsa? Merak ediyordum mektubu,ama o kadar sene gözümde büyülttüğüm mektubu okuduğumda hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Yağızın sarılmasıyla kendime gelmiştim. "Özür dilerim,seni buraya getirmemeliydim hadi gidelim" dediğinde gözlerimin dolduğunu görmemesi için işi şakaya vurmak en kaçınılmaz yoldu. Elinden birayı kapıp "Yakala beni koca göt!" diye bağırdığımda Yağız'da olayın şokunu atlatmış, gülerek arkamdan koşuyordu.Mekana doğru koştuğumu gören Yağız daha da hızlandı. Mekana ulaşmanın sevinciyle arkama dönüp Yağıza bakacaktım ki,hızını durduramayıp üstüme çullanan koca götle beraber dairenin tam ortasına düştük. Herkez bize bakıyor,kahkaha atıyordu biz yerde uzanmış onları izliyorduk. Bizim kızların yanına gidip onlarla sohbet etmeye başladığımda aklıma Hale işi geldi. Onun açığını bulmalıydık. Kızlara konuyu hatırlatıp mekandan uzak bi yere geçtik. Kübra,Yağıza gözükmeden bi kaç paket sigara ve bira kapıp geldiğinde herşey hazırdı. Hale'nin tumblr'ı olmadığını fark edip,facebookuna baktık. Facebook'unda da önemli bişey bulamayınca tweetlerine baktık. Dikkatimizi çeken sadece "İçerden iğrenç sesler geliyor"- "Babam ölmedi,rüyalarımda yaşıyor"-"Annemden tiksiniyorum" tweetleriydi. Pek anlamasakta ne olduğunu instagramına bakmaya karar verdik. Babasıyla bir resmi vardı ama burda tahmini 9-10 yaşlarındaydı Hale. Olaylar düğüm gibi olunca annesinin twitterin'a bakmaya karar verdik. Kullanıcı profili gizliydi. Bilgi öğrenemeyince Mert'le görüşmeye karar verdik. Mert istediği her türlü bilgiyi bulabiliyordu. Neden en başından beri aklımıza Mert gelmemiştide sosyal paylaşım sitelerinde sürünmüştük? Ah tabi doğru ya,Mert parasız çalışmaz. Ondan gelmemiş aklımıza,fakirlik böyle bişey cidden :D "Mekanda Mert'i gördüğümü hatırlamıyorum,telefonunu arıyorum" dediğimde kızlar "Hayır Hazal,çocuk mekandaydı ama sen Yağız la oynamaktan fark edemedin diyince kahkaha patlattık. bi yandan mekana doğru yürürken bi yandanda "Tamam,hadi yanına gidelim o zaman Mert'in" diyen Mira'nın omzuna atlamamla kızcağız yere düştü. Üstümüze koşarak atlayan Kübraya kahkahalar eşliğinde "Hayır!" diye bağırmamla o koca götünü yüzümde hissetmem bir oldu. Bugün ne çok sürünmüştüm böyle yerlerde. Almina üstümüze balıklama atlayınca altta kalan Mira'ya acımıştım. Yalvaran gözlerle Eylül'e baktığımzda pic smile yapıp üst üste gelmiş ve dağ oluşturmuş götlerimizin üstüne oturup sigarasını içince hepimiz "Bizde-bizde!" diye bağırırken Eylül hepimizin ağzına sigarayı tutuyordu. Kahkaha atıp mekana doğru koşuyorduk. Bu kızları cidden seviyordum. Mert'i bulunca kenara çekmemiz bir oldu. Hale'nin ismini,soyadını ve okulunu söyleyince "Gerisini bana bırakın" derken eliylede para işareti yapıyordu. Mert'e en şirin gülümsememi takınıp ağzımı açacakken "Yüzüne ne oldu" deyince "İşte bu kız ve arkadaşları ile kavga ettim,benim hakkımda bişeyler öğrenmiş,benimde onun hakkında öğrenmem lazım" diyince gülümseyerek "bendensin" dediğinde kızların sigara bulma çabalarını gördüm. Merte teşekkür edip yanından ayrıldım. Mertlede aramız iyiydi. Bu yurtta herkezle aram iyiydi. Kızların yanına gidip sigara verdiğimde bir oh çektiklerini görünce gülümseyerek.. Hayır hayır aklıma gelen şeyle gülümsemem yüzümden düşmüştü ve "Ananı si.." olmuştu. Kayahanla mesajlaşırken onu unutmuştum. Cebimden telefonu çıkarıp gelen mesajlara baktım. Yağız yaklaşık 1 saat önce yani mekana gelmeden hemen önce,saçma sapan şeyler yazmıştı. "Arı gibi uçar,kelebek gibi sokarım."-"Bir götün nesi var,iki götün sesi var" gibi. Yağıza random şekilde gülüp kızlarla olan gruptaki mesajlara baktım. Havadan sudan konuşmuşlardı. Kayahanı en sona bırakıyordum çünkü en önemlisi oydu. Efelerle olan gruba baktığımda bayağı iyi muhabbet ettiklerini gördüm. Bayağı yakınlaşmıştık. Kayahan'ında gruba bişeyler yazdığını gördüğümde hepsini pas geçip sadece onun yazdıklarını okudum. Gruba cevap vermeden Kayahanla özel olan konuşmaya geçtim. Bir sürü bişey yazmıştı. Ama dikkatimi çeken sadece attığı ses kaydıydı. "Ses kaydını açıp,elimi cebime attığımda pakedin olmadığını gördüm. Ah be kızlaar! Kızlar Oğuzdan paket almaya gitmiş olmalılarki ellerinde 4 paketle geri döndüler. Birini bana fırlatıp kendi paketlerini açarlarken açtığım ses kaydını dinliyolardı. "Hazal?" demişti sadece ama bu bile yeterdi. "Öyle bi sesi vardı ki sanki gökkuşağının yedi rengi gibi,sanki uyuşturucu gibi insanı rahatlatan bi sesi var.Nasıl desem ki? O-onun sesi çok farklı" diye düşünürken kızların yerde yatar vaziyette kahkaha attıklarını gördüm. Almina "Hahaha kanka edebiyat yaptın bee :D" derken sesli düşündüğümü yeni fark ettim. Kızlar Kayahan'ı biliyolardı. Tüm kavgayı anlatınca tuvalet olayınıda anlatmak zorunda kalmıştım. Bende kendimi yerde kahkaha atarken buldum. başımda dikilen Yağız'ın ciddi suratını görünce bende haliyle ciddileştim. Kızların yanından kolumu sertçe sürüklemesine sesimi bile çıkaramıyordum. Bunu Kayahan bile yapsa sesimi çıkarırdım. Ne Kayahan'ı ya? Her bokta Kayahan'ı düşünmeye başladım bende. Aşık bile değilim ben o çocuğa,sadece iyi anlaşıyoruz o kadar. Yağız'ın kükreyen sesiyle düşüncelerimden tereyağından kıl çekermişsin gibi hızla sıyrıldım. Yağız'a masum gözlerle bakarken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. "Sen nasıl bira içersin,yanında ben olmadan?! Bir değil iki değil 3 şişe bira ne Hazal?! Yaz gecesi olanları unuttun galiba!" dediğinde olayı anlamıştım. Bir yaz gecesi okuldan atıldığım  ve varolduklarından bile emin olmayan aileme sinirlendiğim için gece 2 gibi mekandan tüm biraları alıp mezarın yanına gitmiştim. Sabahın 6sına kadar içmiş,sarhoş olmuştum. Yaz geceleri herkez mekanda olurdu gece 12yle sabah 6 arası. O gece Yağız mekanda beni göremeyince kızlara sormuş. Bende kızlara Uykumun olduğunu söylemiştim. Yağız'a uyuduğumu söylediklerinde Yağız endişelenmemiş. Sabah 6da kızlar yatakhaneye gittiklerinde beni göremeyince Yağız'a mesaj atmışlar. Hazal yurtta yok,ormana aramaya çıkıyoruz" diye. Yağız da "Siz kalın ben nerde olduğunu biliyorum" diyip mezarlığa gelmişti. Beni kusmuklarım içinde yatarken görünce gözleri dehşetle açılmıştı. Etrafımda sayısız bira şişesi ve sayısız sigara paketleri vardı. Hepsinin içi boştu,Yağız beni temizleyip ayılttıktan sonra Fato görmeden Yatakhaneme kadar çıkarıp yatağıma yatırmış hatta yorganımı bile üzerime çekmşti. Şimdi haklıydı çocuk kızmakta. Yağızın benle ilgili en hassas noktası buydu. Ve ben fena göte geldiğimi hissedebiliyordum. Uyuşturucu kullanmama bile bişey demezdi ama içki farklıydı onun için.Yağız'a özür dilerim dediğimde "Özür dilerim miş miş" diye kükrediğinde korkarak bi adım geriledim. Yağız yaklaşık yarım saat bana kükreyerek nasihatler yağdırdıktan sonra korktuğumu ve sıkıldığımı anlamış olacak ki yanıma gelip sarıldı. Bu masum bakışların cezanı örtmeyecek Hazal" dediğinde sesi ciddi geliyordu. "Cezam neymiş" dediğimde açık saçlarımın uçlarından tuttuğu gibi beni sürüklemeye başladı. Hiçbir şey yapamıyordum. Yağız ve benim birbirimize karşı saçma ceza yöntemlerimiz vardı işte. Mekana kadar saçımdan sürükleyerek götürdüğünde Yağız'ın "Tam 30 dakika boyunca yurdu saçını çekerek turlatacağım Hazal" dediğinde kızların sesiyle nasıl rahatladım anlatamam. "Kanka biz binaya gidiyoruz geliyomusun" hayatımın en güzel cümlesi gibi gelmişti. Kafamı hızla sallayıp Yağızın elinden kurtularak "başka zamana Yağızcım" dediğimde "Hadi yine iyisin" bakışlarını atıyordu. Kızlarla yurda girip yatakhanelere çıktığımızda Kübrayıda sürükleyip bizim yatakhaneye çıkardık. Fato bilerek onu yatakhane 1e almıştı bizden ayrı olarak. Fatoyla yeniden konuşup Kübrayı bizim yatakhaneye aldırmalıydık. Kübrayla beraber benim yatağımda uyurken titreyen telefondan gelen mesaja yani Kayahana cevap verip alarmı kurdum. Yatağa iyice gömülüp uykunun içine bodoslama daldım. Ve beni o uykudan bodoslama çıkaran şey sabahın 6sında çalan alarm oldu. 3 saatlik uykuyla duruyordum!! Telefonu tekmeleyip hatta belki biraz yumruk atmışta olabilirim,susturmaya çalışsamda Fato gibiydi yani susmuyordu. Bizim kızlarıda uyandırıp hazırlanıp mekana indik. Fato 6.30da uyanıyordu  ve bizim yarım saatimiz vardı. Hızla sigara içip kızlar gibi çantama bira atmaya kalkacakken aklıma dün olan olayların gelmesiyle vazgeçtim. Kızlarla yemek sırasına girdik. Daha doğrusu kaynattık,herkezi severdik,onlarda bizi severdi ama buda yemekhanede en öne geçmemize ve paralarını almamıza engel olmuyordu,bizden korkuyolardı. Olması gerektiği gibi. Ben 7.30da yurttan çıktığımda kızlar yatakhaneye gidip yeni hazırlanıyolardı. Okula gittiğimde önüme ilk çıkan kişinin Kaan olması hoşuma gitmişti. Tanıdık biriydi sonuçta. "Herkez senden korkuyormuş yenge" derken ciddi bakışlarımı görünce sırıtışını kesip "yani Hazal" diye düzelttiğinde gülümseyerek "Neden?" dedim. "Tüm kızlar,kavgacı olduğun için ve erkeklerin bi çoğu sana yazdığı yazdığı için senden korkuyolar ,ayrıca Deniz'i ele geçirmen konusunda endişeliler" dediğinde aklıma takılan tek şey Deniz olmuştu. "Deniz?" dediğimde "okulun umursamaz,popüler ve yakışıklı çocuğu" dediğinde "Onun Kayahan olduğunu sanıyordum" dedim. "Adımı mı duydum?" arkamdan bi anda gelen Kayahan'ın sesiyle yerimde sıçrayınca Kaan kahkaha attı. Okulun önündeki çardaklarda Efe ve kızların olduğunu fark edince onların yanına gittik. Zil çaldığında herkezin aynı noktaya toplanmasıyla Hale'nin bana bağıran sesini duymam bir oldu. Herkezin içinde meydan mı okuyacaktı? Okusun. Herkezin içinde rezil mi edecekti? Etsin bakalım sürtük.. "Bakıyordum da yeni kızımız yediği dayaklardan sonra okula gelebilmiş" resmen herkezin duymasını ister gibi bağırmıştı. Laf mı sokacaktık? Laf sokmada üstüme kimse yoktu :D Alaycı bi kahkaha atıp "Yediğim dayaklar?" derken umursamaz davranıyordum. "Yüzünün haline bakınca herşey anlaşılıyor canım" dediğinde cevabı löp diye yapıştırdım valla. "3 kişi bana daldınız amına koyduğum,üçünüzdede benden büyük hasar var. Ayrıca görünmez bölgelere işlemek hobimdir. Amın nasıl oldu canım?" dediğimde Afallamıştı ama ağzını açıp "Yüzünün haline,ve bizim yüzümüzün haline bak fahişe" dediğinde Kayahan'ın kollarımı tutmasıyla Halenin üzerine atlayamadım. "Ulan gerizekalı,yüzünüze sürdüğünüz fondoteni Bülent Ersoy sürmüyo be" dediğimde pic smile yapıp "Kanıtla" demesiyle çantamdaki suyu çıkarıp ona yaklaşırken korku dolu gözlerle, "bunu yaparsan sonuçlarına katlanırsın Hazal,sakın yapma. Fena ödetirim sana" diyordu ama cesur sözlerinin arkasında korku dolu gözler ve titrek çıkan ses vardı. Tanımadığım bi çocuğun çantasının arkasında duran suyuda aldım. İki elimde su şişeleriyle ona doğru yürüyordum. Boş tehditler savuruyordu. Birinin gelmesiyle herkez ona yol açınca Hale ve ben dahil hepimiz o kişiye baktık. Fısıldaşmalardan duyduğum kadarıyla "Deniz" diyolardı. Deniz olduğunu yeni öğrendiğim çocuk boş bakışlarla Hale ve bana bakıyordu. Hale'nin bu çocuk gelince ona artist gözükmek için dediği laflara dayanamayıp elimde iki şişe suyu Yağmur Yaprak ve Halenin yüzüne dökerken "Ooo" sesleri yükseliyordu. "Aslında,su dökmek yerine yüzünüze işemeyi daha çok isterdim" dediğimde Deniz'in boş bakışlarında bir an olsun yakaladığım şaşkınlık ifadesini görebilmeme sevinmiştim. Efe,Kaan ,Kayahan,Melis,Ayça ve İremle okula doğru yürürken Hale arkamdan boş tehditler savuruyordu. Okula girdiğimizde Efe ıslık çalıyor,Kaan kahkaha atıyordu ama Kayahan boş gözlerle bana bakıyordu. Kızlarla bizim sınıfa çıkınca Kayahan özelden "Denize neden baktın" dediğinde göt gibi kalmıştım. Kıskanmışmıydı? Ayy canım ya,yerim bu çocuğu be. Ders zili çalmıştı ama bizim hoca daha gelmemişti. Kayahanların sınıfına koştum. içeri dalacaktım ki kapının kapalı olduğunu yani içerde hoca olduğunu anlayıp kapıyı tıklattım ve "Hocam,Kayahan'ı müdür bey çağırıyor" dediğimde Kaan ve Efenin gülmemek için kendilerini zor tuttuklarını görmüştüm. Kayahanı alıp dışarı çıkınca Kayahan boş gözlerle müdürün odasına yürüme başlayınca onu erkekler tuvaletinin içine sürükledim. Halamı trip atıyordu,o ifadesiz gözlerde neydi? Tuvalete girince iyrendim,tuvaletler ortak buluşma noktamız olmuştu sanki gerçi şuanda en yakın yer orasıydı,ben ne yapayım? Kayahan şaşıran gözlerle bana bakınca "Müdür falan çağırmadı Kayahan" derken gözlerimi devirdim. İfadesiz gözleriyle gülümserken "Ne oldu" diye sorunca gülümsemesini sahte olduğunu anladım. "Ne denizi ya? Niye bakayım ben ona" diye lafa girdim. Sanki sevgiliydik,bu neydi şimdi? "Ondan mı hoşlanıyorsun" dediğinde gözlerim iyrenmişlikle büyüdü. "Kayahan ben.." derken susmuştum. "Senden hoşlanıyorum" diyemezdim. "Sen ne" dediğinde aklıma bahane gelmiyordu. Ne diyecektim,nasıl kıvıracaktım olayı? Aklıma ilk gelen bahaneyi söyledim "Ben.. ben herhalde kusacağım" ağzına ediyim Hazal! Kayahanın ifadesiz gözleri gitmiş,endişeli gözleri gelmişti,bu hali kesinlikle daha iyiydi. Kayahan ağzını açıp konuşmaya başladı. 
"Niye?"
Niye mi denir buna aq
"Hamileyim Kayahan" derken gözlerimi deviriyordum. 
Kayahanın gözleri büyüyünce kahkaha atıp karnımı tuttum. Kayahan'da olayı yeni anlamış olmalı ki kahkaha attı. "Miden bulanıyormu cidden?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. Olayın üstünü kapatmaya sevinirken aklıma gelen dersle, sınıfa dönmem gerek dedim. tuvaletten koşarak çıkacakken Kayahan kolumdan tuttu. "Burası erkekler tuvaleti Hazal,pat diye çıkamazsın birinin görmemesi lazım derken kapının önünü yoklayıp eliyle bana çıkabilirsin işareti yapınca fırladım. Sınıfa gittiğimde hoca vardı. Kapıyı tıklatıp içeri girdiğimde "Müdürün yanındaydım hocam" deyince onaylar şekilde kafasını sallayıp "yerine geçebilirsin" dediğinde yalanımın ortaya çıkmaması için dua ettim. Yanımda Ayça oturuyordu. .Soran gözlerle bana bakınca güven verici ifademle bişey yok diyip önüme döndüm. Günün geri kalanında Hale ve ikizleri görmeden sorunsuz bi gün yaşadım derken çıkışta Hale'nin yanıma doğru hışımla yürüdüğünü gördüm. Acaba ne diyecekti yine meymenetsiz?

MASUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin