Medyada Kayahan var!! Birkaç şey söylemek istiyorum ama onları en sona yazdım bölüm sizlerlee :D
Not: İlk bölümler sadece anlatım olduğundan sıkıcı olabilir ama sonraki bölümlerde -tahminen 10-15.bölüm arası- hikayenin asıl konusu başlıyo
İşte başlıyorduk bu sürtüğün kuyusunu kazmaya,ona haddini bildirmeye.Dün olanlar canımı sıkmıştı. KİMSE ailem hakkında iyi-kötü konuşamazdı. Kimse bana delici bakışlar atamazdı. Ailem en derin yaram gibiydi. Yeni yeni kabuk bağlamış olan,sürekli tuz basılan derin yaramdı. Tam unuttum derken.. Hale sanki yaramın kabuğunu soyuyordu. Acıyordu,belli etmesemde fazlasıyla acıyordu. Sahiden,ailem neden bırakıp gitmişti beni? Hala hayattalarmıydı? Halenin işini bitirmeli,ve Halenin aklıma taktığı sorunun cevabını bulmalıydım. 'Neden beni bırakmışlardı?'Zil çalınca kızlara Yağız'ı anlatmaya çoktan başlamıştım,ben anlattıkça resmen Yağız'a sarkıyolardı,ben olsam bende sarkardım ama öyle ballandıra ballandıra anlattığımda yoktu yani. Hale tepemde dikilerek "Ailen yokmu senin sürtük?" deyince.... Ne demek ailen yokmu. Afedersin ama sikerim bu kızı ulan ben!! Ayağa kalktığım gibi tokadımı yüzüne geçirdim. Hiçbir şeyi düşünemiyordum sadece karşıma kim çıkarsa ezip geçeceğimi biliyordum. Yanındaki ikizler -Yağmur ve Yaprak- öne atılınca saçlarından tuttuğum gibi kafalarını çarptım,o sırada biri saçımı çekip beni yere yapıştırınca o kişinin Hale olduğunu gördüm. Melis,Ayça ve İrem ayağa kalkacakken "Sakın karışmayın" diye bağırdığımda herkezin başımıza toplanmış olduğunu gördüm. Hale yerde yatan bedenime oturunca bacaklarımı kıpırdatamadım.Yüzüme,daha doğrusu dudağıma yumruk atınca kan tadını aldım,tek kelimeyle iyrenç! Elimi yumruk yaptığım gibi mide boşluğuna geçirdim. Hale yana devrilirken hızla ayağa kalktım. Hale yerde kıvranırken kendine yeni yeni gelmiş olan Yağmur'un saçımı çekişine ve Yaprağın yüzüme tokat atışına kahkaha attım. Histerik bi kahkahaydı,sahte ama etkili. Dirseğimle arkamdan saçımı çeken Yağmurun göğüsüne geçirince gözünden yaşlar süzülerek sınıftan çıktı. Erkekler vardı sınıfta,burda göğsüne bakacak hali yoktu ya. Yaprak hala tokatlamaya çalışıyordu. Tokatlamak değilde tırnaklarıyla yüzümü çiziyordu. Tekmemi dizine geçirdiğim gibi onuda yerle bir ettim. Yaprağın üstüne çıkıp "Tokat öyle değil,böyle atılır" diyordum,kıza ardı ardına tokatlar yumruklar atıyordum. Sinirimi atıyordum. Hale ayağa kalkmış olmalı ki "Demek ki ailen yokmuş sürtük,hassas noktana oynamak güzel olacak" dediğinde kendimi kurt adam gibi hissettim sanki sadece hedefim kırmızıydı,onu parçalamalıydım.Gözlerimden akan yaşlara aldırmadan ayağa kalkacakken Yaprağın saçımı tutup yere yapıştırmasıyla inledim,zemin soğuktu. Ama beni şuan Yaprak durduramazdı,Yaprakla beraber yerde yatıyorduk mal gibi. Saçından tuttum,onu sürüklerken bi yandan ayağa kalkıyordum. Saçını bıraktığımda kafasına tekme attım, kendimi aşıyordum cidden. Neler yapıyordum? Bayılan Yaprağa herkez bakarken,kimse yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Saçımı eline dolayan Haleye baktım,bi eli boştaydı ve o elini bana sallayıp tehdit ediyodu. Elini ittirip diz kapağımla şeyine tekme atınca afalladı. Bu fazla acıtmış olmalıydı. Sınıftan bi kaç kişi Yaprağı ve Haleyi tuvalete götürüyor,bi kaç kişide benim dudağımı soruyordu. Kimseye aldırmadan yerime geçtim. Saç derim sızlıyor,kafamın arkası başımı yere çarpan Yaprak yüzünden zonkluyor,dudağımın kenarı acıyordu. Kızlar peçetelerle pansuman gibi bişeyler yapmaya çalışsalarda ellerimle onları engellemeye çalışıyordum. Sınıftan bi kız yanıma gelip "Hale bu işin peşini bırakmaz,çok büyük bi hata yaptın" deyince ona meydan okurcasına baktım,kız arkasına bakmadan uzaklaştı. Bi kaç kişi hocalara haber vermiş olmalı ki sınıftan içeriye koşarak bi kaç hoca ve müdür yardımcısı girdi. Kolumdan çekiştirirlerken bi yandan "nasılsın? nasıl oldu kavga" gibi sorular soruyolardı. Tuvaletten çıkan diğer öğretmenlere bakınca Yaprak,Yağmur ve Hale'ninde benim götürüldüğüm yere götürüldüğünü anladım. Müdürün odasına girince,odanın içindeki kapıyı açıp başka bi odaya girdik,daha çok misafir odasına benziyordu. Bizi oturtup,sorular sormaya başladıklarında Hale'nin verdiği cevaba şaşırmadım. "O başlattı hocam" gerizekalıya bak,laf atanda ebemdi dimi. Hoca bana sorarcasına bakınca "Ailem hakkında bir şeyler söyleyince,sinirlenip tokat atarak kavgayı başlattım. Yani doğru." dedim. "Ailenle ilgili ne sorun var Hazal" bunu soran ingilizce hocasıydı.Onun dersindede Hale ailem hakkında konuşunca atışmıştık. Müdürün odaya girmesiyle herkez müdüre odaklandı. "Hazal yurttan gelen öğrencimiz,bu konularda Hazal'ıda Hale'yide anlayışla karşılayabilirim. Hazal'ın ailesinin olmadığını Hale bilmiyordu. Hazal'ın sinirlenmeside normal."derken yüzünde aptal bi tebessüm vardı. Gerizekalı adam,ne diye Hale'nin yanında söylemişti bunu? Hale bana alaycı bakışlar atarken bunu sonra yüzüme çarpacağını anlamıştım. O benim yüzüme bunu çarptığında benim ona karşı kozum ne olacaktı? En iyisi onun hakkında biraz araştırma yapmaktı. Yağmur ve Yaprak Haleye ve bana masayı gösterince,masaya baktık. Disiplin cezası almıştık. İmzamı atıp hızla odadan çıkacakken matematik hocası kolumdan tutup biraz bekleyin kızlar dedi. Yerime yeniden geçince içeri doktor kıyafeti giymiş bi kadın- bi dakika doktor kıyafeti giymiş bi kadınmı? Yani anlıycağınız üzere doktor girdi. Erkek hocalara işaret yapmasıyla,müdür dahil hepsi çıktı.İçeride sadece 4 bayan öğretmen,doktor ve biz vardık. Yağmur'un göğsü hakkında bikaç sorular sordu bi krem adı söyleyip morluklar geçene kadar kullanmasını söyleyince ciddili şaşırdım. Morarmışmıydı :DD Yaprağın yanına gelip yüzündeki tokat izlerine baktı,parmaklarımın izi löp diye çıkmıştı valla. Yağmura önerdiği kremi kullanırsa 2 güne geçeceğini söyleyerek kafasına baktı. "Biraz morarmış ve şişmiş tatlım,acıyormu?" diyince Yaprak "Sadece başım ağrıyor" diye cevapladı. "Hizmetlilerden buz torbası al,canım. Zamanla geçer" diyip Hale'ye bakınca "Şeyy,acıyormu tatlım?" dediğinde Hale umursamaz bi tavırla "hayır" dedi. Şeyinin acıdığına bahse girerim. Karın boşluğuna bakarak,"buraya fazla yüklenmemeye çalış tatlım,ağır şeyler kaldırma" derken gülümsüyordu. Sıra bana gelince dudağıma bakıp cebinden çıkardığı peçeteyle kanları sildi. bi krem adı söyleyip "bunu günde 2 kez kullanmalısın canım,biraz sızlatabilir ama acısına dayanacağına eminim" derken yüzümde ki tırnak izleri için başka bi krem adı söyledi. Kremlerin adını söylerken dinlemiyordum bile,kullanmayacaktım kremleri. Doktor odadan çıkar çıkmaz bayan öğretmenlerden biri tam ağzını açmış,azarlayacakken kurtarıcım içeri girdi. Çok seviyorum bu müdürü ya,canım bee. 2 kez kurtardı beni burda. İngilizce hocasına cevap vererek,kendimi Haleye rezil etmekten kurtarmıştı ve şimdi de aptal bi hocanın azarından. Kızlar üzgünüm ama eve gitmenize izin veremem,doktor hanım çok ciddi bi sorun olmadığını söyledi. Deyince doktorun 'canımlarının-tatlımların-cicimlerinin' sahte olduğunu farkettim. Oflayarak sınıfa doğru giderken,tekrar atışmayalım diye yanımızda bi hoca bize eşlik ediyordu. Sınıfa onunda girmesiyle,dersin onun olduğunu anladım. Sıraya oturmamla Melis,Ayça ve İrem'in sorular sorması bir oldu. O sırada zil çalınca bi oh çektim. Kızlarla bahçedeki çardaklardan birine geçtik,öğle arası olduğundan herkez dışardaydı. Çardağa bi grup erkek gelince,kavgadan haberleri olduğunu anladım. Biraz sohbet ettikten sonra adının Kayahan olduğunu öğrendiğim çocuk "Dudağın?" dediğinde yine kan tadı almıştım. Efe "Kavga eden senmiydin" diye sorduğunda en sert bakışlarımı gönderdim,ya da çalıştım. 'Ben suçsuzum' der gibisinden iki elini havaya kaldırında kızlar güldüler. Kızlar Efe ve Kaan'la sohbet ederken Kayahan yanıma oturdu. Dudağımda bi sızlama hissettimde refleks olarak gözlerimi sımsıkı kapayınca Kayahan'ın sesiyle gözlerimi açtım,gözlerini açmış bana masumca bakıyordu. "Acıyor mu?" dediğinde hayır diyerek tebessüm ettim. Elinden peçeteyi alıp kendim silme çabalarına girdim,yoksa çok yalnış anlaşılacaktık. Beceriksizce ve kabaca sildiğimden Kayahan gülümseyerek peçeteyi aldı,kibarca silmeye başladı. Çok önemli bişey yapıyormuş gibi odaklanmıştı işine. Dudaklarımamı bakıyordu? Hazal malmısın,dudağını siliyor. Tabiki dudaklarına bakacak. Ben kendi kendime saçmalarken zilin sesiyle o anın etkisinden kurtulup ayağa fırladım. Kızlarla beraber sınıfa çıkınca elimde olduğunu yeni farkettiğim telefonum titreyince whatsapptan gelen mesaja baktım. Bi yandan kızlarla yerimize oturuyorduk. "Bu da ne ?" derken whatsapp grubunu gösteriyordum kızlara. Ayça " Kayahanla yakınlaşmanız için" derken kızların üçüde pic smile yapıyodu. Gözlerimi devirip gurubun kurucusuna baktım. Tabikii Efe'ydi başka kim olacak. Ders boyu gruplara cevap vermek için götümü yırttım diyebilirim. Yurttaki kübralarla olan grup,ve yeni açılan grup. Adımı hocanın ağzından duymamla irkildim. Ne yapıyorsun sen? dediğinde mesajlaşırken telefonu kalemliğin içine koymama ve sıranın altında tutmama şükrettim. Ve kalemlikten bi kalem çıkarıp hocaya gösterdim. "Kalem arıyordum hocam" Hale'nin "hoca yer,ama ben yemem" bakışlarından hocaya söyleyeceğini anladığımda Hale "Hocam!" diye cırlayınca hocanın Haleye bakmasını fırsat bilerek telefonu çantaya attım. "Hazal'ın telefonu kalemliğin içinde" derken Melis meydan okur gibi "Kanıtla" dediğinde hoca bana ağır çekimde yaklaşıyordu,yaşlı tabii adamcağız. Zilin çalmasıyla Hale'ye zafer bakışlarımı gönderdim. Gözlerini devirip sınıftan çıktılar ikizlerle,bizde kızlarla kantine indik. Dudağım soğuk yada sıcak şeyler yiyip,içince sızlıyordu,o yüzden kızlara uyup sıcak çikolata alamadım. Jelibon aldım. Jelibon bon bon bon Halenin götü ton ton ton aheyy Kantinde Kayahan,Efe ve Kaan yanımıza gelince sohbet derinleşti,Kayahan'la aram iyiydi,ders boyu grupta sadece ikimiz konuşmuştuk tabi Efe'nin espirileri ve Kaan'la İrem'in flörtünü saymazsak. Kayahan ağzını açmış,bişey söyleyecekti ki, sınıfta bana "Hale bu işin peşini bırakmaz" diyen kız şimdi bizim masaya doğru yaklaşıyordu. "Hale seni kızlar tuvaletinde bekliyormuş,gelmezsen götünün yemediğini tüm okula yayarmış" dedi. Ayağa kalktığımda Kayahan "Gidemezsin" diye ayağa sıçradı. "Saçmalama Kayahan,2 dakikaya gelirim" derken inanması için tebessüm ettim. Tuvalete gittiğimde "Ne var?" diye daldım içeri. Yağmur,Yaprak ve Hale vardı. İlk defa bu kadar boş görüyordum tuvaleti. Tuvalete girince Hale zafer gülümsemesi yapıp "Özel Yetim Yurdu,yatakhane 2, kat 3" dediğinde afalladım."Okulun rehberlik servisi,öğrencilerin bilgilerini iyi korumuyo anlaşılan" derken bana sinsi gülüşüyle baktığında ondan iğrendiğimi bir kez daha hatırladım. "Ailen yok,küçüklüğünden beri yurtlarda sürtmüşsün" dediğinde sadece "sanane" diyebildim. Kahkaha atıp,ailen hakkında hiç bilgi yok Hazal,öldülermi?" dediğinde bana yaklaşıyordu. İkizler arkada, kollarını kenetlemiş bana bakıyolardı. Şokta gibiydim, "B-bilmiyorum" dediğimde kendime geldim. O kimdi ki ben ona cevap veriyodum. Şaşkın surat ifademi yüzümden silip meydan okur yüz ifademi takındım. Evet yüz ifadelerimi böyle takabiliyordum. "Ölmüşler mi Hazal? Belkide yaşıyolardır, ama seni sevmemişlerdir" o anlattıkça gözümden yaşlar akıyordu. Sadece dinledim. "Belkide bi fahişenin bebeğiydin,doğurdu seni,attı yurtlara." Elimin tersiyle gözlerimi silip onu dinlemeye devam ettim. "Söylesene Hazal,anne sevgisi olmadan nasıl yaşıyabiliyorsun? Saçını okşayan,sana tavsiye veren bi annen yok senin,yalnızsın sen, babanda bırakmış seni,sen hep yurttaki kadınların elinde büyüdün,hiç gerçek sevgi görmedin dimi Hazal?" Bunları söylerken yumuşak ama iğneleyici kullandığı ses tonu beynimde yankılanıyordu. Beynim zonkluyordu. Sesimin yettiği kadar "Hayır!" diye bağırdım,ayaklarım tutmuyordu. Bağırmamla tuvalete biri girmesin diye Yağmur kapının önüne çıktı.Duvarın kenarına yavasça sinerken Hale devam ediyordu. "Senin ailen yok Hazal" "Sen yalnızsın Hazal" "Belkide fahişeydi ha? Ne dersin?" Kafamı ellerimin arasına almıştım, saçlarımı çekiştiriyordum. "Değildi!" diye bağırdığımda saçmalamıştım belkide öyleydi. Hale'nin dediklerini duymuyordum sadece birinin konuştuğunu kahkahalar attığını bulanık gözlerimden biraz olsun görüyordum. Kapının hızla açılmasıyla Yağmur olduğunu tahmin ettiğim kız içeri doğru sendeledi ve kendi ayağına takılıp yere düştü. Hıçkırıklarımı durduramıyodum,çığlıklar atıp,saçlarımı çekiyordum. Halenin olabilecek kadar cırt bir ses Yaprağa "Videoyu kapat" dediğinde çığlık atmaya devam ediyordum. Tuvaletten 3 kişinin çıktığını gördüm. Bi karaltı bana yaklaşıyordu,gözlerimin bulanıklığından göremiyordum. Yanıma çöküp beni kollarının arasına aldı. Kayahan'ın sesi "Sakin ol Hazal" diyordu yumuşak bi tonla. "Allah kahretsin!" diye son kez bağırdığımda Kayahan,Yağız'ın yaptığını yapıyordu. Başımı Kayahan'ın omzuna koymuş,hıçkırıklarımı durdurmaya çalışıyordum. Ellerimi gözyaşlarımı silmek için bile kıpırdatamıyordum. Bi eliyle saçlarımı okşamaya başladığında diğer eliyle gözyaşlarımı siliyordu. Yağız'da beni hep böyle sakinleştirirdi. Göz kapaklarıma ağırlık çöküyordu,uykum mu gelmişti? Yoksa yine sinir krizinden dolayı bayılacak mıydım? Gözlerimi kapamamaya çalışarak Kayahan'a döndüm. Endişeli gözlerle bana bakıyor,tebessüm ediyodu. Ayağa kalktım,aynanın karşısına geçip sabahtan beri sık sık kanayan,ve durmak bilmek dudağımı elimin tersiyle silip,baş parmaklarımla gözyaşlarımı silerken,Kayahan kan bulaşmış elimi yıkadı,cebinden çıkardığı peçeteyle gözyaşlarımı siliyordu,o sildikçe yenisi gelen gözyaşlarını hiç sıkılmadan yeniden siliyordu. Dudağım yeniden kanayınca dudağımı silmeye başladı. Gözleri gözlerimi bulduğunda,beni kendine çekip sarıldı. Sarılmak iyi gelmişti,onun kendine özel kokusunu içime çektikçe rahatlıyordum. Ondan ayrılıp tuvaletin diğer köşesine doğru gidip sigaramı yaktım. Gözlerimden hala istemsizce yaşlar akıyordu. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Sigaranın yarısına geldiğimde şaşkınlığını üzerinden atmıştı,yanıma yavaşça geldi. Elimdeki sigarayı alıp yerdeki su birikintisine attı. Küçücükte olsa cos eden sigaranın sesi bos tuvalette sanki yankılanmıştı. Sana sigara içmek yakışmıyor" dediğinde cebimdeki paket ve çakmağı alıp kendi cebine koyduğunda,onun cebindede sigara olduğunu gördüm. Gülümsemeye çalışarak derse geç kalıcaz dediğimde kapıya doğru ilerliyordum. Kolumdan tutup beni kendine çektiğinde "Anlat" dedi. Neyi anlatmamı istediğini anlamamıştım. "Ne?" diyebildim hala ağlamaklı sesimle.Gözyaşlarımı yeniden silerek dudaklarını araladı "Bana kendini anlat."
Öncelikle hikayenin tüm kurgusu aklımda,"vote verin!" diyen yazarlardan olmak istemiyorum :D Ama hikayeyi beğendiğinize veya beğenmediğinize dair yorum istiyorum ya da eleştiride olabilir,eleştiriye kesinlikle açığım :D En önemlisi bölümler çok mu kısa onun hakkında görüşe ihtiyacım var,laptopdan yazdığım için bölümlerin uzunluğunu anlayamıyorum :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM
Novela JuvenilSaçma sapan bir sebepten dolayı ailesi olmayan Hazal'ın Yurtta kalan Hazal'ın Aşık olan ve aşık eden Hazal'ın Masum hikayesi.. Kısacası; Masum olmayan Hazal'ın masum hikayesi Not: Yeni doğan bebekler bile masum değildir,annesine o kadar acı çektird...