Medyada Kübra ve Hazal var
"Kübra sana bişey söylemeliyim"
"Şuan söylüyosun ya zaten göt"
"Hadi amaa ilk defa sana karşı kibarlaşmıştım,içine ettin totoş"
"Seni dinliyorum götoş"
dediğinde gözlerini devirmişti. Söyleceklerim için kendimi hazır hissetmesemde ya allah bismillah -klasik lafım- diyerek lafa cup diye atladım. Söylediklerim karşısında gözlerimi Kübra'dan kaçırmıştım. Saatlerce ballandıra ballandıra Kayahan'ı anlattıktan sonra, bunu söylemek pek doğru olmamıştı sanırım. Ama laf ağzımdan çoktan çıkmıştı, ve geri dönüşü yoktu..
"Sanırım, Deniz'e karşı bir şeyler hissediyorum""Ne?!" diye cırladı Kübra.
Ona emin olmayan bakışlarımı gönderdim.
Kübra'ya, "Deniz beni öptüğünde vücuduma elektrik dalgası yayılıyor bu çok ilginç bir şey, ve sanki onunlayken vakit çabucak geçiyor." dersem beni öldüreceğini biliyordum. O, Kayahan taraftarıydı.. Durumu yine kurtarmam gerekiyordu çünkü aptal ağzımı patavatsızca açmıştım..
"Hah! Deniz, kıçımın kenarı.. Ona karşı hissettiğim tek şey nefret ! Beni nasıl, izinsiz ve zorla öper ?!"
Yapmacık ifademle olayı iyi kıvırmıştım. Kübra'nın rahatlayan yüz ifadesini gördüğümde bende rahatladım.
Kübra bir anda yaşlı dedeler gibi hırıltılı şekilde öksürdüğünde yerimden kalkıp türk klasiği olarak, sırtına vurmaya başladım oysa ki boğazına birşeyde kaçmamıştı, alışkanlık işte.. Elini ağzından çektiğinde tükürükle karışık kan gördüm. Kübra'ya ne olmuştu böyle? Öksürmekten kızaran ve yaşaran gözlerine sorarcasına baktım.
"Bişeyim yok Hazal, iyiyim"
"Umarım öyledir"
Kötüye bir şey olmaz diyerekten Kübra'yı gıdıklamaya başladım. Ama gülecek kadar bile hali yoktu.
"Kalk lan, grip olmuşsundur kesin sen, bak halsizsin"
Lafımı ikiletmeden kalktı. Yatakhaneye gizlice sokma çabalarım başarıyla sonuçlandı. Çünkü tam da Fato'nun yatma saatiydi. Yatağına yatırıp, ketıla su koydum. Sıcak çikolata boğazı için iyi giderdi hayvanın. Tın sesiyle hazır olduğunu anladığım suya tozu katıp Kübo'ya götürdüm.
"Al iç şunu moruk"
Moruk gibi öksürüyordu.. Yeni takma lakabı bu olmalıydı
"İstemiyorum"
Güzel ! Şimdide iştahımı kesilmişti ? Halsiz gözüken vücuduna baktım 4 gün kaldığım kamptan sonra, şimdi gözüme farklı gözüküyordu. Kilo vermişti.. Tabi yaa!! Kesin yine diyete girdi, yemek yemiyor, o yüzden halsizdi bu götoş..
Kendi yatağıma uzanıp, Kübo için hazırladığım sıcak çikolatayı içerken telefona göz atıyordum. Snappchat,instagram, whatsapp, wattpad, twitter derken saatin 2 olduğunu, ağırlaşan göz kapaklarımdan anladım. Telefonun ekranını kapatırken, gözlerim çoktan kapanmıştı..Rüyamda biri vücudumu delicesine sarsıyor, "Hazal" diye kısık sesle bağrıyordu. Hani rüyada olduğunu bilirsin ama rüyadan çıkamaz, yada davranışlarını kontrol edemezsin ya, işte tam olarak buydu !
Kafamı zemine çarpmamla sinir bozucu rüyamdan uyandım. Gözlerimi kırpıştırırken başımın arkasını tutuyordum. Bağırmak için açtığım ağzım kaba bir elle kapatıldı. Elin sahibine baktığımda gördüğüm gözler mavi ve dinç gözlerdi. Endişeli gözüküyordu. Yağız'ın ne işi vardı burda ? Eli hala ağzımdayken konuşmaya başladı.
"İyi misin? Herneyse,çabuk kalk acilen gitmemiz lazım"
"Nereye koca göt ?! "
"Gölün kenarına"
dediğinde yüzündeki gülümseme farklıydı, umut dolu..
"Sabahın.." telefonumdan saate bakıp konuşmaya devam ettim.
"Gecenin dördündemi ?!"
"Üzgünüm, okul saati gelmeden gitmek istedim.."
Aslında, hiç te üzgün gözükmüyordu. Off'layıp kafamı yastığa tekrar gömdüm. Yağız sinirlenmiş yüz ifadesini takınıp saçımdan tutarak beni dolabın önüne sürükledi. Üzerime montumu fırlatırken çoktan beni kapıya çekiştirmeye başlamıştı bile. Gecenin bu saatinde nasıl bu kadar dinç olabiliyordu ?
Uzun bir yürümenin ardından diz bağlarım çözülmüştü ve uykumdan eser yoktu kiii ben 1 saatlik uykuyla duruyordum. Gölün kenarındaki kayaya sırtını yaslayan Yağız'a baktım. Mutlu görünüyordu. Sigaranın dumanını keyifle üflüyor, değişik şekiller çıkarmaya çalışıyordu. Yanına oturdum, gölü boş gözlerle seyretmeye başladım. Kayahan'ı burda öpmüştüm. O an ki cesaretim bir daha elime geçmemeliydi. Göle baktığımda üşüdüğümü hissettim. Deniz beni suya attığında, doğrusu beraber atladığımızda vücudum buz kesmişti. Sanki şimdide suya atmışlardı beni.. Yağız'a sarılıp gözlerimi kapadım. Uykunun beni çektiğini hissedebiliyordum. Ve sonunda kendimi teslim ettim.
Gözüme vuran bir kaç sıcak güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Yağız hala aynı pozisyonda, sigarasını içiyor, göle bakıyordu. Onu böyle mutlu görmek güzeldi.. Uyandığımı fark edince konuşmaya başladı.
"Nihayet, uyuyan çirkin. Gitme vakti yoksa sayıma gecikeceğiz"
"Uyuyan güzel o bi kere"
"Herneyse, kaldır götünü"
Yolda Yağız'la onun arkadaşları hakkında bahsederken çoktan yurda gelmiştik. Yemekhaneye girdiğimde kızların yanına gittim. Hepsi hayvan gibi yemeklerine kurulmuştu.
Kübra hariç.
Çatalıyla yemeğiyle oynayıp, diğer eliyle plastik kahve bardağını çeviriyordu. İsteksizce kahvesinden yudumlar alırken, halsiz gözüküyordu. Kübra'yı kolundan tutup kapının önüne sürüklemeye başladığımda halsiz bedeni bana karşı direnmiyordu bile..Bizim tayfanın meraklı bakışlarını üzerimde hissediyordum. Kübra anlamayan ama bir o kadar da yorgun bakışlarla endişeli gözlerimi inceliyordu.
"Kübra neyin var, bu kan kusmalar halsizlik ve iştahsızlıkda ne.. ?!"
Kübra beklenen soruyu sormuşum gibi beni kolumdan tuvalete sürüklemeye çalışırken bir yandan karnının sağ tarafını tutuyordu. Kübra tuvaletteki kızları bakışlarıyla çıkardıktan sonra konuşmaya başladı.
"B-ben bilmiyorum Hazal, çok uzun süredir böyleyim. Sadece, halsizliğimi size belli etmemek için enerji hapları falan alıyordum.. Son 2 haftadır onlar bile etki etmiyor. Kızlara moralimin bozuk olduğunu söylüyorum ama herşey yolunda."
Yüzünde endişeli bir ifade vardı, dudaklarını kemirirken tırnaklarına bakıyor ve diğer eliyle karnının sağ tarafını tutuyordu. Ben onu incelerken Kübra karnının sağını tutarak iki büklüm olduğunda şok gözlerimle yerde kıvranan bedenine bakıyordum. Kübra karnının sağını tutarken gözlerinden istemsiz yaşlar akıyordu. Kendini çığlık atmamak için sıkıyor gibiydi. Şok olmuştum.. Konuşamayacak haldeydim sadece kekelerken Kübra'yı titreyen ellerimle tutmaya çalışıyordum.
Dakikalar sonra Kübra sakinleştiğinde ayağa kaldırdım.
"Başka... Başka birşeylerde oluyormu Kübra ?!"
"Hazal ben üzgünüm.."
İkimizinde gözünden yaşlar akıyordu. Kübra'yı böyle görmeye alışık değildim. Derin bir nefes çekip tekrar konuşmaya başladı.
"Endişelenme koca göt, kötüye bir şey olmaz.. Biz kötüyüz öyle değilmi?"
Yüzündeki endişeyi espiriye vurmaya çalışıyordu. Hıçkırarak ağlamak heryeri dağıtmak istiyordum. Kübra'ya ne olmuştu böyle? Etrafı yakıp yıkmak istememin aksine, hareketsizce Kübo'ya bakıyor, gözyaşlarımı geri göndermeye çalışıyordum.
"Servise binme, ben seni mekanda bekliycem"
deyip yatakhaneye çıktım. Kübra'nın yerde yatan çaresiz hali gözümün önüne geldikçe boğazımda yumru oluşuyordu. Kendime attığım sert tokatla gözlerimden gelen yaşları önemsemedim. Elim cidden ağırdı. Ama bu tokat beni kendime getirmişti. Hızla üstümü giyip mekana giittim. Ders saatimiz çoktan başlamıştı bile.. Yarım saat sonra halsiz bedenini saklamaya çalışan bir Kübra görünce bir kez daha küfrettim. Yurdun kapısının biraz gerisine taksi çağırdığımda Kübra sorar gözlerle bana bakıyordu. Birşey diyemedim..
Taksi geldiğinde yurttan çıkıp koşar adımlarla taksiye bindik.
"Ne tarafa hanfendi?"
"En yakın hastaneye"
Kübra bana sitem dolu bakışlarını atarken omuz silktim. Okuldakilere gelemeyeceğimi haber verip Kübra'yı izlemeye başladım. O camdan dışarıyı,ben onu izliyordum. Teni solmuştu, acı çekiyor gibi bir hali vardı. Bunu saklamaya çalışsada çatılan kaşlarından anlıyordum.
"Kübo?"
Sesim sorarcasına çıkmıştı
"Sadece başım ağrıyor,önemli birşey değil"
Güven verici şekilde gülümserken çalan telefonuma kaşlarımı çatarak baktım.
"Efendim Deniz"
"Niye gelmedin okula, dünde yoktun !"
Deniz'i ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm ya da duymuştum demeliyim. Kükreyen sesi merakla doluydu.
"İşlerim vardı Deniz.. Sonra anlatırım"
Sonra anlatırım mı? Hesap mı verecektim? Hah ! Kıçımın kenarı..
"Tamam"
"Hey ! Dur bi dakika sana hiçbirşey anlatmak zorunda değilim Deniz"
"Anlatmak zorundasın bayan kaba sapık"
Dıt dıt dıt
Birde yüzüme kapatmıştı ah ne güzel ! Sinirlerim tavan yapmışken taksici geldiğimizi söylediğinde onada sert çıkışmamak için hızla parayı ödeyip Küboyu hastaneye soktum. Bulduğum ilk hemşireyi yakasından tutup kenara çekerken, kız korkmuş gözüküyordu. Kendimi bi an kaba erkekler gibi hissettim.. Kübra'nın duyamayacağı bir mesafedeyken Kübo gözlerini üzerime sabitlemişti.
"Arkadaşımın birkaç belirtisi var ve-"
Sözümü kesmişti kaltak,en nefret ettiğim şeydi. Birkaç soru sorduktan sonra yönlendirdiği doktorun odasındaydık. Doktorun 'söz sende' işaretiyle Kübo konuşmaya başladı.
"Uzun süredir öksürüyorum ve her öksürüğümde kan kusuyorum.Karnımın sağ tarafına ara sıra keskin ağrılar giriyor ve bu gerçekten acı veriyor"
derken bana kaçamak bir şekilde bakmıştı. Aklıma tuvaletteki çaresiz anı geldiğinde Kübo çoktan konuşmaya devam ediyordu.
"Halsizim. Bunun için enerji veren haplar kullandım ama artık onlarda etki etmiyor. İştahsızım. Sanki midem küçülmüş gibi hissediyorum, bu kilo vermeme sebep oluyor. Sürekli başım ağrıyor. Nefeslerim hırıltılı çıkıyor, kendimi moruk gibi hissediyorum. Ama siz alınmayın doktor dede.."
Son söylediği sözden sonra moruğun kaş göz yapıp gözlüğünü düzeltmesiyle alındığı aşikardı. Sigara alkol uyuturucu hakkında birkaç soru sorduktan sonra beni odadan çıkarmıştı..
Moruk beni odadan çıkardığından beri yaklaşık yarım saat geçmişti ve tek bir haber bile yoktu. Napıyordu lan bu kıza içerde? Töğbestağfurullah..
İçeri daldığımda doktor gülümsedi.
"Tam da sizi çağıracaktım Hazal Hanım. Sizinle yanlız görüşmem gerekiyor" dediğinde şimdide benim ırzıma mı geçecek diye düşünsemde Kübra'nın odadan çıkması dikkatimi dağıttı. Neden bizimle ayrı ayrı görüşüyordu ki? Atraksiyon doktora tek takışımı kaldırmış bakarken odada ölüm sessizliği vardı sanki. Kendi nefes sesim kaybolmuştu. Doğru ya.. Nefes almayı unutmuşum. Uzun süredir tuttuğum nefesi kapının çarpma sesiyle bıraktım. Kübra çıkar çıkmaz doktorun gülümseyen ifadesi yerine sinirli ve üzgün bir hal almıştı.
"Kızım, ciddi bir problem var.. Kübra'nın bilmesi sağlığı açısından iyi olmayabilir. İnsanlar hasta olduktan sonra karadenizde gemileri batıyor sanki ve bu sitrese yol açarak hastalığı olumsuz etkiliy-"
derken lafı ağzında gevelediğini anlayıp sinirle çıkıştım.
"Eee ?"
Lafını bölmeme sinerlenmiş bir ifade ile kınayan bakışlarını bana göndermesi üzerine ona en sert bakışlarımı attığımda yüzünü yumuşatıp deri koltuğuna oturdu.
"Kübra kızımızda ki hastalığın bazı belirtileri, çok geç meydana gelmiş. Ayrıca kullandığı enerji hapları durumu daha da kötüleştirirken, kullandığı zararlı maddelerde bu konuda ona hiç yardımcı olmamış. Genetik kısmını bilemem ama,kullandığı kötü maddelerin yüzünden bu hastalığın meydana geldiğini düşünüyorum. Belirtilerin geç meydana gelmesi ile hastalığın tanısı geç konuldu. Doktorlar sürekli genel kontrol yaptırın diye bas bas bağırmıy-"
"Ne hastalığıymış bu ?!"
Nasihat çekmeye başladığında onu kükreyerek tekrardan susturdum. Aklımda yankılanan tek şey hastalıktı.. Doktorun sakin sesinin ardında üzgün olduğunu belli eden gözleri boğazımdaki yumruyu zorluyordu. Etraf bulanıklaşıyordu.
"İleri derecede akciğer kanseri.. Çok tehlikeli bir boyutta Hazal kızım, çok önceden hastaneye yatması gerekiyordu. Ebeveynlerine haber verip bir an önce Kübra'yı hastaneye yatırmalısınız. Ömrünün ne kadar kaldığı konusunda şüpheliyim..""Allah kahretsin !" diye bağırırken herşeyi yakıp yıkmak istiyordum yeniden.. Etraftaki şeyleri fırlatıyordum. Ölmek istiyordum. Kübra'mı istiyordum. Tek can dostumu istiyordum. Yan yana geldiğimizde bizden korkan bakışları istiyordum. Onunla tekrar kötü olmak istiyordum. Kübra'nın hızla odaya girmesiyle kendimi toparlamaya çalıştım. Kapıyı dinlemiş olmalıydı.. Akmış göz makyajım, ıslak gözlerim, etrafın dağınıklığı ve az önce kanattığım elim pek toparlanamadığımın kanıtıydı. Kübra koşarak bana sarıldı. İçimde birşeylerin parçalandığını hissediyordum. Ne demek ömrünün ne kadar kaldığından şüpheliyim.. Biz bir daha görüşemeyecek miydik ? Bir daha sarılamayacak mıydık ? Ben kiminle hain planlar yapıcaktım. Ben kimin mavi gözlerinde kaybolucaktım..
Kübo konuşmaya başladığında nefesimi tuttum. Bundan sonra Kübra'nın dediği her kelimeyi aklıma iyi kazımalıydım. Güçlü olmalıydım..
"Üzülme koca göt, bununda üstesinden gelicez."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
TeenfikceSaçma sapan bir sebepten dolayı ailesi olmayan Hazal'ın Yurtta kalan Hazal'ın Aşık olan ve aşık eden Hazal'ın Masum hikayesi.. Kısacası; Masum olmayan Hazal'ın masum hikayesi Not: Yeni doğan bebekler bile masum değildir,annesine o kadar acı çektird...